Çölyak hastalığının günümüzde karşılaşılan en sık genetik hastalıklardan biri olarak kabul edildiğini söyleyen Medicana Sağlık Grubu hekimleri Çölyak hastalığının, glüten içeren yiyeceklerin tüketimiyle ince bağırsaktaki hücrelerin zarar görmesi olarak tanımlandığını belirttiler.
Dünyadaki çoğu ülkede her 200 kişiden birinde çölyak hastalığı bulunduğunu belirten Medicana Sağlık Grubu Uzman hekimleri “Çölyak hastalığı son zamanlarda hepimizin sıklıkla duyduğu bir çeşit protein olan ve arpa, buğday, çavdar gibi tahıllarda bulunan glütene karşı sindirim sistemimiz tarafından vücutta verilen anormal bir tepki sonucu yaşanılan hastalıktır” dediler.
Belirtiler her hastada aynı şekilde görülemeyebilir
Çölyak hastalığı belirtilerinin her hastada kendini aynı şekilde göstermediğini vurgulayan Medicana Ataşehir Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Uzm. Dr. Hakan Demirdağ, “Bu hastalığın belirtileri çocukluk yaşlarında olduğu gibi yetişkinlik döneminde de ortaya çıkabilir. Yaygın olarak görülen belirtilerini; karın şişkinliği, kansızlık, kusma, kas zayıflığı, ishal veya kabızlık, yaşa göre kilo azlığı, iştahsızlık, eklem ve kemik ağrıları, büyüme geriliği, kaşıntılı cilt döküntüleri, depresyon, davranış değişikliği ve adet düzensizliği olarak sıralayabiliriz. Çölyak hastalığı belirtilerini gösteren kişilerin mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekir. Gerekli testler ile tanı konulduktan sonra ise gastroenteroloji, beslenme ve diyetetik, iç hastalıklar gibi branşlarında dahil olabileceği multidisipliner bir yaklaşım ile yaşam kalitesini arttırmaya yönelik tedavi sürecine başlanabilir. Böylece, kişinin beslenme, uyku düzeni, düzenli hareket ve gerekirse vitamin takviyeleri ile yaşam kalitesini yükseltmek ve konforlu hale getirmek hedeflenir” dedi.
“En sık rastlanan genetik hastalığı olarak kabul edilmektedir”
Medicana Çamlıca İç Hastalıkları Uzmanı, Uzm. Dr. Canan Kuş Saydam ise Sağlık Bakanlığı tarafından çölyak hastalığının genetik bir hastalık olduğu ve yaşam boyu süren gıda alerjisi olarak açıklandığını belirtti. Uzm. Dr. Canan Kuş Saydam, “Günümüzde insanoğlunun en sık rastlanan genetik hastalığı olarak kabul edilmektedir. Diğer yandan ölümcül değil ancak yaşam kalitesini ciddi oranda düşüren bir hastalıktır. Önem verilmezse kemik erimesi, demir eksikliği, ciltte döküntü gibi pek çok farklı sağlık sorununa da davetiye çıkartabiliyor. Belirtileri başka hastalıklarla benzerlik gösterdiği için teşhis sürecinde kimi zaman akla ilk gelen hastalık olmuyor. Bu da geç tanı konulmasına sebep oluyor” dedi. Çölyak hastalarında vitamin ve mineraller açısından da büyük eksiklikler yaşanabildiğini belirten Uzm. Dr. Saydam, “Kalsiyum eksikliğine bağlı kemik erimesi, kemik yapılarında bozulma oluyor. K vitamini eksikliğine bağlı kanamaya gözlenebiliyor. Vitamin eksikliklerinin yanı sıra bu durumlara eşlik eden farklı rahatsızlıklar da görülebiliyor. Demir eksikliğine bağlı anemi dediğimiz kansızlık, ciltte kaşıntı ve cilt döküntülerle seyreden hastalıklar; baş dönmesi, denge sorunları, hormon düzenlerinde bozukluklar ağız içinde aftlar; depresyon bulguları, dikkat bozukluğu gibi aslında bütün vücut sistemini etkileyen tablolarla karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle hastalarımıza verilen tedavi protokolü ve uygun diyetle birlikte vitamin takviyesi sağlamak büyük önem taşıyor” dedi.
Çölyak hastalığında beslenmenin büyük önem taşıdığını belirten Medicana Kadıköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Maria Tanoğlu Abdülmesih ise “Teşhisi konulan hasta ile birlikte hastanın vücut ihtiyaçları, hayat tarzı ve beslenme şekli de göz önüne alınarak bir beslenme programı hazırlarız. Programa harfiyen uymak ve tüm hayat tarzını buna göre planlamak gerekir. Böylece çölyak hastalığı ömür boyu uygulanacak diyet ile kontrol altında tutulabilir. Hastalara uygulanacak diyet programının damak tadına uygun olarak hazırlanmasının sürekliliği sağlamak adına büyük önem taşır. Her geçen gün daha şuurlandırdığımızı ve süper marketlerde pek çok glütensiz ürün hatta özel reyonlar ile beslenme alışkanlıklarına uygun ve lezzetli yiyecekler hazırlayıp tüketebilir. Bunun yanında alternatiflerin artmasına rağmen tahılları tamamen hayatınızdan çıkarmak söylendiği kadar kolay olabilir ama sanıldığı kadar basit değildir. Tahıllar hemen hemen tüm yiyeceklerde bulunur ve bunları hayatınızdan çıkarmak yeme alışkanlıklarında radikal değişiklik anlamına gelir” dedi ve çölyak hastalığında yasak ve serbest olabilecek yiyeceklerin listesini hazırladı.
Listeye şu şekilde yer verildi:
Tüketilmesi uygun yiyecek, içecek ve diğer gıdalar
Süt, salep, ıhlamur, adaçayı, çay, ayran, meyve suları, limonata, gazoz. Et, balık, kümes hayvanları ve sakatatların hepsi. Yumurta, pirinç ve unu, mısır unu ve nişastası, patates unu ve nişastası, nohut unu, kestane unu, karabuğday unu, chia tohumu, keten tohumu, kinoa, mercimek unu, darı, teff / teff unu. Kuru baklagillerin hepsi, meyve ve sebzeler. Sebze, pirinç, mercimek çorbaları, pirinçle yapılmış yayla çorbası, et ve tavuk suları ile yapılmış çorbalar. Tereyağı, margarin ve nebati yağlar. Buğday ve çavdar unu katılmamış her türlü tatlı, bal, pekmez, lokum, komposto, sütlü tatlılar. Sirke, salamura, turşu, baharatlar, tuz, domates suyu, ev salçası. Süt, doğal yoğurt, krema, labne peyniri, mozzarella gibi taze peynirler, permesan peyniri
Tüketilmesi yasak olan yiyecek, içecek ve diğer gıdalar
Boza, bira, şarap ve tüm mayalı içecekler. Şehriye, un, tarhana, düğün, unlu domates, erişte çorbaları ve her türlü hazır çorba. Çok yağ katılmış yiyecekler, un ile kavrulmuş çerezler. Baklava, tulumba, revani, kek ve pastalar, çörek gofret, kurabiye, çikolata, puding ve her türlü diğer unlu tatlılar. Buğday unu katkısı bulunan tüm çeşni maddeleri. Hazır kremalar, pudingler ve işlenmiş doğal süt ürünleri riskli olabilir.