17 Eylül 1176 MİRYOKEFALON MUHAREBESİ (YURTTUTAN SAVAŞI
Zafer sizin ne yaptığınızı anlayamayan düşmanın hatalı taktikleri sayesinde gelecektir.
Sun Tzu
M.Ö 500 lü yıllarda yaşamış askeri bir deha olan Sun Tzu’nun bu sözleri bana Miryokefalon Savaşı’nda Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Manuel’in hatalı taktiklerini hatırlatır.
Bir milletin yeniden dirilişi olarak tanımlayabileceğim, Miryokefalon Muharebesi’nden 844 yıl geçmiştir. Öncelikle; Miryokefalon Savaşı’nın 844. yıl dönümünde şehitlerimizi, rahmet, minnet ve saygı ile anıyorum.
Kültür ve tarih bakımından Anadolu Türk tarihinde çok büyük öneme sahip olan Miryokefalon Savaşı, 17 Eylül 1176 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan ile Bizans İmparatoru I. Manuel Komnenos arasında cereyan etmiştir.
Savaşın Yeri Hakkında Görüşler
Savaşın nerede olduğu konusunda muhtelif düşünceler yer almaktadır. Osman Turan ve İngiliz Arkeolog, W.R.Ramsay, Yalvaç’a giden yol üzerinde, Tzybritze Boğazı’nın savaş yeri olduğunu belirtirken, Hüseyin Şekercioğlu savaş yeri olarak Gelendost mevkiini, Feridun Dirimtekin Düzbel mevkiini savaş yeri olarak gösterir.
1976 yılında VIII. Türk Tarih Kongresinde Alman Büyükelçisi Ekkehard, savaş yeri olarak, Karamıkbeli’ni göstermiştir. Abdulhalık Çay’ın 1984 yılında yayınladığı, II. Kılıçarslan ve ve Karamıkbeli (Miryokefalon) adlı eserinde de savaş yeri olarak, Karamıkbeli gösterilir. Düzbel nazariyesi eski bir nazariye olup, nazariyeler içinde en revaçta olan Kumdanlı nazariyesidir.
Savaşı Hazırlayan Sebepler
1071 Malazgirt Savaşı ile Anadolu’ya yerleşen Türkler, Doğu Roma (Bizans) ile her zaman mücadele içinde olmuşlardır. Büyük Selçuklu ile başa çıkamayan Doğu Romalılar, Papanın çağrısı ile Haçlı seferlerini başlatmışlardır.1155 yılında Sultan Mesud’un ölümü ile tarih sahnesine II. Kılıçarslan geçmiştir.
Doğu Roma ile yapılan cenklerin ardından 1162 yılında 13 yıl sürecek sulh muahedesi imzalanmıştır. Ancak, Türkmenlerin kendilerine yeni yurt ve hayvanlarına otlak bulmak istemesi sonucu, Eskişehir, Denizli, Bergama, Afyonkarahisar gibi birçok yeri ele geçirmesi, Bizans İmparatorunu harekete geçirmiştir. Bizans İmparatoru, Türkmenlere saldırıp, ele geçirilen yerlerin verilmesini, Sultan II. Kılıçarslan’dan istemiştir. II. Kılıçarslan, her ne kadar Türkmen akınlarında bir rolü olmadığını belirtse de, iki taraf için artık savaş kaçınılmaz olmuştur.
Savaş Başlıyor
İmparator Manuel; 1176 yılında Ayasofya’da yapılan merasimden sonra yaklaşık olarak 75- 100 bin civarlarında büyük bir ordu ile ( Fransız, Alman, İngiliz, Sırp, Macar, Gürcü, Kıpçak ve Peçenekler) Anadolu’ya geçti. Güneye doğru inerek Balıkesir, Alaşehir, Laodikeia (Denizli) üzerinden Miryokefalon Kalesi’ne doğru ilerlemiştir. Bizans ordusu Kırmasti Çayı civarında iken; Selçuklu ordusu Konya ovasında kurulmuştu. II. Kılıçarslan imparatora barış tekliflerinde bulundu. Fakat Manuel savaşmakta ısrar etmiştir. Bunun üzerine, Anadolu Selçuklu kuvvetleri, büyük gruplar hâlinde Bizans kuvvetlerine baskınlar düzenlemiştir.
