Doruk Hastaneleri, sağlık hizmetlerinde kalite ve yeniliği önceleyen çalışmalarının yanı sıra farkındalık oluşturan proje ve çalışmaları ile de öncü oluyor. Son olarak 'Meme Kanseri Farkındalık Ayı' dolayısıyla düzenlenen program ile hastane çalışanları ve tedavi gören hastalara meme kanseri, erken teşhisi, korunma yolları ve tedavisi hakkında bilgilendirme yapıldı.
Organizasyonda Hastanenin Tıbbi Onkoloji Bölümü doktorlarından Prof.Dr. Turgut Kaçan, davetlilere yönelik yaptığı sunumda, meme kanserinin, ülkemizde ve dünyada en sık görülen kanser türleri arasında yer aldığını belirtti. Prof.Dr.Turgut Kaçan, “Ülkemizde erkeklerde akciğer kanseri, kadınlarda da meme kanseri en sık görülen kanser türleri arasında yer alıyor. Bu, tedavisi yüksek maliyetli bir hastalık. Hastanın sağlığı ve bu yüksek maliyetlerden kaçınabilmek için erken tanı çok önemli. Erken tanı ile hem hastanın hayatı kurtulabiliyor hem de kemoterapi gibi toksik tedavi yöntemlerine maruz kalmak zorunda kalınmıyor” dedi.
“20 yaşından sonra kendi kendine tedavi önemli”
Kadınların meme kanseri belirtilerini kendi kendine tedavi yöntemleri ile anlayabileceklerini anlatan Prof. Dr. Turgut Kaçan, “Her kadın 20 yaşından itibaren kendi kendini muayene yapmak durumunda. Aynanın karşısına geçip vücudunu tanımak, görsel hafızaya almak, parmak uçları ile hafifçe bastırmak suretiyle kendi kendini muayene edecek ki o bölgeyi tanısın. Herhangi farklılık hissettiği zaman hemen hekime başvurabilsin ve bir sorun varsa bunu öğrenebilsin. Ancak elimize gelen her kitle kanser demek değildir, bu kitlelerin yüzde 90’ı genelde iyi huylu çıkıyor, yüzde 10’unda kanser teşhisi konuyor. Biz de muhtemel bu yüzde 10’u yakalayabilmek adına 20 yaşından 40 yaşına kadar kendi kendine muayene ve uzman hekim kontrolü, 40 yaşından sonra da taramayı öneriyoruz” şeklinde konuştu.
Kanseri oluşturan etmenler arasında çevresel faktörler, ailevi ve genetik faktörlerin önemli rol oynadığını vurgulayan Prof.Dr. Turgut Kaçan, “Bu hastalığın yüzde 10’u genetik, yüzde 90’ı ise eskeriyeçevresel faktörlerden meydana geliyor. Bu riski azaltmanın en basit ve kısa yolu spor yapmak. Artık tüm parklarda devletimizin programları dahilinde bisiklet ve yürüyüş yolları var. Dolayısıyla spor yaparak, sağlıklı beslenerek bu riski yüzde 33 oranında azaltabiliriz. Bu alışkanlıkları çocukluk çağında başlatarak ise kanserlerin yüzde 50’sinden korunmuş oluruz” dedi.
Prof.Dr. Turgut Kaçan, modern tıbbın gelişmesi ile birlikte hastalığın tedavisinde farklı ve daha konforlu metotların kullanılabildiğini anlatarak, şunları söyledi; “Bu hastalığın tedavisinde yıllar önce yalnızca kemoterapi tedavisi uygulanıyordu. Bugün teknolojinin gelişmesi, moleküler analizlerin gelişmesi ile biz bazı şeyleri öğrendik. Hasta ileri evre olsa dahi hormon durumuna ve diğer bazı kıstaslara bakarak tedaviye karar verebiliyoruz. Bu ne demek? Hastanın hormon durumu ve moleküler analizlerine göre tabiri caizse bir terzi gibi ölçüm yaparak kişiye özel hedefe yönelik tedavileri verebiliyoruz. Bu tedaviler konusunda dünyadan geride değiliz eş zamanlı olarak bizlerde kullanabiliyoruz. Kişiye özgü tedavileri hem damardan hemde ağız yoluyla tercih edebiliyoruz. Tek başına ve ya kombinasyon yaparak bu ilaçların pozitif etkilerin daha fazla olmasını sağlayabilyoruz. Bu tedaviler sadece hastanın konforunu artırmakla kalmıyor aynı zamanda hastanında yaşam süresini olumlu yönde etkiliyor Artık ülkemizde dünyada uygulanan tüm tedavi yöntemleri kullanılıyor. Bu tedavileri uygulayabildiğimiz gibi yeni araştırılan ve olumlu etkisi olan ilaçlarda ülkemizde de uluslarası çalışmalar çerçevesinde yürütülebiliyoruz. Bizler tıbbi onkoloji hekimleri olarak hastalarımızı uygun ise bu çalışmalara da yönlendirebiliyoruz. Daha önceden bazı çalışmalarda sorumlu araştırmacı olarak çalıştığımız için bu çalışmaları dolayısıyla dünyada gelişen son tedavileri de yakından takip ediyoruz. Buradan da sonuçla Bursamız ve ülkemiz bu hastalıkların tedavisinde dünyadan geride değil eş değer gidiyor diyebiliriz”
“Multidisipliner yaklaşımla etkili sonuçlar alıyoruz”
Bir onkoloji hastasının tedavisini belirlerken yeni gelişmeler ışığında hareket ettiklerini dile getiren Kaçan, “Hastanelerimizde biz bu tedavileri planlarken bir çok branşla hastalarımız için en uygun tedaviyi seçmek, hastaya en uygun tedaviyi ulaştırabilmek için konseyler yapıyoruz. Bu konseyde cerrahi branşlar, radyoloji, girişimsel radyoloji, nükleer tıp, radyasyon onkolojisi gibi bilim dalları bulunuyor ve tedaviye en uygun zamanda başlanması planlanıyor. Bu branşlarda görev alan hekimlerimiz oldukça deneyimli ve kullanılan cihazlarda özellik radyoterapi ve PET CT cihazımız üst düzeyde olan cihazlar” diye konuştu.
Onkoloji hastasıyla, hekimiyle, hemşiresi, yardımcı sağlık personeli ile bir aile olduğunu belirten Prof.Dr. Turgut Kaçan’ın sunumunun ardından Hastane Onkoloji Bölümü Sorumlu Hemşiresi Sevil Ay ise davetlilere kendi kendine muayene yöntemlerini anlattı. Program, sunumların ardından daha önce meme kanseri tedavisi görmüş ve hastalığı yenmiş kadınların tecrübe paylaşımları ve mini konser ile sona erdi.