Din sosyal bir olgudur.
İnsanoğlu; tarihin her devrinde her toplumda; akılla açıklayamadığı varlığını, yaratıcıyı ve yaratılanları düşünmüştür. İnandığına verdiği anlam ise sürekli değişkenlik göstermiştir. Ve halen de bütün dinler ve din dışı anlayışlar farklı olgular üzerinden yürümektedir.
Kurban kesme ayini; bütün ilkel pagan dinlerinde de var. İnka ve Aztekler’de de çocuk kurban kesme ritüeli vardır.
Tanrıya, ruhlara, hayvan kesme adedi ise hemen her coğrafyada eski yeni bütün dinlerde de vardır.
Kurban, Mekke, Kabe; Arap kültür ve inancının bir yansımasıdır.
Kurban; dört bin yıl önce yani M.Ö. 2000'li yılların başlarında yaşamış İbrahim’in oğlu İsmail’i rüya üzerine kurban kesmek istemesini örneklendirerek yapılan bir ayindir.
Müslümanlar; Kurbanı, peygamber-elçi kabul ettikleri Abraham’a/İbrahim’e bağlarlar.
Müslümanlar; Kabe'nin de ilk insan Adem tarafından yapıldığını zaman içinde anlamını yitirip puthaneye dönüştüğünü, elçi İbrahim'in onu yeniden Allah'ın evi haline getirdiğine inanırlar. Kabe'nin İbrahim'den elçi Muhammed'e gelinceye kadar yine puthaneye dönüştüğünü, Muhammed'in bunu tekrar tek tanrı inancının kutsal merkezine dönüştürdüğüne inanırlar.
Müslümanların kurban kesme olayını başlattığına inanılan İbrahim (İbranice: אברהם Avram, Abraham) üç semâvî dinin ve bu dinlerin peygamberlerinin atası olarak kabul edilen elçi/peygamberdir.
M.Ö. 2000'li yılların başlarında yaşamış, Hindistan’dan Anadolu’ya Urfa’ya göç etmiş aşiretin lideri Brahman Azer’in oğluBrahman/Abraham/İbrahim babasının aksine tek Tanrı’yı savunur. Doğduğu ve yaşadığı yerler hakkında üç dinin kitaplarında ve âlimlerin verdiği bilgilerde farklılıklar vardır.
Abraham/İbrahim; Adıyaman/Urfa bölgesinde Komenaga kralı Nemrut’la mücadele eder. Nemrut'un bulunduğu bölgeden ayrılır, eşi Sâre, yeğeni Lût ve diğer adamlarıyla birlikte, önce Harran'a, ardından Ürdün ve Mısır'a gider, daha sonra da Filistin'e geçer.
Abraham/İbrahim eşi Sare’den oğlu İshak olur. İshak Yahudilerin atası kabul edilir.
Yine Abraham/ibrahim’in Mısırlı Kipti hizmetçisi Hacer’den İsmail isminde oğlu olur. Bu da Arapların atası kabul edilir.
Abraham/İbrahim dini anlatımlara göre rüya görür. Oğlu İsmail’i kurban kesmek istemesini örneklendirdiği kurban ayini, oğlu İsmail soyundan gelen Araplarca kabul edilir. Ancak aynı uygulamayı diğer oğlu İshak ve Yahudi soyu yapmaz.
İbrahim dini yani Hanef dini diye Elçi Muhammed kurban kesmeyi önemser. Ancak Elçi İbrahim; Elçi Musa’nın Tevrat’ında da, Elçi İsa’nın İncil’inde de yer almasına rağmen kurban, İsmail, rüya bunlarda yer almaz.
Kabe’yi yapan ona Allah’ın evi diyen Elçi İbrahim’in bu uygulamasını torunu Elçi Musa da, torunu Elçi İsa da benimsemez. Onlar Kabe’yi kutsal ibadet yeri kabul etmediler. Onlar Kabe odaklı hac ve kurban ritüeli yapmadılar.
Yani Kurban kesme uygulaması; Musevilikte ve Hıristiyanlıkta kabul edilmedi. Museviler, Hıristiyanlar, Mekke’ye Kabe’ye kutsal kabul etmiyorlar, gitmiyorlar, kurban kesmiyorlar.
Elçi Süleyman’da ve Elçi Davut’ta Mekke’ye ve Kabe’ye gitmedi? Elçi Süleyman’ı en büyük peygamber kabul eden masonlarda kurbanı kabul etmediler, Mekke’yi Kabe’yi kutsal görmediler, gitmiyorlar.
Müslümanların kabul ettiği elçi-peygamberlerden İbrahim, İsmail hariç hiçbiri Mekke’ye Kabe’ye gitmedi, kurban kesmedi. Arap İslamcılığının dışında Mekke’yi Kabe’yi kutsal gören yok. Peki ama neden?
Hiçbir Türk hakanı Selçuklu beyi, Osmanlı padişahı, Mekke’ye gitmedi, Kabe’yi tavaf etmedi, hacca gitmedi. Peki ama neden?
Müslümanlar çaresizdir. İslam toplumlarında bilim sanat teknoloji unutulmuş, ilkel yüzyıllar öncesinin hurafeleriyle yaşayan düşünen tartışan birbirini boğazlayan insanlar; kan, vahşet, hırsızlık, tecavüz, sapıklık içinde yaşamaktadırlar. Katliamdan kaçanlar ise kafir dedikleri imansız dedikleri batı toplumlarına sığınmak istemektedirler.
Her İslamcı sapkın kendine göre İslam’ı yorumladı. Her yorum farklı yaşama anlayışını oluşturdu. Tarikatlar dediler, mezhepler dediler, cemaatler dediler. Ayrıldıkça ayrıldılar. Birinin dediğini diğeri kabul etmedi. Öbürünün dediğini diğerleri benimsemedi.
İslam dünyası bugün; her imamın, her tarikatın, her cemaatin, her liderin kendine göre inancı yeniden şekillendirdiği dinler arenasıdır.
Günün Sözü: Aklını kullanmayan insan, başkalarının doğru yanlış her dediğine inanır.