Kültür Sanat

Gümüşhane’nin öksüz minareleri

post-img

Gümüşhane’nin eski yerleşim yeri olan Süleymaniye mahallesinde şehrin taşındığı 1925 yıllarında yeni şehre inşa edilecek yapıların taş ihtiyacının giderilmesi için camilerin yıkılması sonucunda tek başlarına ayakta kalan minareler görenleri şaşırtıyor.


Gümüşhane'nin eski yerleşim yeri olan ve yüzyıllar boyunca Türk, Ermeni ve Rum'ların bir arada yaşaması nedeniyle ‘Hoşgörü merkezi' olarak nitelendirilen tarihi Süleymaniye mahallesinde bulunan camisiz minareler görenleri şaşırtıyor. Şehrin eski yerleşim yeri olan ve 1925’li yıllarda şehrin Harşit vadisine taşınma kararı alınmasıyla kurulacak yeni şehirde taş ihtiyacının karşılanması için taş yapılar ve camilerin yıkılmasıyla tek başına ayakta kalan minareler geçen zamana rağmen ayakta duruyor. Önceki yıllarda restore edilen ve tarihi Süleymaniye mahallesinin en ilgi çekici yapılarından olan minarelerle ilgili konuşan tarihçi-yazar Serhat Doğan, taş ihtiyacının giderilmesi için sadece camilerin değil bölgedeki kiliselerin ve diğer taş yapıların da yıkıldığını söyledi.

“Ziyaretçiler 'Camisi nerede?' diye soruyor”
Süleymaniye mahallesinde 3 adet caminin olduğunu ve minarelerin bu camilerden kaldığını dile getiren Tarihçi-yazar Serhat Doğan, “Süleymaniye mahallesinde 3 tane yıkık cami var bu camilerin minareleri ayakta kalmış. Tabi bu durum insanların ilgisini çekiyor. Aslında 1925’e kadar uzanan bir geçmişi var bu minarelerin. Bir tanesi dere içerisinde bulunan Dere Cami, diğeri Çarşı Cami, bir diğeri de Cami-i Sagir diye adlandırılan cami. Bu minarelerin bir çoğu bundan 10 yıl öncesine kadar yıkılmak üzereydi ama restore edildi ve hala ayakta tutuluyor. 1925 yılında şehrin Süleymaniye mahallesinden Harşit Vadisine taşınması gündeme geliyor. O dönemin şartları 1. Dünya Savaşı şartları. Savaştan yeni çıkılmış Milli Mücadele verilmiş halkın elinde çok fazla kaynak yok. Bu şehrin taşınması sırasında malzeme ihtiyacı var. Yeni binaların yapımında kullanılacak bu malzemeyi de buradaki taş binalardan sağlamak istediler. Bu yapılırken sadece bölgedeki camiler yıkılmadı aynı zamanda kilise ve cezaevi kompleksi olarak kullanılan taş binaların neredeyse tamamı taşındı ve yeni şehrin inşasında kullanıldı. Minareler taş işçiliğinde oval taşlar kullanılmadığı için yıkılmaya gerek görülmemiş. Bu kadar birbirine yakın ve sık olmasının sebebi şehir nüfusu ile de alakalı. Buraya gelen ziyaretçilerimiz ilginç olarak 'Camisi nerede?' diye soruyorlar. Çünkü sadece minareyi görüp camiyi göremeyince ilginç geliyor. Verdiğimiz cevap şehir taşınırken camiler yıkıldı şeklinde oluyor. Onlar da soruyor 'Minareyi niye yıkmadılar?' diye. Belki bir aidiyet duygusu geliştirmek maksadıyla bir parçasını burada bırakmış olabilirler. O dönemden şu anda hayatta kalan kimse olmadığı için bunu niye böyle yaptılar diye soramıyoruz ancak yorumlayabiliyoruz. Burayla yeni şehir arasında bir bağ kurabilmek, tekrar gidip gelebilmek maksadıyla minareleri bırakmış olabilirler yada gözetleme amacıyla bırakmış olabilirler” diye konuştu.

Diğer Haberler