Genel Haberler

Uzmanından Van Gölü için uyarı

post-img

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, Van Gölü’ndeki yaşanan kuraklığa değinerek, "Tarım alanlarındaki sulamanın damlama sistemi ile Van Gölü’ndeki kuraklığın önüne geçilebilir" dedi.


BEÜ Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, Van ve Bitlis illerine kıyısı bulunan Dünyanın en büyük sodalı gölü olma özelliğine sahip Van Gölü’ndeki kuraklığa dair açıklamalarda bulundu. Uzmanlık alanı coğrafya olan Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, İhlas Haber Ajansının gündeme getirdiği, Tatvan ilçesinde Van Gölü’nün suyunun çekilmesi ile yeni adacıklar ortaya çıkması ile ilgili değerlendirmede bulundu. Rektör Elmastaş; “Van Gölü'nü besleyen kaynakların başında yağışlar geliyor. Yağışların düşmesi dolayısıyla gölü besleyen yağış miktarının havzada düşmesi Van Gölü sularının çekilmesinde en büyük neden” dedi.


Son 3 yıldır Van Gölü havzasında ciddi bir kuraklık yaşandığına ve su seviyesinde ciddi bir çekilme olduğuna dikkat çeken Rektör Elmastaş, “Bir yerde bir göl seviyesinin düşmesi ya da alçalması gündeme geldiğinde bunu tabii tetikleyen bir takım faktörlerden bahsedebiliriz. Van Gölü havzasında gölü ve onun çevresinde birkaç diğer göller de var. Arin ve Erçek göllerinde de benzer bir durum söz konusu. Bu göllerdeki çekilmenin temel nedeni buharlaşmayla suyun bir kısmının kayıp olarak ortaya çıkması tabii Van Gölü'nü besleyen kaynakların başında yağışlar geliyor. Yağışların azalması ile gölü besleyen yağış miktarının havzada düşmesi kuraklıktaki en büyük neden” diye konuştu.

“Son yıllarda ciddi sulamalı tarım alanları ortaya çıktı”

Van Gölü'nü besleyen akarsuların, tatlı su kaynaklarının da son zamanlarda azalmasının nedenlerinden birinin artan sulamalı tarım alanları olduğuna dikkat çeken Rektör Elmastaş, “Bazı bentler, barajlar yapılarak gölü besleyen bazı kaynakların tarımda kullanılması yine yeraltı su kaynaklarından binlerce kuyu açılarak kullanılması bu gölü besleyen kaynakların azalması anlamına geliyor. Tabii yeraltı suyu özellikle çok kullanılmaya başlandı. Patates, fasulye, domates gibi bazı tarım ürünlerinin son yıllarda artmasıyla birlikte havzada daha fazla yer altı suyu kullanılmaya başlandı. Yeraltı suyu fazla kullanıldığından kaynakların bir kısmının kuruması gündeme geliyor. Dolayısıyla bu kaynaklar da diğer yağışlar gibi akarsular ile gölü besleyen kaynaklardır. Sulamalı tarımdan dolayı da besleyen bazı kaynakların azaldığını ifade edebiliriz” dedi.

“Tarım alanlarında sulama yapılırken iktisatlı kullanmak gerekiyor”

Türkiye’de tarımın mutlaka yapılması gerektiğini fakat tarım alanlarında sulama yapılırken damlama sistemi ile daha az suyun kullanılacağını söyleyen Elmastaş, “Ekonomik olarak Türkiye'nin mutlaka tüm arazileri kullanılması gerekiyor. Tabii bunu yaparken de sulama yapıldığında hem çeşitli ürünler yetiştirilebiliyor hem de birim alanından daha fazla verim alınabiliyor. Mutlaka bu yöntemle bu tarım faaliyetinin sürdürülmesi gerekiyor. Tabii bunu yaparken de akarsular, göller bunlar aynı zamanda Van Gölü'nü besleyen kaynaklar. Bu sulamayı yaparken olabildiğince iktisatlı kullanmak gerekiyor. rastgele sulanmaması gerekiyor. Arazilerin yeraltı suyu olsun, yer üstü su kaynakları olsun. özellikle damlama sisteminin kullanılarak çok daha az suyun burada sarf edilmesi gerekiyor. bu yapıldığı zaman da geriye kalan su gölü beslemeye devam edecek” dedi.

“1992-1993 yıllarında, Van Gölü’nde ciddi bir seviye yükselmesi vardı”

90’lı yılların başında Van Gölü’nde ciddi bir yükselme olduğunu o yıllarda Van Gölü ve kıyılarının afet alanı ilan edildiğini açıklayan Elmastaş, “Bugünkü ortalama seviyeye göre 4-5 metre daha yükseğe çıkmıştı. Yaklaşık bin 650 metreye kadar yükselmişti. Hatta o dönemde Van Gölü kıyıları afet alanı olarak belirlenmişti. Fakat daha sonra tekrar bir alçalma yaşandı. Ama günümüzde de bu defa daha fazla eksiye inmeye başladı. Bu da afet özelliğindeydi. Gölü besleyen özellikle tatlı su kaynaklarını yine buraya akıtırsak ve tarımdaki sulamada suyu iktisatlı bir şekilde kullanırsak bu gölü besleyen kaynakların bir kısmını tekrar göle bırakmış oluruz” diye konuştu.


Türkiye’de en fazla kar yağışı alan illerden biri olan Bitlis’te 2021 yılında yaklaşık 10 metreyi bulan kar yağışının diğer il ve ilçelerde aynı miktarda olmadığını fakat gölü beslemediğinden dolayı Van Gölü’nde su seviyesinde artış yaşanmadığını vurgulayan Elmastaş, “Geçen sene yağış istasyonlarına baktığımızda Bitlis'te ölçümler yapıldı. Ama diğer Ahlat, Adilcevaz ve Van istasyonlarında aynı miktarda bir yağış görmüyoruz. Tabii bu Bitlis'e düşen yağış Van Gölü'nü beslemiyor. Bitlis Çayı vasıtasıyla Dicle'ye giden akarsuları besliyor. Aslında sınırda kalıyor. Nemrut'ta Van Gölü sınırı çizilmiş ve Van Gölü'ne bir set görevi görmüş. Nemrut'un batı ve güneybatı tarafında düşen yağış gölü beslemediği için Bitlis'te dokuz metrenin üzerinde bir kar örtüsü oluştu. Fakat Van Gölü'nü beslemediği için oraya yansımadı. Aslında gölü besleyen alanlarda yağışta bir azalma söz konusu” şeklinde konuştu.

Diğer Haberler