Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 24 Haziran 2018 tarihinde hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türk siyaset ve bürokrasi tarihinde büyük bir dönüm noktası olduğunu belirterek, "Bir tarihi başarıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetsel krizlere son vermiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bürokrasi, Türkiye’nin yarınları önünde artık bir engel değil bir imkandır" dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, İstanbul Valiliği ve İstanbul Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘’Cumhuriyetin 100. Yılı ve Türk Bürokrasisi Paneli” merkez rektörlük binasında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un katılımı ile gerçekleşti. Programda ayrıca İstanbul Valisi Davut Gül, Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar, akademisyenler ve bürokratlar da hazır bulundu.
Programa yerli otomobil TOGG ile katılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u, Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar karşıladı. Altun, daha sonra İstanbul Üniversitesi tarafından dijital aktarılan Nadir Eserler Kütüphanesi Arapça Yazma Eserler Dijital Erişim Lansmanına katıldı.
“Türk devlet geleneğinde önemli bir konuma sahip oldu”
Bürokrasinin Osmanlı Devleti döneminde geliştiğini söyleyen Altun, “Elbette günümüz Türkiye’sinin siyasi ve bürokratik yapısı, kökleri Osmanlı İmparatorluğu’na kadar giden devlet geleneğimiz içerisinde şekillenmiştir. Bu uzun soluklu tarihî süreç içinde devlet-millet ilişkilerinde topluma yön veren sınıfı oluşturan bürokratik elitler, dünden bugüne, Türk devlet geleneğinde önemli bir konuma sahip oldu. Osmanlı Devleti’nin son döneminde kendilerine 'devleti ve toplumu modernleştirme' görevini biçen bürokratik elitler, 'Batılılaşma' adı altında yapılan bir dizi reformun da öncülüğünü yaptı. Bu yönüyle Türk bürokrasi tarihi Batılılaşma ve modernleşme tarihimizin önemli bir bileşeni, önemli bir parçasıdır. Devleti kurtarma refleksi, Cumhuriyet kurulduktan sonra toplumu aydınlatma ve dönüştürme misyonuna yerini bırakmış, aydınlanmacı ve yer yer jakoben tutum tarihî olarak Türk bürokrasisini etkisi altına almıştır. Kendisini 'değişim' ve 'modernleşme' talebinin temsilcisi olarak gören bürokratik elitler süreç içinde statükocu güçler olarak eleştirilir oldu. Çok partili hayata geçiş sonrasında siyaset sahnemiz, adeta bürokratik elitlerle siyasi elitler arasındaki mücadelenin mekanına dönüştü” ifadelerini kullandı.
“2000’li yıllar Türk siyasal hayatında yeni bir dönemin başlangıcı ve dönüm noktası olmuştur”
2000’li yılların Türkiye’de yeni bir siyasi dönemin başlangıcı olduğunu söyleyen Altun, “Seçimlerle iktidara gelen siyasi elitlerin iktidar alanı, darbelerle yeniden kendisine alan bulan bürokratik elitler tarafından daraltıldı. Askeri bürokrasi uzun yıllar demokrasimize yönelik bu müdahalelerin bizzat aracı oldu. 1960’da başlayan bu vesayetçi süreç 2000’li yıllara kadar devam etti. Ne yazık ki bu süreçte yönetenlerle yönetilenler arasındaki mesafe açılmış, bürokrasi bir 'oligarşi' olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Ne yazık ki modern siyaset tarihimiz boyunca bürokratik oligarşinin siyasetle giriştiği her güç mücadelesi ülkemize büyük kayıplar verdirmiştir. Bu noktada hiç şüphesiz, 2000’li yıllar Türk siyasal hayatında yeni bir dönemin başlangıcı ve dönüm noktası olmuştur. İktidara geldiği ilk yıllarda, vesayetçi zihniyetin sultasındaki merkezi bürokratik direnç ile karşı karşıya kaldı. Fakat bu yıllardan itibaren Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, statükocu bürokrasiyle mücadelede olağanüstü bir kararlılık gösterildi. Pek tabii vesayetçiler, bu durum karşısında meşru ve seçilmiş iktidarın devlet yönetimindeki etkisine karşı tüm imkanlarıyla direnmeye çalıştı” dedi.
“Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminden itibaren kamusal alanda bürokratik yapıların temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına müdahale edilmeyeceğini savunmuştur”
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bürokraside temel hak ve özgürlüklere müdahale edilemeyeceğini savunduğunu söyleyen Altun, “Cumhurbaşkanımız bu meydan okumanın üstesinden halkın geniş kesimlerinin desteğini de alarak gelmiştir. Bu doğrultuda, Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminden itibaren kamusal alanda bürokratik yapıların temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasına müdahale edemeyeceğini savunmuştur. Dahası, temel hak ve özgürlükler noktasında güven veren açıklamalar ve reformlarla birlikte bürokratik vesayete karşı güçlü bir şekilde karşı koymuştur.2000 sonrası dönemin ilk yarısında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakan olarak mücadelesi, bürokrasiyi, tam da olması gerektiği gibi “kamu hizmeti aygıtı” pozisyonuna çekme mücadelesi olarak tanımlanabilir. Şerif Mardin hocaya referansla söyleyecek olursak, bu mücadele ayrıca Türkiye’de merkez-çevre ilişkilerinin de yeniden kurgulanmasına öncülük etti. Son yirmi yıllık süreçte, yasal ve kurumsal düzenlemelerle toplumun bürokrasiye yönelik algısında da önemli bir değişim gerçekleşti” şeklinde konuştu.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk siyaset ve bürokrasi tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle Türk siyaset tarihinde yeni bir dönemin başladığını söyleyen Altun, “Cumhurbaşkanımız başkanlık ettiği hükümetlerde kuşkusuz bürokratik oligarşiden çeşitli dirençlerle karşılaştı. Son 10 yılda Türkiye’ye yönelik yeni nesil müdahale ve işgal girişimlerinde bu türden bürokratik dirençlerin ne denli zararlı etkilerinin olduğunu milletçe gördük. Hamdolsun ki bütün bunlarla Cumhurbaşkanımız güçlü liderliği ve maharetli siyasetiyle başa çıkmayı başardı. Elbette bu süreçte yenilikçi, yerli ve milli bürokratların desteği, liderliğini yaptığı siyasi hareketin dinamizmi ve milletimizin kararlı duruşu Cumhurbaşkanımıza büyük bir destek oldu. Tüm bu sürecin sonucunda, bugün şu gerçeği çok açık ve net bir şekilde ifade etmemiz gerekiyor. 24 Haziran 2018 tarihinde hayata geçirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk siyaset ve bürokrasi tarihinde büyük bir dönüm noktasıdır. Bir tarihi başarıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetsel krizlere son vermiştir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yararları hakkında konuşan Altun, “Dahası toplumsal ve siyasi kutuplaşmaların azaltılmasında öncü bir rol üstlenmiş, demokrasinin pekiştirilmesine ve bürokratik rasyonelleşmeye katkı sağlamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde halkın özgür iradesi ve demokratik seçimle göreve getirdiği Cumhurbaşkanı’nın söylem ve mesajları, bürokrasi kanadında çok hızlı bir şekilde etkisini göstermektedir. Siyasi iradeyle çatışmayıp, yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı’nın koordinasyonunda çalışan bürokratik yapı artık vatandaşa hizmet noktasında daha işlevsel ve verimli bir yapıya bürünmüştür. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; Türkiye’de etkin ve hesap verebilir bir bürokratik yapının inşa edilmesine de imkan sağlamış, Türk bürokrasisini daha verimli hale getirmiş ve etkin denetimin sağlanabilmesi için gerekli olan yapının oluşmasına önemli katkılar sunmuştur. Böylelikle kamu yönetimi, bürokrasi-siyaset ekseninde güçlü bir normalleşme ve iyileşme yaşamıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi esas itibarıyla, siyasetin günlük kısır tartışmalarından sıyrılarak, istiklal, istikrar ve istikbalimiz için büyük bir adımdır. Kuvvetler ayrılığı keskin bir şekilde tesis edilmiş; idarede hızlı karar alma ve uygulama dönemi başlamış, denge ve denetleme mekanizması daha etkin bir hale gelmiştir” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bürokrasi, Türkiye’nin yarınları önünde artık bir engel değil bir imkandır”
“Özellikle seçilmişler ve atanmışlar arasındaki ilişkinin gözden geçirilerek bürokrasinin siyaset kurumu üzerinde oluşturduğu vesayetin ve kamu bürokrasisinin siyasete müdahalesinin engellenmesi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile mümkün olmuştur" diyen Altun konuşmasına şöyle devam etti:
"Tarihte birçok devlet var olagelmiştir ve bu devletler çeşitli baskın özellikleri bakımından tasnif edilmiştir. Siyaset Bilimi literatüründe Türkiye gibi devletler, bir zamanlar “bürokratik devlet” olarak nitelendirilirdi. Bir siyaset bilimci, bürokratik devletlerin iki temel özelliğini; bürokrasi kurumunun siyasal sistem içerisinde aşırı bağımsız olması ve otonomi kazanması, bürokrasinin üst kademelerinin idarî olduğu kadar siyasî işlerle de meşgul olması şeklinde açıklamıştır. Bu anlamda siyasetin şekillenmesinde önemli bir rolü olan Türk bürokrasisini ise “verimli” değil fakat “etkin” olarak tanımlamıştır. Ancak, 2018 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, bugün geldiğimiz durum artık bu nitelendirmeyi yeniden gözden geçirmeyi gerekli kılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bürokrasi, Türkiye’nin yarınları önünde artık bir engel değil bir imkandır. Artan verimliliği ve milli iradeye uyumuyla, Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi, bölgesel ve küresel bir aktör haline gelmesi yolunda imkan halini almıştır." Program günün anısına fotoğraf çekimiyle son buldu.