Kullanıma elverişli insan her toplumda vardır. Dün de vardı, bugün de var, yarın da varolacaktır. Toplumda değişik insan tipleri vardır. Biyolojik yapıları farklı olduğu gibi, aldıkları eğitim, sosyal çevre, statü, kariyer, kişilik farklılaşmasını getirir. Toplumda her bireyin ayrıklaşan kişilikleri, çeşitlilik oluşturur.
Ancak öylesine bazı tipler vardır ki;
Bunların; düşünme yetenekleri yok, doğru bildiklerini sorgulama yetenekleri yok, yanılmış olabilirim şeklinde bir özeleştiri becerileri yok, değişim de çaplarına uygun değil.
Yalnızca farklı düşünenlere küfür etmek gibi pis de bir alışkanlıkları var.
Yani, bu tipler; çok beğenirmiş ve ulaşmaya çalışırmış gibi yaptıkları, dürüst insan anlayışının temeline aykırıdır!
Bunlar; kendini ispatlama çabasındalar. Sağa sola çamur atmakla tatmin olduklarını zannederler.
İtibarsızlığın kaçınılmaz depresyonunu yaşarlar.
İddialıdırlar ancak ciddiye alınmamazlığın handikabını yaşarlar.
Başkalarının hakkını savunmak adına komik duruma düşerler.
Ne söylesen, ne anlatsan anlamayan, kendi kafalarında oluşturdukları dünyanın saplantıları içindedirler. Makam sahibi olmuşlardır, unvan sahibi olmuşlardır, servet sahibi olmuşlardır ama kişilik özürlüsü olarak kalmışlardır.
Çarpık inançlarına, etnik kökenlerinin gereğine göre hareket ederler.
Birilerinin adına hareket ederek itibar kazanma peşindedirler.
Bunlar; her yere kafa karıştırıcı mail gönderirler.
Tehdit olarak gördükleri kişilerle ilgili akla hayale gelmeyen iftiralar atmayı görev bilirler.
Karanlık odakların birer saldırı silahıdırlar.
Çamur at izi kalır anlayışı ile olabildiğince zehir kusurlar.
Her konuda istismarcılardan söz ediyorum.
Bir anlayış, bakış bir ideolojidir. İdeolojiler bir dünya görüşüdür. Yaşam biçimini önerir. O kadar ki, birşey olmak için onun üyesi olmaya bile gerek yoktur!
Her ideolojinin dogmaları vardır. Bunlar tartışılamaz. Karşı çıkan da tepelenir. İdeolojilerin tartışılamayan iddialarından biri de önderlerine biat, itaat ve yazılarının, kitaplarının okunması gerekliliğidir. Böylece cahil halkın anlayacağı ve böylelikle de yanlış düşüncelerdenkurtulacağı varsayılır.
Yani, o, bu böyledir dediği zaman insanlar, aydınlanacaktır. Anladıkça tam tersine belki düşüncesine daha çok sarılacağı hiçbir kişinin aklına gelmez.
Biz de anlatmaya çalışıyoruz. Kimisi kıskanç olduğu için, kimisi bizden nefret ettiğinden, kimisi belli ideolojilerin sözcülüğünü yaptığından, kimisi de her ne pahasına olursa olsun düşmanlık gütmeye kararlı ve yeminli bulunduğundan, yazdıklarımızı anlamadı, anlamıyor.
Söz ve yazı her insanın bir diğerine yansıması olduğu için artık kanıksanmıştır. Yani içeriği değil şekli öne çıkmıştır.
Anlama sorunu, insanlık tarihi boyunca var olan, olacak bir gerçekliktir.
Bugün en cahil, en kütük, en mankafa insan bile bir yazının ne anlama geldiğini, okuyucuları neye çağırdığını bilir. En dangalak kişi bile bile itibarsızlığın hıncını, iftiralar atarak, sağa sola bildirim de bulunmaz.
Yazılarımla ilgili, hiçbir karşıt düşünce sahibi, akıllı, normal insandan bu adam ne yazıyor, neden yazıyor, çelişki var dediğini duymadım. Ancak akli dengesi bozuk tiplerden hakaret içeren yazılar aldım.
Bu ise normal durumdur. Aksi halde, ne yazıldığının okunduğunun hiçbir pratik önemi kalmaz.
Bir yazının içeriği de, nihayet bir düşünce ile ilgili yorumdur, bakıştır. Bazıları bilginin kelimesini değiştirmekte ve çarpıtmakta da sakınca görmeyebilir.
Gerçekten bazı kişilik özürlüsü tipler en basit olayları kavrayamadıklarından gerçekleri de anlayamamaktadırlar.
Neden bunları yazmak gereği duydum. Bazı kafadan kontak tiplerin yalan yanlış bilgilerle sağa sola mail göndererek aklınca yıpratma çabalarına girişmeleridir.
En iyisi bir atasözü ile ifade edelim. İt ürür kervan yürür.
GünüN SöZü: Zihinsel algılama sorunu yaşayanlara kulak asma, seni etkiler.