Yazarlar

Buharlaşan değerlerimiz

post-img
Şair Özdemir Asaf ünlü dizelerinde  "Butun renkler ayni hizla kirleniyordu birinciligi beyaza verdiler"  der. Dünyamızı saran  değişim rüzgarı veya diğer değişle  dijital globalleşme toplumumuzu  derinden etkiledi. Şarkılarımızda sevgiliye siz diye hitap edilen, mahalemizde bir büyüğün çarşıdan   file ile geldiğini görüp koşan evine kadar  onu taşıyan,toplu uluşım araçlarında asla  yaşça bir büyüğün ayakta  seyehat etmediği  toplumdan yapay,lastik ve sanal bir topluma dönüştük.. O güzelim küçük şirin mahalle kültürümüz yüreğimize hançer gibi saplanan beton devleri binaların altında  ezilip gitti.. Toplumuzu  değiştiren neydi  sorusunu  artık toplum bilimciler yanıtlar sanırım ama  gelin eski mahallelerimizde unuttuğumuz değerleri anımsıyalım.. Müthiş bir komşuluk vardı nasıl sıcaktı ilişkiler.Komşular  teyze  veya anne idi. o kadar yakın görülürdü.. O güzelim tahta sokak kapılarındaki  kilitleri açan ipler sadece gece içeri alınırdı...Çoğu evlerde o mekanik ziller yoktu..Sıcak içten gelen "huu komşu evdemisin" sesi  vardı... Güven ,sevgi , saygı  ve paylaşım   örterdi  toplumun üstünü..Bir komşuda   pişen özel bir yemek varsa  paylaşılırdı..Kokusu gider  çocuklar varsa özenir anlayışıyla.. 70.'li yıllarda  televizyonun gelmesiyle  başlayan  o dönemde mizahi olarak  "telesafircilik"  denen..televizyon izleme misafirliğinden önce evlerde teldolaplarının olduğu zamanlarda  evinde buzdolabı olan komşular sıcak yaz günlerinde   o buzdolabını komşularla kullanırdı.. Toplumumuzun paylaşımı bu kadar nezaket doluydu...Televiyonun olmadığı  radyonun parazitli  sesinin heryere ulaşamadığı,istanbulda  basılan gazetelerin kimi bölgelere  3 kimi yerlere 7 gün içinde ulaştığı dönemlerde sinema toplumsal etkileşimin en hızlı aracıydı.. Anadolunun   hemen hemen pek çok yerinde  sinema vardı. 7 den 70 herkese sinemaya giderdi özellikle yazlık sinemaların kuruluşu sanırım daha ekonomik olduğundan her  kette kasabada olurdu . Ve O yeşilçam efsane olduğu  bozulmadığı yıllarda  toplumu şekillendiriyordu. Yeşilçam  efsanesi bitince yerini televiyon aldı  bir süre.70 li yıllarda   efsane genel müdür ismail cem  in döneminde bir kültür fırtınası gibiydi televiyon.. Ve sonra.. o herşeyin bozulmaya  başladığı 90 lar geldi..  o meşhur   suda ısıtılan kurbağa deneyinde olduğu gibi yavaş yavaş ısıttılar    suyun ıstındığını farkedemedik taki su kaynayıp hepimiz haşlanıncaya kadar... Saygımızda sevgimizde paylaşımlarımızda  o bizi biz yapan değerlerimizde   buharlaşıp gitti.. Günümüz sanal dünyasının bataklığında  7 den 70 e çırpınan bir topluma dönüştük..

Diğer Haberler