Ekonomi

Tekstil sektörü için yılın ikinci yarısında fırsat kapısı açık

post-img
BTSO’nun yeni ekonomide firmaların yol haritalarını belirlemek üzere düzenlediği sektörel vizyon toplantılarında, stratejik önemi ve istihdama katkısıyla Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan tekstil sektörü ele alındı. Deneyimli gazeteci Vahap Munyar’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıda BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük ile Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu tekstil ve hazır giyim sektörünün mevcut durumunu ve gelecek stratejilerini değerlendirdi. Pandemi nedeniyle Avrupa’da birçok firmanın gelecek dönem için yeterli düzeyde üretim yapmadığını belirten sektörün duayen isimleri, Türk tekstil, hazır giyim ve perakende markaları için yılın ikinci yarısı itibariyle önemli bir fırsat döneminin başlayabileceğine dikkati çekti. “Küresel ekonomi yeniden şekilleniyor” BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, pandemi ile birlikte küresel ekonominin baştan sona yeniden şekillendiği bir dönemin başladığını söyledi. Tedarik zincirinde bölgesel çözümlerin ön planda olduğu bu yeni dönemin aynı zamanda yapay zeka ve dijital dönüşüm eksenli tekstil uygulamalarının önemini daha da artırdığını kaydeden Burkay, “Endüstri 4.0’a uyumlu altyapısı bulunan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi önemseyen tekstil firmalarımız önemli bir rekabet avantajı sağladı. Diğer taraftan Yeşil Mutabakat konusunda yapılan çalışmalar da üretim ve ticaret sahasında köklü bir değişim ve dönüşümün yolunu açıyor. Yapılan düzenlemeler, yenilenebilir enerji, atık yönetimi ve emisyonların kontrolü konusunda hızla harekete geçmemize işaret etmektedir. KOBİ ölçeğindeki firmalarımızın tek başına üstesinden gelmekte zorlanacakları bu değişimin de kamu tarafından desteklenmesi özel sektörümüzün en önemli beklentisidir” dedi. Tekstil ve hazır giyimde ana oyuncuların stratejilerinin çok önemli olduğunu ifade eden Başkan Burkay, Vahap Küçük ve Süleyman Orakçıoğlu’nun katılımcılar için ders niteliğinde çok güzel mesajlar verdiklerini belirterek, sektörel vizyon toplantılarına devam edeceklerini bildirdi. “Pandemi ve kurdaki dalgalanma sektörü zorladı” LC Waikiki Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, 2000’li yıllarda alışveriş merkezi yatırımlarıyla birlikte perakende sektöründe yaşanan hızlı gelişim sürecinin 2018 yılına kadar sürdüğünü belirtti. Küçük, “Türkiye’de perakende hızlı büyümesine rağmen sektörde sermaye birikimi yeterli kadar oluşmadı. Yatırımlar daha çok krediyle yapılıyordu. Ekonomide güneşli bir hava olduğu için bu yönetilebiliyordu. Ancak 2018 yılında başlayan döviz kurlarındaki yüksek dalgalanma ve bir yılı aşkın süredir devam eden pandemi süreci sektörü zorlamaya başladı. LC Waikiki olarak 2010 yılında verdiğimiz yurt dışına açılma kararı bu dönemde bizi biraz rahatlattı. 2020 yılı Mart ayında Türkiye’de kapanma başlamışken, yurt dışında birçok ülkede bizim faaliyetlerimiz devam ediyordu” dedi. “E-ticarette 6 ayda 2023 hedefimize ulaştık” Pandemi ile birlikte e-ticaret alanında yaşanan gelişmelere değinen Vahap Küçük, firma olarak pandeminin ilk 6 aylık döneminde 2023 yılı e-ticaret hedeflerini yakaladıklarını anlattı. Vahap Küçük, “Pandemi öncesinde hazır giyimde e-ticaretin payı yüzde 7 ila 10 arasındaydı. Pandemi sonrasında ise tek kanal e-ticaret haline geldi. İnsanlar daha çok evde vakit geçirdikleri için örme grubu, rahat, basic kıyafetlere siparişleri kaydırdık. Öte yandan firma olarak bu dönemde radikal bir karar alarak diğer e-ticaret sitelerinden çıktık ve sadece kendi sitemizde satışa başladık. E-ticarette, alt markalarımızla birlikte pazaryeri olmayı hedefliyoruz.” dedi. Mağazaların