Genel Haberler

Dr. Baran Bozoğlu: "Doğal bir sürecin yansımasını yaşıyoruz, geçmişte de mart, nisanda kar yağışını görmüştük"

post-img

İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, son günlerde hava sıcaklıklarının zaman zaman yükselmesi, bazı günler yağmur, bazı günlerse kar yağmasının doğal bir süreç olduğunu, bunun devam edeceğini kaydetti.


Yurt genelinde hava durumunun aniden değişmesi vatandaşları da meteorolojik verileri takip etmeye yöneltirken, bölgelere göre değişmekle birlikte havanın bir gün güneşli, diğer gün yağmurlu veya karlı geçmesi akıllarda soru işaretleri oluşturuyor. Yaşanan durumla ilgili açıklamalarda bulunan İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Dr. Baran Bozoğlu, bu tür doğa olaylarının geçmişte de yaşandığını dile getirdi. Meteorolojik verilere bakıldığında büyük bir problem olmadığını söyleyen Bozoğlu, “Ancak iklim değişikliğiyle beraber aslında ekstrem hava olaylarında ciddi bir artış olduğunu da biliyoruz. Özellikle yaz aylarında çok sıcak hava dalgalarıyla karşı karşıya kalabiliyoruz. Zaman zaman Şanlıurfa'da olduğu gibi çok kısa sürede yoğun yağışın olduğu, şiddetli yağışın olduğu durumları yaşayabiliyoruz” dedi.


Bozoğlu, geçtiğimiz haftalarda doğu bölgesinde yaşanan sel felaketlerinin önceden bilindiğini söyleyerek, “Türkiye büyük bir coğrafya ve en son yayınlanan bilimsel raporlarda da özellikle Anadolu'da farklı bölgelerde farklı etkilerin olacağı belirtiliyordu. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde sel olaylarının artacağını, Güneydoğu, doğu alanlarında, İç Anadolu Bölgesi'nde kuraklığın ve bundan kaynaklı zaman zaman yağışın olmasından sonra da sel felaketinin olabileceğini biliyoruz” diye konuştu.

“Toprak sıkılaşıyor ve tabiri caizse bir asfalt gibi hareket etmeye başlıyor”
‘Bir tarafta kuraklık yaşanırken, ardından yağış olduğunda neden sel problemi olabiliyor’ gibi bir soruyla zaman zaman karşılaştıklarını hatırlatan Bozoğlu, bunun bir doğal süreç olduğunu belirterek, “Çünkü yoğun kuraklık dönemlerinde özellikle toprağın geçirgenliği azalmaya başlıyor. Toprak sıkılaşıyor ve tabiri caizse bir asfalt gibi hareket etmeye başlıyor. Düşen her yağış yerin altına geçmek yerine yüzeyde yüzey suyu haline gelip sel felaketine sebep olabiliyor. Dolayısıyla bir kuraklık krizi, aynı zamanda bir yağışın da sonucunda bir sel felaketine dönüşebiliyor” ifadelerini kullandı.

“Hava değişimleri doğal bir sürecin yansıması”
Değişen hava şartlarını değerlendiren Bozoğlu, “Burada özellikle Anadolu coğrafyası, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün bölgelerinde farklı zamanlarda, farklı dönemlerde, farklı iklim değişikliğini yaşamaya devam edeceğiz. Şu anda Ankara'da veya İstanbul'daki kar yağışı ve soğuk hava durumu bir iklim sonucu değil, doğal bir sürecin yansımasını yaşıyoruz. Geçmiş tarihlerde de bundan 20-30 yıl önce de mart, nisan ayında kar yağışını görmüştük. Meteorolojik verilerde de zaten bunun bir problem olmadığını görüyoruz” açıklamasını yaptı.

Uzmanından ‘meteorolojik verileri takip edin’ uyarısı
Bozoğlu, halen kar yağdığını ve böyle bir durumda araçlarda kış lastiklerinin çıkarılmaması gerektiğini vurgulayarak, “Meteorolojik verileri vatandaş olarak hepimizin takip etmesi çok önemli. Meteoroloji Genel Müdürlüğünün uyarılarına, onun bilgilendirmelerine bakmamız lazım. Hayatımızı artık meteorolojik veriler üzerinden sürdürmemiz gerekiyor. Yani iklim değişikliğine uyum dediğimiz, bu gibi afet olan olayların da kayıt ve zararları azaltmamızı sağlayan iklim değişikliğine uyum kavramı kapsamında kentsel dönüşüm süreçlerini yürütmemiz gerekiyor” dedi.

"Erken uyası sisteminin kurulması gerekiyor"
Sel felaketlerinde kullanılan erken uyarı sistemlerine işaret eden Bozoğlu, şöyle devam etti:
“Bunların kurulması gerekiyor. Bütün eylem planlarında bakanlıklarımızın yaptığı çalışmalarda da bu konuda çalışmalar yapılacağı not edilmiş durumda. Bu bütçeyle ayrılmış durumda. Ancak hala bir erken uyarı sistemi kurulmadığını görüyoruz. Erken uyarı sistemlerini kurup, özellikle sel ihtimali olan bölgelerde mahalle bazında, sokak bazında vatandaşların uyarılıp, gerekiyorsa kolluk kuvvetleriyle bu alanların boşaltılıp sel felaketinden daha az riskle kurtulma şansımız var. Örneğin Şanlıurfa'da mahalle bazında nerelere suyun geleceği aslında belliydi. Bu konuda da hazırlık yapılmış olması sadece çok yağış olacak, sel felaketi riski var demek yeterli değil. Mahalle bazında, sokak bazında uydu verilerinden de yararlanarak şu andaki teknolojiyle bunu test etmek mümkün. Saatler öncesinden vatandaşların sevki buralardan sağlanabilir.”
Bozoğlu, sel felaketine sebep olan suyun yer altına depolanmasının bir su kaynağı oluşturabileceğine dikkati çekerek, “İklim değişikliğine uyum kavramını hem kentsel dönüşüm alanında hem de bütün kamu yönetimi alanında yerel yönetimlerin çalışmalarında mutlaka uygulamamız gerekiyor. Suyu doğru kullanmamız gerekiyor. Sel felaketinden oluşan su, bizim için aynı zamanda bir su kaynağı olabilir” diye konuştu.

Diğer Haberler