Ergenlik döneminde ebeveynlerin tutarlı davranışlar sergilemesinin çok önemli olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Ece Çalışkan, ailelere doğru iletişimin kurallarını anlattı. Çocuğun dinlenmesi ve ciddiye alınması gerektiğini belirten Çalışkan, "Çocuğunuzun size söylediği çok sıradan görünen bir şey, onun hayatındaki fark etmediğiniz bir değişiklik hakkında size ipucu verebilir. Çocuğunuzu dinlerken verebildiğiniz tüm dikkati verin ve mutlaka konuşurken göz teması kurun. Sizinle iletişim kurabileceğini gören ergen, böylelikle size kendi hayatından bahsedebilecektir" dedi.
Ergenlik döneminin, fiziksel ve psikolojik açıdan yeni oluşumun meydana geldiği bir dönem olduğunu ifade eden VM Medical Park Kocaeli Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Ece Çalışkan, ebeveynlere bilgilendirmelerde ve önemli tavsiyelerde bulundu. Çalışkan, "Ergenliğe giriş ortalama 12 yaş civarı başlar ve 20’li yaşların başında biter. Genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak bu yaş grupları arasında farklılık gösterebilmektedir" dedi.
Ergenlik döneminde vücudun biyolojik olarak değişiminin yanında, bir takım ruhsal değişikliklerin de meydana geldiğini dile getiren Ece Çalışkan, bu dönem ile birlikte olgunlaşmaya başlayan çocuğun tutum ve davranışlarında değişikliklerin gözlendiğini belirtti. Ergenliğe adım atan bireyin bu döneme ait en önemli gelişmelerden biri olan soyut düşünme becerisiyle tanıştığına dikkat çeken Çalışkan, şu bilgileri paylaştı:
"Ergenlikle soyut düşünme becerisi kazanmaya başlayan birey, etrafını ve kendisini sorgulamaya başlar. Kendi mantığına göre doğrularını bulma arayışına girer. Önceki gelişim dönemlerinde koşulsuz kabul ettiği anne-babasının davranışlarını, çevreyi ve sistemi sorgulamaya başlar. Yine bu dönemde, bireyin kabul görme, beğenilme, onaylanma, bir gruba veya topluluğa ait hissetme gibi bir takım ihtiyaçları ortaya çıkar. Bu ihtiyaçlarının karşılanmasına veya söz konusu ihtiyaçlarla baş etme becerisine bağlı olarak birey, çocuklukta özdeşleştikleri şeylerden bazılarını seçer bazılarından da vazgeçer. Bu gelişimin doğal sonucudur. Bu fiziksel, ruhsal değişim sırasında ebeveynin rolü oldukça önemlidir"
"İletişimden kaçınmayın"
Çocuğun ergenliğe adım atmasıyla bazı değişimlerin görülebileceğini kaydeden Çalışkan, "Ergenlik dönemi başladığında öncesinden çok farklı olan, sizin isteklerinizi değil, sadece kendi isteklerini önemseyen ve bazen ‘artık onu tanıyamadığınızdan’ veya ‘çok değiştiğinden’ yakındığınız bir bireyle karşı karşıya kalabilirsiniz. Bu dönemde en çok karşılaşılan durum, ergenlik döneminde ebeveynin çocuklarıyla konuşamamasıdır. Bu durum iletişim sorunlarını ve çatışmayı doğurmaktadır. Biyolojik ve ruhsal gelişiminin ortaya çıkardığı etkenlere bağlı olarak ergen, çevresiyle, özellikle de ebeveynleri ile iletişim kurmaya yanaşmaz. Bunun sonucunda en ufak bir konuşma veya iletişim kurma çabasının bile tartışma ve çatışma ile sonuçlanması durumu ortaya çıkabilir" şeklinde konuştu.