e-ticaretteki hızlı büyümeden etkileneceğini belirten Vahap Küçük, “Türkiye’de e-ticaret payımız yüzde 15 civarlarına geldi. Mağazalarımız da doğal olarak bu gelişmeden payını alacak ve belli sayıda mağazamızı kapatmamız gerekecek. Artık bundan kaçış yok. Deneyim mağazaları ve daha büyük metrekare mağazalar açmaya yoğunlaşacağız” ifadelerini kullandı. “Haftalık ziyaretçi sayısı Yunanistan nüfusunun iki katı” LC Waikiki’nin hedeflerinden söz eden Vahap Küçük, 2023 yılına kadar Avrupa'nın en başarılı üç markasından biri olma vizyonuna sahip olduklarını vurguladı. 10 milyar dolar ciro eşiğini geçmek istediklerini kaydeden Küçük, “Pandemi ciro hedeflerimizi geriye atsa da yeni mağaza ve e-ticaret yatırımlarıyla 2023 yılında hedefimize ulaşabileceğimize inanıyorum. Firma olarak yurt dışında ise öncelikle gelişmekte olan ülkeleri hedef aldık. Afrika, Balkanlar, Doğu Bloku ülkeleri, Türk cumhuriyetleri gibi bölgelerdeki fırsatları kaçırmak istemiyoruz. Buralarda sektör lideri olmayı hedefliyoruz. Şu anda 48 ülkeye gittik ve 20’sinde sektör lideri konumundayız. Bu ülkelerde tecrübe kazanıp Avrupa ülkeleri ve ABD’ye açılmayı hedefliyoruz. Pandemi döneminde de farklı pazarlarda olmanın avantajını yaşıyoruz. Satışımızın yüzde 50’si yurt dışından geliyor. Türkiye’deki mağazalarımızda haftalık ziyaretçi sayımız Yunanistan nüfusunun iki katı. Globalde ise bu rakam 20 milyona yaklaşıyor” dedi. “Bayramdan sonra her gün arife yoğunluğunda geçiyor” Pandemi sonrası için beklentilerini de açıklayan Küçük, “Tüketici nabzını çok iyi tutan bir firmayız. Bayramdan sonra iyi sinyaller almaya başladık. Tüketiciler artık örmeden, tişört ve sweatshirtten bıktı. Denim stokları azalmaya başladı. Kadın elbise, gömlek ve keten ürünleri talep görmeye başladı. İnsanlar artık sokağa çıkmak istiyor. Örme de satıyor ama dokumaya ciddi bir dönüş var. Bayramdan sonra her gün işler arife günü gibi olmaya başladı. Bu tüm sektör için geçerli. Dünya genelinde ise pandemiden sonra bazı firmalar oyundan düşecek. Ayakta kalabilenler için ciddi fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Avrupa şu anda yeterli kadar üretim yapamıyor. Önlerini göremedikleri için uzak yerlerden sipariş veremiyorlar. Daha yakın coğrafyalara yöneliyorlar. Tekstil, hazır giyim ve perakende alanında marka olan Türkiye’nin burada önemli bir avantajı olacak” diye konuştu. “Sektör algısı ve imajı önemli” Orka Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, kendi firmasının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarında da aktif görev üstlenerek sektörün son 25 yıllık tarihine tanıklık ettiğini söyledi. Almanya’da katıldığı bir fuarda yaşadığı hadise sonrasında sivil toplum kuruluşlarında aktif görev almayı istediğini anlatan Orakçıoğlu, “Firma olarak iyi bir koleksiyonumuz ve fiyat kalite dengemiz vardı. Kendi markamızla bunu satmayı başarıyorduk. Köln’deki bir fuarda yaşadığımız deneyim ise bizi demoralize etti. Alman bir müşterimiz sipariş yazdırırken, adres kısmına geçildiğinde İstanbul ve Türkiye’yi görünce başka hiçbir sebep yokken siparişini iptal etti. Yani siz bireysel olarak en iyisini yapsanız da bu yeterli olmuyor. Sektör ve ülke algısı önünüzde bariyer olabiliyor. Bu yüzden STK’larda sektör algısına yönelik çok önemli çalışmalar yaptık. TİM ve İTHİB’de sektörün değişimi ve dönüşümü ile ilgili projeler gerçekleştirdik. Türk tasarımcılarını yurt dışına tanıtarak sektörün imajını ve algısını yukarıya taşıdık. İletişim stratejilerini değiştirdik. İstanbul Moda Akademisi’ni kurduk. Marka ve tasarım algısını eğitim olmadan ileriye taşımak mümkün değil. Bunun için Mimar Sinan Üniversitesi’nde 15 yıldan bu yana Marka Yönetimi dersleri de veriyorum” dedi. Sektör için pandemi döneminde de yapılacak