Yazarlar

Akdenizli Georges Moustaki (Jorj Mustaki)

post-img
Kendisi esasen 1934 Mısır’ın İskenderiye kentinde Giuseppe Mustacchi ismiyle doğmuş, 1985’te Fransız vatandaşlığına kabul edilmiş, 2013’te Fransa’nın Nice kentinde vefat etmiş, müthiş bir sanatçıydı. Annesi ve babası Yahudi dinine mensup Korfulu Yunan vatandaşlarıydı. Çocukluğu İbranice, Yunanca, Türkçe, İtalyanca, Arapça ve Fransızca dillerinin konuşulduğu çok kültürlü bir ortamda geçer. Kendisini çok çabuk edebiyata ve Fransızca şarkılara kaptırır. İskenderiye’de kitapçı olan babası onu ve iki kız kardeşini İskenderiye Fransız Lisesine yazdırır. 1951’de Paris’e gelir ve kitapçı olan şair  eniştesi Jean-Pierre Rosnay’in evine yerleşir. Eniştesi için kapı kapı dolaşarak şiir kitapları satar. Gazete muhabirliği ve barmanlık yapar, piyano-barda çalışır. Paris’in o dönemdeki fikir ve sanat dünyasının parfümlü çiçekleriyle tanışır. Bu kişiler genellikle Saint-Germain-des-Près semtinde buluşurlardı. İşte orada sahne alan Georges Branssens’i bir akşam tesadüfen dinler… Müthiş etkilenir, onu üstadı olarak kabul eder ve bu vurgun sonucunda onun ismini kullanmaya başlar. Çok iyi anlaşırlar ve Brassens onu öğrencisi olarak kabul eder. 1958’de Fransızların unutulmaz ismi, susmayan bülbül Edtih Piaf ile tanışır. Piaf’ın unutulmaz şarkılarının sözlerini yazar. Georges Brassens ile Edtih Piaf’ı tanıştırır. 1960’lı yıllar boyunca Yves Montand, Barbara ve Serge Reggiani gibi ünlü sahne sanatçılarının şarkı sözlerini yazar… Ona göre Antoine Blondin’in ifadesiyle «insan rüyalarının uzantısıdır»… 1968 olayları esnasında yazdığı, bestelediği ve yorumladığı unutulmaz simge şarkısı                   Le Métèque’i sunar. Böylece uluslararası sanat kariyeri başlamış olur. 1970 Ocak ayında Bobino Salonunda solo konser verir. İzleyicilerle kaynaşmayı ve iletişim kurmayı seven bir sanatçı tipi ortaya çıkar! Bu arada Brezilya müziği ile tanışır, «Sans la nommer» şarkısı Troçkistlerin «Sürekli Devrim» teorilerini anımsatır. 2009’da Barselona’da sahneden solunum sorunları nedeniyle konserine devam edemeyeceğini açıklar, 14 Ekim 2011’de basın açıklamasıyla şarkı söylemeye son noktayı koyduğunu bildirir. Mayıs 2013’te 79 yaşında vefat eder ve 27 Mayıs günü Paris’te ünlülerin mezarlığı Père- Lachaise’e defnedilir. *** Buraya kadar sanatçımızın geçmişini serdim gözler önüne. Asla olmadığım ve olamayacağım bir psikiyatrist edası ve ciddiyetiyle. 68 Kuşağı olarak kendisini çok sever ve şarkılarını onunla birlikte söylerdik… O da bundan çok hoşlanır, sakallarının arasından martılar uçardı adeta! Ben o vakitler Brüksel’de 25 km. mesafedeki Leuven’de Louvain Katolik Üniversitesi Fransız Filolojisinde okumaktaydım. Yani kıt kanaat geçinen züğürt bir öğrenciydim. Ama Babil’den farksız kampüsümüz fokur fokur kaynayan, fıkır fıkır bir delikanlı gibiydi… Her yere Georges Moustaki’nin konser afişleri asılmıştı… Konser yeri oturduğum sokakta bulunan 2000 kişilik üniversite restoranı Alma 2 idi… Ama ne yazık ki param olmadığı için çok sevdiğim ve evimin yanına kadar gelen Moustaki’yi dinleyemeyecektim. Şansımı denemek ve alışık olmadığım biletsiz kaçamak dalışlarla birkaç teşebbüste bulundum. Her seferinde görevli korumalar beni kolayca yakaladılar. Dakikalar ilerliyordu ve konser az sonra başlayacaktı… Ne göreyim Allah’ım gür sakallı Georges 7-8 ayak merdiveni inecek ve salona girecek, konserine başlayacaktı… Bir çığlık attım «Gorgeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeees»! Nedendir bilmem, ama beni bile korkutan bir çığlıktı bu… «Seni çok seviyorum ama param yok, gorillerin de iyi yakalıyor, giremiyorum» gibi birşeyler mırıldandığımı hatırlıyorum… -Gel benim onur konuğum ol! dedi. Kimse ağzını açamadı, girdik. Ben en ön sıraya tanımadığım iki genç bayanın arasında oturttu, sahneye çıktı, gitarını konuşturdu, gözlerimi yaşarttı… Bayanlar göz yaşlarıma bir anlam veremediler. Halbuki Georges şarkısında çocukluğunun beşiği Akdeniz’den, martılardan, zeytinliklerden, güneşten, yazdan bahsediyordu. Bunlar ikimizin ortak yönleriydi… Demek ki insan doğup büyüdüğü iklime ve çevreye ömrü boyunca bağlı kalabiliyordu… Ve olduğumuz yerde bunlardan hiçbiri yoktu… Unutulmaz bir geceydi…            

Diğer Haberler