Aydınlar; her zaman düşüncede, fikirde, yaşam tarzında arayış içinde olmuştur. Osmanlı Türkiyesinde ıslahat ve tanzimat fermanlarıyla ve sonra Cumhuriyet Türkiyesinde çağdaşlaşma, batılılaşma serüvenine yönelen aydınlar; yol ve rota belirleme sorunu yaşıyorlar. Ne doğulu, ne batılı, ne ortadoğulu ne de yerli olabiliyorlar.
Buna aydınların benimsedikleri düşünce ve fikir akımların mutlak doğru algısı neden olmaktadır.
Üniversiteler kurulmuştur. Bir iki usuli işlemi yapan kişi, akademik unvana sahip kılınmaktadır. Türkiye profesörleri, doçentleri doktoralıları bol ülkeler başında geliyor. Geliyor ama bunların ne üzerine çalıştıkları, hangi bilimsel çalışmayla, hangi eserleri ortaya koyarak bu unvana sahip oldukları sorgulanmıyor.
Mankeni bir süre sonra gazete köşe yazarı oluyor, akıl verebiliyor.
Hiç bir birikimi, başarısı, becerisi olmayan sırf yandaş diye tekdir ve taltif edilebiliyor.
Böyle olunca; toplumun aydınlatma görevinde öncelikli konumda olanlar, toplumun değerlerine yabancılaşma sürecini yaşıyorlar ve yaşatıyorlar.
Türkiye’nin batıcı aydını; ya cumhuriyetçidir ya demokrat, ya sosyalist ya ırkçı, ya faşisttir. Batı edebiyatını, filozofonu, yazarını, çizerini iliklerine kadar bilir hatta, 15. yüzyıl Fransız şairlerinden François Villon’u, Charles d’Orleans’ı bilir ve bazı ballad’larını ezbere okur.
Türkiye’nin arapçı aydını; Arap şair yazar ve bilginlerinin hikayelerini, İslam alimi diye hurafeleriyle bilir, anlatır, yazar, çizerler.
Bu derece tarihe, dine, ilme, şiire düşkün olan aydınlar; klasik Türk büyüklerinden o dönemde yaşamış kaç şair ya da bilim adamı sayabilir? Cevap hiçtir. Zira o ya gelişmiş Batının değerlerinde ya da İslam adına Arapçılığın algısını yansıtmadadır.
Sağcısından solcusuna, dincisinden darbecisine, kendi siyasi görüşlerini tüm topluma kabul ettirmek için mücadele eden birçok grup vardır.
Fransız Regis Debray'a göre; "Cahil insanlardan meydana gelen bir cumhuriyet, kare şeklinde bir dairedir, çünkü cahil özgür olamaz, kanunların kaleme alınmasına iştirak edemez veya kanunlardan haberi olamaz. Buna karşılık halkının yüzde ellisinin okuma yazma bilmediği bir demokrasiyi düşünmek kesinlikle imkansız değildir." İşte ölçütleri bu. Mantıkları böyle işliyor:
Bunları yapabiliyorsan cumhuriyetin gözde vatandaşısın, yapamıyorsan cumhuriyetin sözde vatandaşısın.
Ülkede yaşamak, Üretmek, Vergi vermek, Aile kurmak, Çocuk yetiştirmek, İcabında savaşa gidip canını vermek Debray gibi düşünenlere yetmiyor. Onlar için birinci şart: Kanunları yazmak ya da yazmasan dahi onları anlamak. Bunun için de okula gitmek. Eğer okula gitmedinse o zaman cumhuriyetin katılanı değil, ancak alkışçısı olabilirsin.
Demokrasi ise okumuş-okumamış ayrımı yapmadığı, herkese oy hakkı verdiği, herkesi kucakladığı için cumhuriyete aykırı bir uygulama oluyor.
Bu anlayışı kabul etmek olanaklı mı? Bence hayır!
Çünkü o zihniyet, has vatandaş olarak siyasetçileri işaret ediyor. Öyle ya, kanunları yazan, onları anlayandan da üstündür! O has vatandaşları besleyen kimlerdir? Bunlar beğenmedikleri, aşağıladıkları, küçümsedikleri sıradan insanlardır.
Vatandaşları arasında, birinci sınıf olanlar ve diğerleri ayrımı yaratıyorlar.
Uygar olmak; özgürlük, yaşamı sorgulama, ülkenin ve bireylerin geleceğini güvence
altına almak, halkın iradesine saygı göstermek olduğunu, aynı zamanda güçler ayrılığı ilkesinin içselleştirilmesi, zulme karşı başkaldırı, kimsesizlerin kimsesi olmak, özgür, bağımsız birey yaratmak anlamına da gelir.
Uygar olmak; bireyi kulluktan çıkarıp özgür hale getirdiğini, güçler ayrılığı ilkesinin yanında medyanın bağımsızlığını sağlamıştır.
Uygar olmak; düşüncede genç olmak demektir, Cumhuriyet, uygarlık kültürünü topluma yaymaktır, sanatı, sanatçıyı yüceltmektir. Cumhuriyet, toplumun ahlaki değerlerini yüceltmek, değer yargılarına saygı duymak demektir. Cumhuriyet, uygarlaşma ve çağdaşlaşmadır.
Uygar olmak; çağdaş hukuk anlamına geldiği gibi, çağdaş hukuk normlarına sahip çıkmanın evrensel dünyadan kopmayı önlediği bunda da bireyin önemli olduğu anlamına gelir.
Günün Sözü: Dogmalarla düşünen insanın, gerçekleri algılaması mümkün değildir.