Bir pervane gördüğünüz.. Uçak seyahati sırasında objektife takılan
fotoğrafım.. Düşüyor gibi görünen parçalar, bir illüzyon ya da yanılsama;
duyu yanılsaması veya göz yanılması.. Gerçek bir nesnenin duyular
üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesi..
Hal böyleyken ve üstelik fotoğraflanabiliyorken, hayat da bir illüzyon
ise; bazen bazı şeyler göründüğü gibi, hissettiğin, işittiğin hatta bildiğin
gibi bile olmayabilir.
Tek bir doğru vardır ve gerçek olan o mudur? Yoksa bulunduğun açıdan,
sana yansıyan üzerinden gördüğün gerçeklik midir doğru olan? "Kişi" işin
içine girdiğinde "kişiye göre" anlamı çıkar. İşte o zaman doğrunun ya da
gerçeğin ne olduğuna akıl sır erdiremeyiz. Bunlar adı üstünde kişiseldir,
duruma göre bir karşılık da olabilir..
Konu burada "yanılsamalar"dır..Gördüğün her şeyin, aslında gördüğün
şey olamayacağı gerçeğidir.
Bir de şu açıdan bakalım : "Düşü gerçekmiş gibi yaşamanın, olması
isteneni ete kemiğe büründürüp, beklentinin nesnesi olan kişiye giysi
gibi giydirmenin adı.O kişide olmayanları var kabul ederek davranmanın
adı." (Yalnız bir opera'dan) . Zihnimiz okur okumaz doğruladı değil mi?
Çünkü insan ilişkileri biraz da bu düzlem üzerinde ilerliyor ve bu yaklaşım
artık hiçbirimize yabancı gelmiyor.
İfade güçlüğü çektiğimiz bir evrende, bir ülkede yaşıyoruz. Çoğu zaman
biz, biz bile olamıyoruz. Böyle yaşadıkça da, kendimiz bir ayara
getiriyoruz her şeyi. Düşlediğimiz gibi uyduruyoruz günlük yaşantımızı,
siyasetimizi, kültür veya sosyalitemizi.. Yanılsıyoruz çoğu
zaman.Karşıdan duyulan bir sesle irkiliyoruz sonunda da."Ben bunun
böyle olduğunu, böyle göründüğünü hiç düşünmemiştim!" ya da "Aslında
bu böyleymiş!" deyiveriyoruz.
Bizler kendimizi yanılsadıkça, karşıdaki gerçeklere de göz
kapatabilmenin derin huzuruyla yaşayıp gidiyoruz.Sorgulamak
yok.Farkındalık yok. Pervanemizden örnekle; "Bu pervanenin parçaları
gerçekten düşüyorsa; çoktan birilerinin, bir evin, bir yerleşim yerinin
üstüne, ortasına düşmüş; belki de zarar vermiş olmalıydı. Ama öyle bir
şey olmadı" demiyoruz.
Görünmeyen iyiyi, görünen kötüyle; görünmeyen kötüyü, görünen iyiyle
örtmeyelim. Bu "bile bile bir hata" değil elbette, ama "duyu
organlarımızın verileri net bir şekilde alamama veya yanlış yorumlama
durumunu" da bu kadar kendi haline bırakmamak gerek derim ben..
(Murathan Mungan)
"sonuçta bazı gerçeklerin toplamı"
"hayat diye bize yaşattıkları şey, koskoca bir yanılsama değil mi
zaten?"
(Yaşar Sökmensüer)
"Kişiliğimizin başköşesine kurulan "benlik beyi" ni yediripiçirmiyor
muyuz çoğu kez aynı masalarda /
masallarda..Yaşadığımız hayatı değiştiremeyip, yaşadığımız
hayatın bize yansımalarını bazen yalanlarımızla, -bazen daha
masumu- yanılsamalarımızla değiştirmiyor muyuz?"
(Peki ya sizce?)