ll. Kılıçarslan, İmparator Manuel ile bir anlaşmaya varılamayacağını düşününce ordusunu Miryokefalon Kalesi’nin yakınlarındaki Eğirdir gölünün kuzeyindeki Tzibritze Geçidi’nin en dar yerine yerleştirmiştir. Geçide giren Bizans ordusu, yamaçlarda mevzilenmiş Türklerin ani saldırısı ile karşılaştı. Türk birliklerinin geçidi kapatmasıyla, Bizans ordusu hüsrana uğradı. Savaşa katılan Manuel, muhafız kuvvetlerinin desteği sayesinde geriye doğru kaçarak kurtulabildi. Devam eden saldırılar sonucunda Bizans ordusu tamamen imha edildi.
İmparator Manuel savaş bölgesinden gizlice kaçmak istemiş fakat bir nöbetçinin kendisini hainlikle suçlamasının ardından bu fikrinden vazgeçmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti, bu savaştan bol miktarda ganimet ve de sayısız miktarda esir ele geçirmiştir. Manuel Komnenos Sultan Kılıçarslan’a barış teklifinde bulundu. Kılıçarslan, Sublaion ve Dorylaion kalelerinin yıkılması ve 100.000 altın göndermesi şartıyla imparatorun barış teklifini kabul etti. Antlaşmanın ardından İstanbul’a hareket eden Manuel, Sublaion’u tahrip ettiği halde Dorylaion’u yıktırmadı. Sultan Kılıcarslan da Menderes bölgesine 24.000 kişilik askerî birlik sevkederek onun bu davranışına karşılık verdi. Kılıçarslan, sadece Bizans’ın değil bütün Doğu’nun kaderini belirleyen bu zaferiyle batı sınırlarını güven altına almış, Bizans ordusu ise bir daha eski gücüne kavuşamayıp, papalık nezdinde itibarını kaybetmiştir.
Miryokefalon yenilgisinin ardından Manuel Komnenos, İngiltere Kralı II. Henry’ye gönderdiği mektupta şunları söylemiştir: “ Tahta geçtiğim tarihten itibaren Türkler’e karşı kin besledim, bu sebeple ilk fırsatta onların üzerine yürüdüm, ancak ağırlıkları yüzünden süratle ilerleyemedim; askerlerim yolda hastalıktan perişan oldular, buna rağmen kahramanca savaştılar, yeni bir saldırı için hazırlık yaptıklarını öğrendiğim, Selçuklu sultanının ülkesindeki esirleri serbest bırakmaya ve isteklerine tâbi olmaya söz vererek barış yapmak için elçi gönderdiğimi, artık Konya’yı ele geçirmenin imkânsız olduğunu düşünerek sultanın ricasını kabul ettiğimi ve antlaşmaya razı olduğumu bildirdim” demiştir.
Savaşın Önemi
Miryokefalon Savaşı, Anadolu’nun Türk yurdu olduğunun resmi delilidir. Özellikle Anadolu’nun Türkleşmesi açısından çok önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Bu savaşla, Doğu Roma’nın Anadolu’yu geri alabilecekleri ümidi yok olmuştur. Anadolu’da hâkimiyet Türklerin eline geçmiştir.
Miryokefalon Savaşı, Malazgird’in tamamlayıcısı bir savaş olup, Türk tarihinin kaderini değiştiren savaşlardandır. Bu yenilgi ile Doğu Roma bir daha, Türklerle büyük meydan muharebelerine girişememiştir. Ayrıca, Miryokefalon Savaşı, III. Haçlı seferinin çıkmasında da etkili olan faktörlerdendir.
EKLER