Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan'ın Ege'de kendi iç politikalarına yönelik gerginliği artırdığını belirterek, ortaya attıkları yeni Osmanlıcılık iddialarıyla da kendi "megali idea"larını perdelediklerini söyledi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tokat’ta basın mensuplarıyla bir araya gelerek gündeme dair açıklamalarda bulundu. Akar açıklamasında, terörü kaynağında yok etmekte kararlı olduklarını ifade ederek, "Herkesin şunu çok iyi bilmesi lazım. 2013-2015 yılları arasında bir çözüm süreci sürdürüldü. Bu çözüm sürecinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti alicenap davranmak şekliyle herkesin adalete teslim olmasını önerdi, teklif etti. Böyle bir imkan ve fırsat verdi. Bildiğiniz gibi bu husus teröristler tarafından istismar edildi. Bunun üzerine 24 Temmuz 2015 yılından itibaren büyük çaplı operasyonlarımız başladı. Dağlar, tepeler, her taraf temizlendi. Çukur operasyonlarına yeltendiler, bunların da cevabı verildi. Mücadelemiz şimdi Irak’ın kuzeyinde sürüyor. Yurt içi temizlendikten sonra bunların peşini bırakmadık, bırakmayacağız. Bunun da herkes tarafından anlaşılmasını istiyoruz. Çünkü bunların peşini bırakırsak yarın bir gün bunlar derlenip toparlanıp ülkemizin başına bela olabilirler. Biz bunları kaynağında yok etmek amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.
Suriye’de bulunma gerekçemiz terörle mücadele
Milli Savunma Bakanı Akar, Rusya’da yapılan görüşmede Türkiye’nin Suriye’de bulunmasının gerekçesinin terörle mücadele olduğunu yinelediklerini belirterek, "Geçtiğimiz günlerde Moskova’da Suriye konulu toplantı yapıldı. Bu toplantıya Sayın Fidan'la birlikte katıldık. Karşı tarafta Rusya ve Suriye’nin savunma bakanları ve istihbarat başkanları vardı. Orada çok açık ve net görüştük. Sayın Cumhurbaşkanımızın defalarca verdiği direktifler doğrultusunda yaptığı açıklamalar doğrultusunda kendi pozisyonumuzu ortaya koyduk. Bizim terörle mücadele konusunda hiçbir şekilde taviz vermediğimizi ve veremeyeceğimizi ve terörle mücadeleden başka bir amacımız olmadığını açık ve net bir şekilde belirttik. Diğer taraftan da ülkemizde 4 milyon civarında Suriyeli kardeşimizi misafir ediyoruz. Buradaki yapımız ve şartlar itibarıyla ilave mülteci alamayacağımızı, yeni bir göç dalgasının bizim için mümkün olmadığını, kabul edilebilir olmadığını, bu nedenle de Suriyeli kardeşlerimizin oradaki topraklarda kalmaları gerektiğini bunun dışında orada başka bir amacımız olmadığını belirttik. Diğer taraftan bizim şu anda Türkiye’de beraber olduğumuz Suriyeli kardeşlerimiz var. Bunlara karşı, bunların aleyhinde, bunları zora sokacak, bunları rahatsız edecek, bunların hak ve hukuklarını çiğneyecek herhangi bir karara ve görüşmeye de evet demeyeceğimizin herkes tarafından bilinmesini, herkesin buna göre hareket etmesini ve herhangi bir şekilde Suriyeli kardeşlerimizin provokasyona gelmemelerini, oyunlara düşmemelerini ifade ettik" diye konuştu.