"Ebeveynin doğru yaklaşımı önemli"
Ebeveynin ergenlik sürecini tanımamasının sorunlara yol açabileceğini belirten Çalışkan, şu ifadeleri kullandı:
"Ebeveynin olağan sürecin gidişatı hakkında fikir sahibi olmaması, karşısında farklı bir birey varmış gibi doğal olan bu süreci büyütmesi veya herhangi bir şekilde uygun olmayan tutum ve davranış sergilemesi, aile içerisinde huzursuzluklara sebep olmakla birlikte ergenliğe adım atan çocuğun olağan değişimini sağlıklı şekilde tamamlayamamasına yol açabilmektedir. Ebeveynin değişime ve gelişime yönelik aşırı baskı veya serbestlik göstermesi sonucunda, ergende içine kapanma, ailesinin kendisini anlamadığı düşüncesiyle farklı grup veya topluluklara ait olma isteği, aileden uzaklaşma, agresif davranışlar sergileme veya sınırsız ve doyumsuz bir kişilik geliştirme gibi durumlar ortaya çıkabilmektedir. Bu durumlar bir sonraki aşamada, psikiyatrik hastalıklar; depresyon, kaygı bozuklukları, madde kullanımı, olumsuz arkadaş çevresi, kural ve kanunlara uyum göstermeme/gösterememe ve hatta başkalarına zarar verme gibi oldukça ciddi problemlere zemin hazırlayabilmektedir. Bu dönemde, ebeveynler gelişimin doğasını bilir, çocuklarının bu değişimine ve gelişimine fırsat verir ve onların yanında olurlarsa bu süreci kolaylıkla atlatabilirler. Bu dönemde doğru yaklaşım sergileyen ebeveyn, çocuğun kişilik oluşumuna en önemli desteği sağlamış olacaktır"
"Çocuğunuzun gözünden bakın"
Ergenle doğru iletişim kurabilmek için ebeveynin kendi mevcut alışkanlık ve yargılarını bir kenara bırakarak olaylara onun penceresinden bakması gerektiğini ifade eden Çalışkan, "Aksi takdirde, ergen konu ile ilgili iletişim kurmaktan ve dürüstlükle sizinle konuşmaktan kaçınacaktır. Bu durum, ebeveynin çocuğun hayatındaki değişimlerden haberdar olamaması ve yenilikler konusunda yol gösterici olamaması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla, yeni bir durumla karşılaşıldığında yargılamak ve çatışma yolu ile tepki göstermek, onun karşısında durmak yerine, sakince çocuğunuzun sizinle konuşmasını sağlamalı ve onun yanında olduğunu hissettirmelisiniz. Ebeveynin daha önce kızdığı bir davranışı daha sonra sakince karşılaması, çocuğun bu davranışın kaçınılması gereken bir davranış olmadığını düşünmesine ve dolayısıyla tekrarlanarak bir davranış biçimi haline dönüşmesine yol açacaktır. Dolayısıyla, ebeveynin ergenin davranışlarına yönelik ölçülü ve tutarlı bir tepki göstermesi, çocuğun söz konusu davranıştan kaçınmasını sağlamak için en önemli faktörlerden biridir" diye konuştu.
"Mutlaka dinleyin, ciddiye alın ve göz teması kurun"
Ergenliğe adım atan çocuk ile doğru bir biçimde iletişim kurmak için öncelikle çocuğun dinlenmesi ve ciddiye alınması gerektiğini belirten Çalışkan, şu önerilerde bulundu:
"Onu gerçekten dinlediğinizi ve ciddiye aldığınızı gören ergen, sizinle daha kolay iletişime geçecektir. Bununla birlikte, çocuğunuzun size söylediği çok sıradan görünen bir şey, onun hayatındaki fark etmediğiniz bir değişiklik hakkında size ipucu verebilir. Çocuğunuzu dinlerken verebildiğiniz tüm dikkati verin ve mutlaka konuşurken göz teması kurun. Sizinle iletişim kurabileceğini gören ergen, böylelikle size kendi hayatından bahsedebilecektir. Çocuğunuz, size günlük hayatta karşılaştığı olaylardan bahsettiği zaman, ona nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda öğüt verici bir tavır takınmaktan ve ona ne yapacağını söylemekten ziyade, ona aynı durumda siz olsaydınız ne yapacağınızı anlatın. Ya da ona söz konusu durumla bağdaşabilecek bir hikâye anlatarak dolaylı yoldan anlamasını sağlayın. Ama asla dayatmayın. Gösterdiğiniz yolu seçip seçmemesi konusunu onun tercihine bırakın. Zira, ergenlik dönemindeki çocukların büyük bir kısmı kendisine söyleneni yapmayı reddetme, ebeveyn ile inatlaşma eğilimi içerisindedirler"