Bursa
Bursa’daki canlı bomba olayı aydınlanıyor
- 462 Okunma
Bursa’da 27 Nisan’da 13 kişinin yaralandığı intihar saldırısıyla ilgili davanın ilk duruşması görüldü. 7 saat süren duruşmada tutuklu sanıklar savunmalarını yaptı.
Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Mithat Tunç, Tuba Kızıl, Emine Kızıl, İsa Casım, Ümmü Gülsün Meşe ve Zekiye Zarka ile olaydan sonra iş yerleri zarar gören 13 iş yeri sahibi hazır bulundu.
Tutuklu sanıklardan Emine Kızıl, iş bulma vaadiyle kimlik fotokopisini aldığı Sultan Yıldız’ın uzaktan akrabası olduğunu telefonla olmasa bile sık sık görüştüklerini iş bulma talebinde Sultan Yıldız’ın bulunduğunu iddia ederek, “Sultan Afyon’da kıyafet satış işi yapıyordu. İlahiyat okuduğu için bu konuda bir yerde çalışmak istiyordu. Bende kendisine sana göre bir iş çıkarsa kimlik bilgilerini sorarlar dedim. Bana telefon numarasını verdi. Kimliğini verdi. Yakın bir yerde kimliğinin renksiz fotokopisini çektirdim. Bu kimlik canlı bomba olan kişinin eline nasıl geçti bilmiyorum" dedi.
Mardin Kızıltepe’de kırsal alanda temin ettiği patlayıcı maddeyi kız kardeşi ile birlikte hediye poşetlerine koyup Afyonkarahisar’a getirdiği ve İstanbul’da Ümmü Gülsün Meşe vasıtasıyla Bursa’daki bir öğrenci evine gönderdiği iddiasıyla ilgili Emine Kızıl, “Mardin’den Afyona sadece kendi kıyafetlerimi getirdim. Afyonda giyilmeyen kıyafetleri topladım. Bu kıyafetleri Suriyelilere yardım ettiğini bildiğim Zehra cemaatine gönderecektim. Bu amaçla İstanbul’a götürdüm” dedi.
Emine Kızıl 1 yıl süreyle kaybolduğu ailesinin kayıp başvurusu yaptığı bu süre zarfında PKK’nın dağ kadrosuna katıldığı iddialarıyla ilgili, “Ben iki kere yasal yollardan yurt dışına çıktım. Kayıp müracaatı konusunda da kayıp olduğum dönemde PKK-KCK terör örgütüne katılmış değilim. Kayıp denilen dönemde İstanbul Bağcılar’da cemaate ait bir öğrenci evinde kaldım. Bu süre zarfında ailem nerede olduğum bilmiyordu. Bunun sebebi ise babam sürekli annemden boşanmak istiyordu. Yaşananlardan bıkmıştım büyük çocuk olduğum için onlara gözdağı vermek istedim” dedi.
"Emine Kızıl’ın bizi kandırıp kullandığını düşünüyorum"
Davada patlayıcı madde yüklü çantayı İstanbul’dan karayoluyla Bursa’ya getirdiği ve daha sonra Görükle’de ki bir öğrenci evine teslim ettiği iddia edilen tutuklu sanıklardan Ümmü Gülsün Meşe (20), “Herhangi bir terör örgütüne üye değilim şu aşamada Emine Kızıl’ın bizi kandırıp kullandığını düşünüyorum” dedi.
Kızıl’ın 9 Nisan’da arayıp İstanbul’a geleceğini söylediğini ve 1 gün sonrada elinde gri bir valizle kaldığı eve geldiğini belirten Meşe, valizde Sultan ismindeki kıza ait eşyalar olduğunu ve ona bırakmasını isteğini belirtti. Kızıl’a çantayı Mithat Tunç isimli arkadaşına bırakabileceğini söylediğini belirten Meşe, “Valizi de alarak Bursa’ya gittim Mithat’ı arayarak evine gittiğimde pardesülü başörtülü bir bayanın kendisine geleceğini HDP gençlik kolları üyesi olduğunu birkaç gün kendisinde kalacağını söyleyip valizi de teslim ettim. Bu arada Mithat’ın kız arkadaşının yanında konuşamadığım için kendisine daha önce Emine Kızıl’ın bana söylediği şekilde ‘Kız eşyaları almaya gelirse sipariş edilen kitaplar geldi’ diye mesaj atarsın yoksa kitaplar gelmedi dersin şeklinde yazılı not bıraktım. Sonrada İstanbul’a döndüm. Ben suçsuzum bir an önce bu suçlardan aklanmak ve anne babama yardım etmek istiyorum” dedi.
Duruşmada ifade veren Mithat Tunç ise, Ümmü Gülsüm Meşe’nin, liseden arkadaşı olduğunu belirtip, "Olay günü Ümmü benim eve geldi. Yanında kırmızı valiz vardı. Bana, ’Hasta olan kız arkadaşım Bursa’ya gelecek. Onu bir kaç gün ağarlarsan sevinirim. Bu çantayı da kendisine verirsin’ diyerek ayrıldı. Daha sonra, Ümmü’nün söylediği tanıdığı bir gece bize geldi. Evimde o sırada kız ve erkek arkadaşlarım vardı. Ona yatacak yer verdim. Sonrada onu kız arkadaşım Kevser ile gezdirdik. O gün ’Sultan’ olarak bildiğimiz bu kişi ikinci el cep telefonu aldı. Davranışlarından parasının olmadığını anladım. Bende kendisine ücretini ödeyerek adıma sim kart alıp verdim. O da satın aldığı bu telefonu fazla kullanmayacağını söyleyerek Kevser’in çok daha eski olan telefonu ile değiştirdi. Olay günü saat 17.00 sıralarında evden ayrıldı. Ardından Ulu Cami’de canlı bomba olayını duydum. Sonrada polisler beni aldı. Suçsuzum" dedi.
Tuba Kızıl, Zekiye Zarka ve İsa Casım’ın yöneltilen suçlamaları kabul etmediği duruşmada mağdur olan esnaflar dinlendi.
Canlı bombayı Urfa’daki mülteci kampının yakınlarındaki bir parktan alıp servisiyle Viranşehir terminaline getirdiğini anlatan Suriye Uyruklu İsa Casım ise tercüman eşliğinde verdiği ifadesinde, “Terör örgütüyle hiçbir ilgim yoktur. Abdo Şeyh Ahmed isimli inşaatlardan tanıdığım biri beni telefonla arayarak parkta bir kadın olduğunu bu kadını terminale götürmemi söyledi. Kadını alıp 1 kilometre mesafedeki terminale götürdüm. Abdo bana bayan için akrabam demişti ancak bayanı bıraktıktan sonra bir dana Abdo’yu aramadım. Ben sadece taksicilik yaptım karşılığında da 10 lira aldım. 4 çocuğum var 4 aydır tutukluyum” dedi.
Öte yandan Abdo Şeyh Ahmed isimli kişinin firar olduğu öğrenildi.
Mağdur esnaflardan bazıları sanıklardan şikayetçi olurken zararları Valilik tarafından ödenen bazı esnaflar ise şikayetçi olmadı. Yargılama eksik evrakların beklenmesi için ertelenirken, mahkeme heyeti tutuklu sanıklardan Zekiye Zarka’nın adli kontrollük şartı ile tahliyesine karar verdi, Zarka’nın yurt dışına çıkışını yasakladı.