Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili son gelişmeleri değerlendiren Emekli Tuğgeneral Dr. Öğr. Üyesi Suat Dönmez, "Kısmi bir seferberlik ilanı stabil bir hal almış olan Ukrayna’daki savaşın şiddetinin artabileceği ihtimalini da ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca Rusya’nın nükleer silah kullanması dünyayı belirsiz bir geleceğe sürükler” dedi.
Şubat ayından bugüne dek Ukrayna ile Rusya arasında çıkan çatışmalar sonucunda Rusya’da “kısmi askeri seferberlik” ilan edildi. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, “Batı ülkemizi yok etmeye çalışıyor. Hedefimiz ise Donbas’ı özgürleştirmek. Buradan Batı’ya sesleniyorum, yanıt verecek çok sayıda silahımız var. Bu bir blöf değildir. Topraklarımızı korumak için her türlü silahı kullanırız” dedi. Rusya'nın "kısmi askeri seferberlik" ilanına Ukrayna cephesinden yanıt geldi. Başkan Yardımcısı Podolyak “Bu karar, savaşın planlandığı gibi gitmediğini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bölgede yaşanan gelişmelerle ilgili İstanbul Topkapı Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) bölümü Dr. Öğr. Üyesi Suat Dönmez değerlendirmelerde bulundu. Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik harekatı başlattığı günden bugüne dek ısrarla ‘savaş’ ifadesinden kaçındığını ve bunun bir ‘operasyon’ olduğunu vurguladığını hatırlatan Emekli Tuğgeneral Dr. Öğr. Üyesi Suat Dönmez, “Ancak gelinen durumda kısmi bir seferberlik ilanı artık bu söylemden uzaklaşma emareleri vermektedir. Bu gelişme giderek stabil bir hal almış olan Ukrayna’daki savaşın şiddetinin artabileceği ihtimali da ortaya çıkarmaktadır” dedi.
‘Donbas ve Zaporıjya bölgeleri Rusya’ya bağlanırsa’
Emekli Tuğgeneral Dr. Öğr. Üyesi Suat Dönmez, Kırım’ın 2014 yılında yapılan referandum ile Rusya’ya bağlandığını hatırlatarak, “Ancak, Donbas ve Zaporijya bölgeleri henüz Ukrayna toprağıdır. Bu gelişme bahse konu bölgeler için de böyle bir hazırlık olduğunu, yani bu bölgelerde düzenlenecek referandumla Rusya’ya bağlanma hazırlığı anlamına gelebilir. Ancak Rusya, askeri olarak bu bölgelerin tamamını kontrol eder durumda değildir. Öncelikle askerî açıdan buraları tam kontrol eder hale gelmek istemektedir. Putin kısmi seferberlik açıklamasını yaptığı konuşmasında Rusya ve muğlak bir ifadeyle bazı bölgelerin savunulmasından bahsetmişti. Rusya kendi topraklarına askeri bir saldırı olması halinde zaten meşru savunma hakkına sahiptir. Ancak ‘bu bölgeler’ ifadesinden Ukrayna’daki Donbas ve Zaporijya bölgeleri kastediliyor olabilir. Zira bu bölgelerin Rusya’ya bağlanması halinde Rusya, Azak Denizi ve Karadeniz’de askerî açıdan çok daha fazla avantajlı bir duruma gelebilecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
‘Rusya nükleer silah kullanırsa dünyayı belirsiz bir geleceğe sürükler’
‘Türkiye, Rusya ve Ukrayna ile aynı anda diyalog kuran tek NATO ülkesi’
Dr. Öğr. Üyesi Suat Dönmez, savaşta gelinen noktanın Türkiye’ye yansımasını değerlendirirken, “Türkiye Rusya ve Ukrayna ile aynı anda diyalog içinde bulunan tek NATO üyesi ülkedir. NATO ittifakının Türkiye’nin bu özelliğinden yararlanması gerektiğini düşünüyorum. Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada yaşanan doğal gaz sıkıntısı ve bunu yansıması ile ekonomik güçlükler, özellikle gelişmekte olan ülkeler ve dezavantajlı coğrafyalarda yaşanan gıda güvenliği konusundaki zorluklar düşünüldüğünde tansiyonun bir an önce düşürülmesine yönelik adımlar son derecede hayati bir hal almıştır” ifadelerini kullandı.
‘Rusya’ya daha fazla yaptırım çözümsüzlük getirir’
Rusya’ya yönelik daha fazla yaptırımın konuyu çözümsüzlüğe götürebileceğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Suat Dönmez sözlerini “NATO ittifakı ve ABD’nin bu gelişme karşısında Ukrayna’ya destek olduğunu açıklamaya devam edeceğini ancak tansiyonun düşürülmesi için bazı diplomatik hamleler yapmasını bekleyebiliriz. Zira güvenlik konusundaki böylesi tırmanma bölgede hiç kimseye yararı olan bir husus değildir. Batı Rusya’ya yönelik zaten yeterince ağır denebilecek yaptırımlar uygulamıştır. Bunun daha öte geçmesi konuyu çözümsüzlüğe sürükleyecektir.
Rusya Ukrayna savaşının tarafların kabul edebileceği ortak bir noktalarda anlaşarak bitirilmesi hem bölgemiz hem de tüm dünya için en iyi çözümdür. Bu konuya katkı için Türkiye’nin de etkili işlev üstlenebilecek potansiyeli vardır. Bunun değerlendirilmesinin uygun olduğunu düşünüyorum” ifadeleriyle noktaladı.