İnsan, tahakkümle ve korkutulmayla gelen zulüm karşısında hak yerini bulana dek huzura eremeyecek.
Kimisi; içlerine gömdükleri acılarını haykırır, çaresiz ve sessiz bekleyişten vazgeçip savcılıklara, barolara, derneklere gider, dilekçe verip adaletin yerine gelmesini ister.
Kimisi; kendilerini göz hapsinde tutarak baskı kurmaya çalıştıklarını anlatır. İtaatsizliğin karşılığında aksaklık olursa; küfür, hakaret, dayak, soruşturma dava, sürgün de gecikmez.
Toplumda anlayışsızlık hakim. İktidar partisinden iseniz, tarikat cemaat referansınız varsa ahlaksızlıktan rüşvetten sahtekarlıktan hakim ve savcılıktan mesleğinden atılsanız da affedilir görevinin başına dönersiniz. Hakim savcı olur, adalet dağıtır, avukat olur mesleğinizi icra edersiniz. Ancak iktidar partisi karşıtı iseniz peşin suçlusunuz, ağzınızla kuş tutsanız da adaletten nasipsiz bırakılırsınız.
Bunlar; güya Müslüman, bunlar güya Kur’an, Muhammed, İslam adaleti diyorlar. Diyorlar da, inandıkları ile uzaktan yakından alakaları yoktur. Görüntü ibadetleri, halk kitlelerini uyutmak, uyuşturmak, yanıltmak içindir.
Bu sahtekarlar güruhunun yaptıkları ihanet uygulamalarına karşı, cevap verme ya da savunma hakkı gibi bir lüks de yoktur. Aksi taktirde en ufak bir kızgınlıkta yetkili kafayı size takar ve elinden gelen her türlü psikolojik baskıyı yapar.
Yeri geldi mi hem dayak, küfür, hakaret ceza, hem de mahkeme vardır. Aslında burada, itaati ve korkuyu devam ettirebilmek için, başka biri devreye girer ve reddedilmelerle kişi daha da bir korkutulur.
Neticede, Mahkeme de bile korku unsuru olarak dosya halinde bekletilir. Verilmez ama her an verebilirim tehdidi olarak durur.
Görev diye gelinen yerler, kişilerin egosunun tatmin olduğu birimlerdir. Şikayet edilebilecek bir merci var mı? Evet, vardır.
İnsan korktuğundan veya sevdiğinden itaat eder. Bir teamül olarak itaat ediyor da olabilir. Peki, daha başka ne olabilir?
İnsan korktuğu kişiye itaat eder. İnsan korkar çünkü karşısındakinin kendinden güçlü olduğunu düşünüyordur. Bu böyle olabilir de, olmayabilir de. Bu tarz itaat genelde filmlere de konu olur. İtaatin sebebi korkudur. İnsan korktuğu sürece itaat eder. Böyle durumlarda itaat edilen korku imparatorluğu kurarak güçlü kalma ve herkesi köleleştirme yolunda gayret sarf eder. Sonunda insanlar gerçeği görürler ve korku imparatorluğunun sonunu getirirler.
İnsanın itaati zaruri de olabilir. Yani teamül olarak itaat. Her insanın yeme-içme-barınma açısından ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaçları giderme adına da çalışır. Öğretmen müdürüne, işçi ustasına, futbolcu teknik direktörüne, teknik direktör başkanına yani patronuna itaat eder. İtaatler karşılığında ücret alınsa da itaattir sonuçta zorunlu olarak nitelendirilebilir.
Teamül, herhangi bir şeyi zorunlu olduğunu düşünerek uygulamaktır. Yani teamülen itaat demek, kişinin hiçbir zorunluluğu bulunmamasına rağmen kendini itaate mecbur hissederek boyun eğmesi demektir. Korku ile itaat de bu tarz bir teamül sayılabilir.
Teamülen itaat sevgiden kaynaklanan itaati de kapsayabilir. O zaman teamülen-zaruri olarak ve korku-sevgi kaynaklı itaat olarak farklı ve bağımsız ayrımlarla kategorize edilebilir.
Kişi mecbur olmasa da ve bunun bilincinde olsa da itaat edebilir. Tamamen kendi iradesiyle olabilir. Bu çıkar ilişkisinden veya sevgiden kaynaklanabilir. Başı dik, vicdanen huzurlu olarak yaşamak isteyen insanın, kötüler dünyasında rahat olması mümkün değildir.
Günün Sözü: Çaresiz vatandaşın aydınlatılması ve bilgilendirilmesi gerekir.