İçinde yaşayanı olmadığı , kimsesi kalmamış eski evlerin yanından geçerken içimi hep bir hüzün kaplar…
İçerisini hep merak ederim. . Kimbilir şimdilerde o kırık dökük olan camlarını nasıl özenle silmiştir evin hanımı ne özenle asmıştır gaz lambasının titrek ışığında ördüğü el örgüsü perdelerini .
Özenle tel fırçalarla ovduğu Limon sarısı tahta merdivelernden kaç kez mutluluklarla inip açmıştır çift kanatlı sokak kapısını ...
Belki bir gaz lambası aydınlatmıştır kimi hüzünlü kimi neşe dolu günlerini gecelerini …
Kaç beşik “tıngır mıngır” sallandı. Kaç genç kız telli duvaklı yeni yaşamına gitti . Kaç delikanlı baba ocağının ateşini tüttürmeye devam etti… Kaç nesil bir arada beraber yaşadı. Kaç tabut için helallik dilendi o tahta kapının önünde .
Kırmızı kiremitleri penceresinde saksıları, çatılarında kumruları vardı o evlerin..
Eski evlere girseniz yanınızda o evde yaşamış ya da yaşananları bilen biri olsa , geçmişe ışık tutsa,karlı kış günlerinde maşinga sobanın başında yaşadığı anıları paylaşsa...
Yine merak ediyorum 100 sene sonra yada günümüzde beton ormanlarında yaşayan, eski ahşap evlerin, o evlerin bahçelerinin sıcaklıgını, o evlerin oldugu mahellelerdeki yürekten paylaşımları yaşamamış yeni nesiller nasıl anlatacak gelecek nesillerine yaşamlarını...
Dünyayı saran değişim rüzgarında yeni nesillerin öksüz bıraktığı o eski evlerimiz vefasızlızlığın ayazıyla tüm değerlerimiz gibi sonbahar yaprakları ile dökülüp gidiyor..
Trafikte, yolda, toplu ulaşım araçlarında insanları izleyin nasıl mutsuzluk var gözlerinde, mekanik bir yaşamın çarklarında kıyılmayı bekliyorlar sanki ..
Biz Bursalılar nasılda şanslıyız hala bu şehir geçmiş kokar hala bu şehirde azda olsa geçmişin renkleri vardır....
Geçmişe özlem duydugunuzda anılarınızı tekrar yaşamak istediğinzde çıkın dışarı günümüzde az da kalsa eski mahalleleri dolaşın sokaklarına girin hala kalmışsa o mahale esnafından alışveriş yapın, seski evleri seyredin anılarınızın canlandığını ,nasıl mutlu olduğunuzu göreceksiniz...