Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Erzincan Bölge Müdürlüğü tarafından 1939 Erzincan Depremi'nin yıl dönümünde "1939 Erzincan Depremini Anma Programı ve Yerelde Afet İletişim Paneli" düzenlendi.
Erzincan'ı afetler karşısında daha dirençli bir şehir olması noktasında farkındalık oluşturulması hedeflenen anma ve panel programı Müftülük Konferans Salonu'nda saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Panel, 100. yıl marşı videosu ile 1939 ve 1992 Erzincan depremlerinin görsellerinin yar aldığı kısa filmin gösterilmesiyle devam etti.
Panelde il olarak açılış konuşması yapan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Erdem Yavuz, Deprem riski altındaki şehirlerden biri olan Erzincan’ı afetler karşısında daha dirençli bir şehir olması noktasında farkındalık oluşturmasını hedeflediklerini kaydetti.
Daha sonra konuşma yapan İletişim Başkanlığı Erzincan Bölge Müdürü Metehan Akkaya ise, “Bugün 1939 Erzincan Depremi'nin yıl dönümünde depremlerde hayatını kaybeden canlarımızı anmak ve yerelde afet iletişimi hakkında farkındalık oluşturmak masadıyla buradayız. 2020 yılında İstanbul’dan Erzincan’a geldiğimde bu şehrin düzenli yapısı, şehir merkezinde 3 kattan yüksek binaların olmayışı başınızı kaldırdığınızda dört cephede şehri kuşatan dağların hepsini görebiliyor olmak beni büyülemişti. Bunun sebebinin deprem riski olduğunu düşündüğümde aynı fay hattında yer alan diğer şehirlerimizde bu düzende yatay yapılaşmanın neden olmadığını sorgulamıştım. Zira aynı kanunlar 81 il için de geçerliyken en iyi bu şehirde uygulanıyordu. Sonuç olarak bu durumun Erzincan’ın mazisindeki şiddetli depremlerin toplumda uyandırdığı afet bilincinden kaynaklandığına kanaat ettim. Ülkemizin deprem riski altındaki şehirlerinden biri olan Erzincan'ın afetler karşısında daha dirençli bir şehir olması noktasında bir farkındalık oluşturmayı hedeflediğimiz panel programımız ‘Afet Süreçlerinde Kurumsal İletişimin Önemi’ ve “Afet İletişiminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü” konulu oturumlarla devam edecek” dedi.
Ardından konuşmasını yapan Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi (EBYÜ) Deprem Teknolojileri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şevket Özden açıklamasında, “Doğu Anadolu Fayının üzerindeyiz, Kuzeydoğu Anadolu Fayının üzerindeyiz. Son dönemlerde çok konuşulan fay yedisi fayı bunun etkisi de var. Dolayısıyla bu bölgede bir deprem oluşma riski var. Eğer oturduğumuz binalar depreme dayanıklı yapılmışsa ya da depremin olduğu esnada herhangi bir yanığının içinde değilsek bu risk bizim canımıza tehlike oluşturmuyor. Dolayısıyla şimdi iki tane riskimiz var. Bir o tehlikenin oluşma riski, ikincisi oluşan tehlikenin benim canıma, malıma, içinde yaşadığım toplumun sosyoekonomik durumuna ne kadar zarar verdiği. Bu riskin afete dönüşmemesi önündeki en büyük etken toplumun kendisi. Depremden oluşabilecek riskleri de toplum olarak biz arttırabiliyoruz. Ya da azaltabiliyoruz. Üç kat tasarlanmış bir binanın üzerine ilave bir kat daha yapıyorsak bunu birileri gözü kapalı iken yapıyorsa öyle bir durumda riski arttırmış oluyoruz. Burada iletişimin ve basının önemi çıkıyor ortaya. Biz afetin öncesinde de iletişimi çok sık tutmalıyız. Bu bilgileri halka yaymak zorundayız. Yapacağımız hataların riski arttırdığını afetin büyüklüğünü arttırdığını vatandaşımıza net bir şekilde anlatmamız gerekiyor. Doğru yapılaşma, doğru yerde, doğru kontrolle yapılaşma ve her şeyden öte yaptığımız yapıların muhtemel bir depremde canımız için risk oluşturduğunu bilmeliyiz” diye konuştu.
Panelde, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Akın Levent de bir konuşma yaparken, son olarak kürsüye gelen Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu depreme ve depremlere ciddi manada hazırlıklı olunması gerektiğinin altını çizerek konuşmasında şunlara yer verdi: “AFAD başkanımıza talimat verdim gerekirse bir animasyon çizgi film halinde, Erzincan merkezde deprem olduğu anda koordinasyon merkezi neresi, çadır kurulma alanı, toplanma alanı, konteyner şehirler nereye kurulacak, gelen yardımlar nerelerde kullanılacak, kim ne görevi yapacak hepsini bizim ezbere bilmemiz gerekiyor. Biz madem depremden kaçamıyoruz, coğrafya böyle bir coğrafya, o zaman depremle birlikte yaşamayı, mutlak suretle öğrenmemiz gerekiyor. Altını çizeceğim bir şey daha şehirde dolaşırken acılarla yoğrulmuş bir şehir doğru. Acı insana asalet katar. Ama acılar bizi oturmaya tembelliğe sevk etmemeli. Bunu şiddetle reddediyorum. Bu asla kabul etmiyorum. Evet, acılar var, evet deprem bölgesi bizim daha çok çalışmamız gerekiyor. Daha çok üretmemiz gerekiyor. Biz depremin arkasına sığınarak böyle pişmanlık içerisinde oturacak bir şehir değiliz. Daha çok üretip istihdam oluşturacağız. Daha ileriye daha güvenle bakacağız. Bunu üzerimizde kesinlikle atmamız gerekiyor. Biz bunu başarabilirsek deprem olacaktır, kasar, sıkıntı olacaktır ama biz genel konulardan ders alarak önümüze bakmamız gerekiyor. Onun için bu çalıştayı çok önemsiyoruz” ifadelerini kullandı.
Panel programı 3 oturumdan oluşup başlıkları ise şu şekilde oldu:
1- Afet Süreçlerinde Kurumsal İletişimin Önemi
2- 2- Afet Süreçlerinde Ulusal ve Yerel Medyanın Koordinasyonu
3- Afet İletişiminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü