Geçtiğimiz ekim ayında Bartın'daki maden ocağında yaşanan patlamada yaralanan 4 işçinin tedavisi 100 günü aşkın süredir Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde devam ederken ailelerinin hastanedeki bekleyişi de sürüyor. Sürece ilişkin konuşan İstanbul İl Sağlık Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Yüzde 90-95 yanık demek, ölüm oranları maalesef çok yüksektir. Çok tedirgin olduğumuz anlar oldu, genel cerrahından temizlik elemanına kadar hepsine teşekkür ediyorum. İşçilerimizin çocuklarına orada okul açtık, okula gidiyorlar, aileleri kalıyor. Bu Türkiye’nin sağlıkta nereye gittiğinin çok iyi bir örneğidir" dedi.
Geçtiğimiz yıl 14 Ekim’de Bartın'daki maden ocağında meydana gelen patlama sonrası yaralanan 6 işçi Sağlık Bakanlığı'na ait ambulans uçaklarla 15 Ekim gecesi İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'ne getirilmişti. İşçilerden İbrahim Çeliktaş kasım ayında taburcu edilirken, Taner Şen hayatını kaybetmişti. 100 günü aşkın süredir 4 maden işçisinin tedavisi devam ederken aileleri de şehir hastanesinde kendilerine tahsis edilen alanlarda yakınlarından gelecek güzel haberleri bekliyor. 37 yaşındaki Ayhan Akgül ve 39 yaşındaki İzzet Ak'ın tedavisi yanık ünitesi yoğun bakımında gerçekleştirilirken, Remzi Taşkömür ve Erol Bulduk’un servisteki tedavilerinin tamamlanmasıyla plastik cerrahi bölümüne devredilmesi bekleniyor. Bu süreçlerde maden işçilerinin aileleri yaşamlarına hastanede devam ederken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi Prof. Dr. Nurettin Yiyit'in de yakından ilgilendiği aralarında Erol Bulduk'un oğlu Beytullah'ın da bulunduğu çocuklar hastane okulunda eğitimlere devam ediyor. Hastanede yakınlarını umut ve heyecanla bekleyen çocuklar, yaşıtlarıyla hastanede oluşturulan alanlarda resim çiziyor, farklı etkinlikler yapıyor. İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da tedavi süreçlerine ilişkin bilgi verdi.
“Çok tedirgin olduğumuz anlar oldu"
Bartın’daki maden patlaması sonrası işçilerin İstanbul'da sürdürülen tedavi süreçlerine ilişkin konuşan İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Maden patlamasında yanık olarak gelen hastaların tedavisi dünyaya örnek olabilecek bir tedavi, bunu bir genel cerrah olarak söylüyorum sadece bir il müdürü olarak söylemiyorum. Cildin sadece koruyucu olarak düşünülmemesi lazım. En önemli organlarımızdan bir tanesi, sadece cilt fonksiyonunu koruma değil, vücudun koruma mekanizmalarından tutun da sıvı metabolizmasına kadar her türlü durumu organize, koordine eden ciltten bahsediyoruz. Siz bunun yüzde 95’ini kaybettiyseniz ölüm oranları çok yüksektir. Genel cerrahından yoğun bakımcısına, göğüsçüsüne, hemşiresinden temizlik elamanına kadar hepsine teşekkür ediyorum. Onlarla ilgili çok tedirgin olduğumuz anlar, zamanlar oldu ama ben ekibe hem güvendim. Onlar da çok sağ olsunlar, yüzümüzü kara çıkartmadılar. Böyle bir alt yapı, hastane, hekim gücü ve sağlık çalışanı gücünün olması Türkiye için gurur kaynağıdır. Bilimsel camiada da bu tartışılacaktır, tartışılıyordur da bu sadece sağlık hizmeti anlamında değil, buradaki hastalara yapılan işlemlere baktığınız zaman dünyada çok çok ileri ülkelerde yapılan vakalar, girişimler bu hastalara yapılmıştır. Bu Türkiye’nin sağlıkta nereye gittiğinin çok iyi bir örneğidir. Kazazedelerimizin çocuklarına orada okul açtık, okula gidiyorlar, aileleri hastanede kalıyor. Şehir hastaneleri konusunda Türkiye gerçekten büyük bir vizyon ortaya koydu" dedi.
“Birkaç hafta için de planlayacağız ona göre yapacağız"
Uzun süreli tedavi gerektiren hastalar için bir çalışma içerisinde olduklarını anlatan Prof. Dr. Kemal Memişoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Yoğun bakım değil bakım hastası. Biz bunlarla ilgili bir çalışma yapacağız. Hem makineye bağlı hastalarımız hem de insanlarımızın yanında olabileceği bir yapıya dönüştürmeye çalışıyoruz. Böylece 3. seviye yoğun bakımlarımızı gerçekten aktif tedavi yapılan, hastaların yararına açmak istiyoruz. Palyatifi aynı zamanda makineye bağlı hale gelen hastalara bakabilir hale getireceğiz. Özellikle acil durum hastanelerini bunun için kullanmak istiyoruz çünkü orada yoğun bakım yataklarımız da var. 400 yoğun bakım yatağımız var. Palyatif olup ama aynı zamanda bakımı zor olan makineye bağlı hastalarımızı da hasta yakınlarıyla beraber orada yönetmek istiyoruz. Birkaç hafta için de planlayacağız, ona göre yapacağız. Hastanelerde mesai dışı çalışma uygulamasını uyguluyoruz ama bizim esas hedefimiz mesai içinde hastalarımıza bakabilmek. İsteyen, arzu eden hekimlerimiz mesai dışı da çalışabiliyor. Başhekimlerimizin planlaması, ihtiyaçlar istikametinde o haftalık, anlık, günlük değiştirilebiliyor. Böylece hem kapasite açılabiliyor hem ameliyathane kullanabilir hale geliyoruz"
“Hastane afet planlarımız her sene güncellenir kimin ne yapacağı orada tanımlanır"
İstanbul’da beklenen büyük depremin sağlık sistemine olabilecek etkilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Memişoğlu, şöyle konuştu: “Sağlık sistemindeki bütün insanlar her türlü afete ve kriz ortamına da alışıklar ve bunu yönetebilirler. Bunu gösterdik, sık sık da gösteriyoruz inşallah fazla sık olmaz. Hastane afet planlarımız her sene güncellenir, kimin ne yapacağı orada tanımlanır ve eğitilir. Aynı zamanda bunlarla ilgili de tatbikatlar yapılır. Bunun yanında acil hizmetlerimizin de rutin olarak ayrıca yaptıkları hem de katıldıkları tatbikatlar vardır. 24 saat çalışırken en az 3’te bir personel gece üçte bile hastanesinde, sağlık hizmetinin başında olur. Depremin birinci saniyesinde de hazır olmamız gerekir çünkü hastanede de olsanız siz depremzedesiniz. Biz bu hususları da dikkate alarak sağlık çalışanlarının ailelerinin toplanma yerlerini de tespit ederek deprem esnasında herkes nereye gelecek, bunu bütün personelimize ezberletiyoruz. Bu o anda komuta sistemi ile yönetilebilecek bir şey değil diye söylüyoruz. Özellikle ilk 6 saat biz bunları çalıştık ve bütün personelimizi buna adapte etmeye çalıştık. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde bütün alt yapımızı yeniledik hemen hemen özel sektör de çok iyi hastaneler oluşturdu”