"Yunanistan, iç politikaya yönelik gerginliği artırıyor"
Bakan Akar, Yunanistan’ın Ege’de iç politik sebeplerle gerginliği artırdığını ifade ederek, "Bizim Yunanistan ile bazı problem ve ciddi sorunlarımız var. Bu sorunların bir an önce çözülmesi için, gerginliğin giderilmesi için barışçıl yön ve yöntemlerle, diyalogla, uluslararası hukuk çerçevesinde görüşmelerin başlaması için gerçekten Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere bütün bakanlıklarımız, Dışişleri Bakanlığımız, Savunma Bakanlığımız ve diğer bakanlıklarımız azim ve kararlılıkla bu çalışmaları destekliyor. Fakat maalesef bunların hiç birine komşumuz Yunanistan’dan olumlu bir cevap almadık, alamıyoruz. İki yıldan beri bekliyoruz. Bizim Savunma Bakanlığımız arasında görüşmelerimiz vardı, bunlardan ikisini Atina’da yaptık, birini Türkiye’de yaptık. Dördüncüsü için Türkiye’ye gelmeleri lazım, gelmeleri için bekliyoruz. Maalesef bizim beklememize ve davetlerimize rağmen gelmediler. Gelmedikleri gibi maalesef bizi yeni Osmanlıcılıkla, yayılmacılıkla, revizyonizmle, kendilerine göre birtakım kelime ve tanımlarla suçlamaya teşebbüs ediyorlar. Bunların gerçekten hiçbir anlamı yok manası yok, temeli yok. Osmanlıcılıkla ilgili Türkiye ne yaptı? 1923 Lozan anlaşması, sonrasında Barış Konferansı 1947, o zamanlardan beri tüm statüko devam ediyor. Bu statükoyu bozan adaları silahlandıran Yunanistan. Bizim burnumuzun dirine girip provokasyon yapan Yunanistan. Daha dün balıkçılarımızı rahatsız eden Yunanistan. Burada gerçekten 'yavuz hırsız ev sahibini bastırır' türünden her şeyi yapıyorlar; gerginliği artırıyorlar ve bunu da iç politik sebeplerle yapıyorlar. Bunu da biliyoruz. Başka argümanları olmadığı için Yunan halkının da aleyhinde olacak şekilde maalesef bu tip girişimlerde bulunmaya devam ediyorlar. Biz bunlara gerekli cevabı hem sahada hem masada verdik ve vermeye devam ediyoruz. Biz herhangi bir provokasyonda bulunmuyoruz. Taviz ve tecavüzde bulunmuyoruz. Ama bize karşı yapılacak hiçbir taciz ve tecavüzü de karşılıksız bırakmayacağımızı binlerce defa söyledik. Bu konuda kararlıyız" şeklinde konuştu.
"Yunanistan 'megali idea'yı perdeliyor"
Akar, Yunanistan’ın asılsız iddiaları ile 'megali idea'yı perdelemeye çalıştığını açıklayarak, "Bizi yeni Osmanlıcılıkla suçlayanlara diyoruz ki 'Ya sizin megali idea'nıza ne oldu?' Yıllardır megali idea peşinde koşuyorlar, onu gölgelemek ve perdelemek için birtakım anlamsız, hiçbir temeli olmayan kavramlarla Türkiye’yi suçlayarak geri alabileceklerini zannediyorlar. Diyoruz ki güvendiğiniz dağlara karlar yağmadan, aklınızı başınıza alın. Ayaklarınız yere bassın. Biz gerçekten samimi olarak dost elimizi uzatıyoruz, bu dost elini tutmakta geç kalmayın. Tereddüt etmeyin" ifadelerini kullandı.
"Yanlış hesap Ankara’dan döner"
Akar, Yunanistan’ı hesabını kitabını iyi yapmaya davet ederek aksi halde yanlış hesabın Ankara’dan döneceğini yineledi. Akar açıklamasında, "Yapılan anlaşmalar çerçevesinde Kıbrıs’taki varlığımız devam ediyor. Biz orada bulunmaya devam edeceğiz. Anlaşmalar çerçevesinde oradayız. Uluslararası hukuka uygun bir şekilde oradayız. Kıbrıslı kardeşlerimizin hak ve hukukunu bugüne kadar çiğnetmedik, bundan sonra da çiğnetmeyiz. Orada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu, mesele artık kurulması değil, mesele tanınması oldu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kararı budur. Bu istikamette de çalışmalarımız sürüyor. Biz diyoruz ki biz barışçıyız, diyalogdan yanayız. İyi komşuluktan yanayız ey Yunanistan. Fakat diğer taraftan da diyoruz ki ne kendimizin ne de Kıbrıslı kardeşlerimizin hakkını, hukukunu çiğnetmeyiz. Hiçbir şekilde bir oldubittiye izin vermeyiz. Bunda kararlıyız. Çok şükür muktediriz. Hesabınızı, kitabınızı iyi yapın yoksa yanlış hesap Ankara’dan döner" ifadelerine yer verdi.
"Cin, şişeden çıktı"
Akar, "Cin, şişeden çıktı" ifadesini kullanarak Türkiye’nin artık kendi silahlarını kendisinin ürettiğini hatırlatıp, kendi uçağımızı da üreteceğimizi söyledi. Akar açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Daha düne kadar bizim harp tüfeklerimiz dahil başka ülkelere aitti. Şimdi çok şükür hafif silahlarımızı Türkiye’de yapabiliyoruz. Topumuzu, tankımızı, İHA’larımızı, SİHA’larımızı, TİHA’larımızı ve Kızılelma’yı. Yakında da bu elektronik cihazlar dahil, siber dahil, bunları yapmaya başladık. İnşallah en kısa zamanda kendi uçağımızı da yapacağız. Çatlasalar da, patlasalar da bunu yapacağız. Burada kendi gemilerimiz dahil, büyük savaş gemilerimiz dahil, onların topları dahil. Bunları tasarlıyoruz, bunları imal ediyoruz. İnşa ediyoruz ve ihraç ediyoruz. Bu konuda ne kadar övünsek azdır. Cin şişeden çıktı, inşallah bunun hep birlikte çalışmak suretiyle sonunu getireceğiz."