çok şey olduğunu vurgulayan Orakçıoğlu, “Yeni nesil rekabet düzeninde güçleri birleştirmek lazım. Rakiplerle ilgili SWOT analizi yaparsak pandemide İtalya’da 30 bin mağaza kapandı. İngiltere’de yine 10 bin mağaza kapandı. Birçok firma önümüzdeki dönem için ürün yapmıyor. Bu dönemde oluşacak boşluğu değerlendirmek için doğru stratejiler kuralım. Yeni iş yapma süreçleri geliştirerek özellikle yazılımın iş modellerine uygulanması ile çok önemli işler yapabiliriz. Markalarımızla bir araya gelerek pazar payımızın yüzde 75’ini oluşturan Avrupa’da kolay satılabilecek nitelikteki belli stoklarımızı lager dediğimiz depolarda bulundurarak çok önemli şeyler yapabiliriz. Bunun için girişimlerimiz var. Yine online satışta da doğru pozisyon alırsak bizi çok önemli fırsatlar bekliyor. Firmalarımızın altyapıları hazır. Ülke içindeki mevcut potansiyelimizi bir anda yurt dışına taşıyabiliriz. Son bir iki yıldır şirketlerimizi varlık değerimizi korumayla pozisyonladık ama önümüzdeki dönemde Türk markalarını dünyada çok önemli fırsatlar bekliyor” diye konuştu. “50 yaş üstü de e-ticaretle tanıştı” Firmaların e-ticaret konusundaki gelişmeleri dikkatle izlemeleri gerektiğini söyleyen Orakçıoğlu, “Bizim işimizde mağazaların online olarak da kullanılması yani ‘only channel’ olarak online alınan ürünü mağazadan müşterilere ulaştırabilmek önemli. E-ticarette amaç sadece satış yapmak değil, mağazadaymış gibi deneyim yaşatmak olmalı. Online alışverişte daha önceki yıllarda yüzde 57 olan artış geçen yıl yüzde 159 oldu. 50 yaş altı online alışveriş yapıyordu, 50 yaş üstünde de bu dönemde her iki kişiden biri e-ticaret deneyimi yaşadı. Özel günlerde ise teslimat sürelerinde problemler yaşanmaya başladı. Bunlarla ilgili yeme içme sektörlerindeki gibi hızlı teslimata yönelik birlikte bir güç oluşturabiliriz. Bu konuda büyük bir boşluk ve fırsat var. Pandemide ayrıca sadakat programları ve CRM çok önemliydi. Bundan sonrası için online satışta marketplace bağımlılığını azaltmak lazım. Sadece yurt içi değil yurt dışında da bunu yapmamız gerekiyor. Almanya’daki sektörün en bilindik pazaryerlerinden birinde iade oranları yüzde 70. Bu iade oranları iş yapmak gerçekten mümkün değil. Firma olarak biz bunu yüzde 18’lere getirmek için yapay zeka destekli birçok çalışma yaptık” diye konuştu. “Perakende firmalarına aşıda öncelik verilmeli” Pandemi döneminin şirket stratejilerine etkilerini değerlendiren Süleyman Orakçıoğlu, “Bu dönemde adeta yerimizde durmadık. Klasik pazarlarımızın dışında ülkemizin serbest ticaret anlaşmalarının olduğu, pandemiden daha az etkilenen bölgelere yoğunlaştık. Mogadişu, Aşkabat, Mostar, Nairobi gibi noktalarda yeni mağazalar açtık. İşlerimizi devam ettirdik. Sevindirici bir diğer gelişme olarak dünyada departman store olarak ilk 5’te yer alan İspanya’daki El Corte’ye 6 tane çok önemli noktada giriyoruz. 10 gün sonra ürünlerimiz orada olacak. Yine yurt dışından bir markayla işbirliğimiz olacak. Modern-casual alanında dünyada bilinen bir markayı Türkiye’ye getiriyoruz. Pandemide bizim en önemli sorunumuz ise görselcilerimizi yurt dışına gönderemiyoruz. Müşteri ile temas edemiyoruz ve görüşemiyoruz. Bu konuda aşılama çok önemli. Sektördeki firmalarımıza aşılamada öncelik tanınması gerektiğini düşünüyorum” dedi. Orakçıoğlu, sektörün geleceği açısından teknik tekstillerin de önemli olduğunu belirterek, “Müşteri artık ‘bana ürün satma, değer sat’ diyor. Kar ekonomisi değil değerler ekonomisine geçtik. Gelecek artık teknik tekstillerde. Bu noktada BTSO’nun hayata geçirdiği BUTEKOM ile işbirliği yapmaya talibiz” dedi. İş dünyasının yanı sıra akademisyenler ve üniversite öğrencilerinin de yoğun ilgi gösterdiği programın tekrarı BTSO’nun Youtube kanalından izlenebiliyor.

Diğer Haberler