Türk Ocakları Eskişehir Şubesi’nin haftalık toplantısında ‘Kırım’ın İşgali ve Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Etkileri’ konusu ele alınırken, Kırımlı Anife Kurtseyitova Kırım Savaşı’nda yaşadıklarını paylaştı.
Türk Ocakları Eskişehir Şubesi’nde geleneksel haftalık sohbet toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda ‘Kırım’ın İşgali ve Rusya - Ukrayna Savaşı’nın Etkileri’ konusu ele alındı. Katılımın yoğun olduğu toplantıda konuşmacı olarak Kırımlı Aydın Anife Kurtseyitova yer aldı. Kurtseyitova, Kırım halkının sürekli zor dönemler geçirdiğini belirterek, 1784’te Kırım’ın işgal, 1944’te Soy Kırım Sürgünü ve 2014 yılında da Kırım’ın yeniden işgal edilmesinin devam ettiğini söyledi. Anife Kurtseyitova, amaçlarının öz vatanları Kırım'ı işgalden kurtararak doğup büyüdükleri topraklara dönerek çocuklarını orada büyütmek olduğunu ifade ettti.
"1986'da Kırım Tatarları sürgün yerlerinde hareketlenmeye başladı"
Kırım’ı, Kırım Tatarlarını ve Ukrayna hakkında kendi gözleriyle gördüklerini, yaşadıklarını toplantıda anlatan Kurtseyitova, şöyle devam etti:
“Benim anneannem sürgün döneminde Semerkant şehrine gönderildi, o pis hayvan taşıyan trenlerle, bizim milletimiz çok insanımızı kaybetti. Zaten o zaman savaş vardı ve çok erkeğimiz Sovyet rejiminin askeri olarak savaştı. Aynı zamanda da Sovyet rejimi milletimizin kadınlarını, çocuklarını, yaşlılarını sürgün ediyordu. Yaklaşık 200.000 insanın sürgün yolculuğu bir ay boyunca ağır şartlarda devam etti. Yemek, su çok azdı, insanlar vagonların içerisinde sıkış sıkıştı, o trenlerde nefes almak bile zordu. O sürgün yolunda ve sürgünün birinci senesinde milletimizin yarısını kaybettik. Anneannem o süreçte bebeğini, annesini ve babasını kaybetmiş. Zor şartlarda yaşadı, her zaman vatana hasretti. Kırıma dönmek yasaktı ama anneannem dedem dayanamadı ve 1972 senesinde 5 çocuklarını alıp Özbekistan’dan çıkıp Kırıma gittiler. Ama olmadı Sovyet rejimi hemen onları kovdu. Ailemiz Özbekistan’a dönmedi, Kırıma en yakın yerde kalma kararı aldılar. Böylece Herson bölgesinde Nova Kahovka şehrinde yerleştiler, ben de orada doğdum ve 6 yaşına kadar orada yaşadım. 1986 senesinde Kırım Tatarları sürgün yerlerinde hareketlenmeye başladı.”
“Kırım Tatar sınıfları açılıyor, kültürümüz yeniden canlanmaya başlıyor”
Kırımlıların kendi vatanlarındaki yaşam mücadelesinin yıllarca sürdüğüne vurgu yapan Kurtseyiotva, “Milletimizin öz vatanda yaşama mücadelesi yıllarca sürdü. Ben küçük çocuktum ama bunları hiç unutamam. 1990 senesinde bizim ailemiz anneannemin doğduğu köye taşındı. Bu anneannemin ve dedemin hayaliydi. Akyar şehrinin yanında güzel Baydar ova var, Büyük Muskomiya köyü. Benim akrabalarım oradan ve oraya sürgünden 45 sene sonra döndük. Dedem tüm ağır vakalardan sonra o köyde öldü, ama ‘ben mutluyum, öz toprağımda ölüyorum’ dedi.
Sovyet rejimi düştükten sonra milletimiz nefes almaya başladı. Kırım Tatar Meclisi çalışmaya başlıyor, yavaş yavaş Kırım Tatar sınıfları açılıyor, kültürümüz yeniden canlanmaya başlıyor. Bu işlere benim ailem de her zaman katılırdı ve ben bu ortamda büyüdüm” diye konuştu.
"Yolda sokakta bir sürü genç insanımızı arabalara koyup kaçırdılar"
“Hepimiz ayakta durduk, öz vatanda tüm zorluklardan sonra mutlu günleri gördük” diyerek sözlerini sürdüren Kurtseyitova, “Ama bu mutluluk uzun sürmedi. 2014 senesinde yine kara, zor günler başladı. Çağdaş Stalin Putin vatanımızı işgal etti. Sonuna kadar milletimiz buna karşı çıktı, defalarca binlerce insanımız protestolara katıldı. Meclis Başkanı, Milli liderimiz Mustafa Agamız ve Meclis azalarının Kırım’a gelmesi yasaklandı. Kırım’da korkunç vakitler başladı. Yolda sokakta bir sürü genç insanımızı arabalara koyup kaçırdılar. Halâ onların nerede olduğu ile ilgili bilgi yok, yaşıyorlar mı? Bilmiyoruz. 200 kadar insanımızı Ruslar hapse atmışlar, hiçbir suçu olmayan saf adamlarımızı. Onların arasında üç Meclis Başkanı yardımcısı vardı, birisi Nariman Celâl halâ orada. Dünyanın en temiz adamı, 4 çocuğun babası sırf gerçekleri söylediği için şu an hapiste” ifadelerini kullandı.
"Bizim amacımız Kırıma, öz vatana dönmek ve güzel vatanımızda çocuklarımızı büyütmek"
Anife Kurtseyitova, toplantıdaki konuşmasında sözlerini şöyle noktaladı:
“Belki Türkiye’de herkes anlamıyor, bu savaş bizim için Kurtuluş Savaşı, Çanakkale gibi. O vakitte düşmanlarımız ne kadar güçlüydü ama Türkiye kazandı, çünkü kendi toprakları için mücadele etti. Ukrayna da aynı, biz de aynıyız. Ukrayna milleti çok sakin, barışçı bir millet. Hiç bir zaman başka ülkenin toprağına girmedi, kimseye savaş açmadı. Ama bizim toprağımıza düşmanlar geldi ve millet savunmaya başladı, Rusya bu savaşı kazanamaz, hiç kimse ülkemize diz çöktüremez. Asırlar boyu bizim milletimiz Ruslardan ve Sovyet rejiminden çok zorluklar çekti, aynı şekilde Ukrayna da, en büyük soykırım açlıkla oldu, Ukrayna’da o vakit beş milyondan fazla adam öldü. Acılarımız bir ve zafer hepimize gerekiyor, sadece bu milletimizi işgalden kurtarır. Bizim amacımız eve, Kırıma, öz vatana dönmek ve güzel vatanımızda çocuklarımızı büyütmek, Kırım Tatar okullarını yeniden açmak.”
Anfie Kurtseyitova’nın büyük bir ilgiyle ve hüzünle takip edilen konuşmasının ardından sorulara cevaplar verildi. Akabinde de Ocak Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal, teşekkür konuşması yaparak Anife Kurtseyitova’ya şükran beratı takdim etti.