Adı ister , Oligarşik , Bonapartist veya Teokratik diktatörlük olsun , isterse aslında gizli bir sınıf diktatörlüğünü barındırsa da ‘’Demokrasi(!) ‘’ olsun , sistemin efendilerinin tek bir amacı vardır : GÖZETLEMEK..!
Evet , ‘’ EFENDİLER ‘’ , var olan egemenlik işleyişinin devamı için ‘’hakimiyet alanı ‘’ içindeki insanların ne yaptıkları, ne düşündükleri , gündelik alışkanlık ve davranışlarının nasıl olduğu , yetenekleri ve zaaflarının ne olduğu, ne yediği içtiğinden tutun da nasıl ve hangi sıklıkla seviştiğine değin öğrenmek isterler…
Aldous Huxley ‘in ‘’Cesur Yeni Dünya’’ ve George Orwell’ ın ‘’1984 ‘’gibi ütopik ve kült romanlarında totaliter bir yönetimin , ‘’ propaganda ‘’ ve ‘’ beyin yıkama ‘’ yöntemleriyle halkın gündelik ve politik alışkanlıklarını önce ‘’ GÖZETLEMEK ‘’ sonrasında da ele geçirip yönlendirmek isteğini çok iyi betimlerler…
Bu anlamda , Orwell ‘ ın ‘’ 1984 ‘’ ündeki ‘’BİG BROTHER (Büyük ağabey) ‘’ metaforu çok çarpıcıdı.r ’’BİG BROTHER SİZİ GÖZETLİYOR ! ‘’ sloganı ile kitlelere her an , her hareketlerinin ‘’sistem efendileri’’ tarafından gözetlendiği imajıyla bir korku atmosferi yaratılır . ..’’Düşünce polisi ‘’ gibi uç bir metaforla da geniş insan toplulukları edilgen hale getirilip aykırı bir ses çıkması önlenmiş olur…
Tabii yukarıdaki yazarlar tüm bu ‘’ütopik dünya ‘’ları yazarken , insanlığı gelecekte bekleyen bir tehlikeyi göstermek , uyarmak istiyorlardı…
Zira daha onlar yaşarken böylesi bir toplum yaratma girişiminde bulunmak isteyen bazı pratisyenler vardı…
Nazilerin ‘’Propaganda Bakanı ‘’ Joseph Goebbels ,bunlardan biriydi .Faşizmin kitle ruhu anlayışının en ünlü temsilcilerinden biriydi… ‘’Bir yalan ne kadar büyük olursa ve onu ne kadar sıklıkla söylerseniz , geniş kitleleri o yalana o denli kısa sürede benimsetebilirsiniz ‘’ (BÜYÜK YALAN taktiği) sloganı ve çok geniş ve etkin ‘’ Gözeteme ağı ‘’ ile koskoca bir Alman toplumunu çılgın bir proje etrafında toplayabilme başarısını (!) gösterebilmişti…
Günümüz efendilerinin elinde ise geniş insan topluluklarını GÖZETLEMEK ve manipüle etmek için önceki muadillerine göre artık çok büyük bir olanak var ; TEKNOLOJİ..!
Bu konuda bakın bilişim uzmanı Erdal Kaplanseren ne diyor :
‘’ …Akıllı televizyonunuzun “açıl” dediğinizde açılması ve diğer tüm komutları sesle alması şüphesiz hayatımızı kolaylaştıracak. Sesin yanı sıra, hareketlerimizle de televizyonu ve bağlı cihazları yönetmek kulağa hoş geliyor değil mi? Apple’ın Apple TV ürününe Siri’yi eklemesi ve Microsoft’un da yeni Xbox’ın sesle yönetilecek olması gündemde. Bu durumda salonumuzdaki cihazların bizi “dinleyeceği” gerçeğini de kabul etmiş olacağız. Bir adım daha ötesine geçtiğimizde, hareketle kontrol için yerleştirilen kameraların bizi gözetleyeceğini de eklememiz gerekiyor.
Yeterince korkutucu gelmediyse, Amerikan iletişim devi Verizon’ın dijital video kaydedici ve dijital TV yayını alıcı gibi cihazlar için aldığı bir patente bakalım: Amaç, “iç mekân eylemlerini” tespit ederek izleyiciye uygun reklamlar yayımlamak. Bu nasıl olacak? Uydu alıcınızdaki bir kamera; sizi daima izleyerek yemek yeme, koltuğa uzanma, konuşma, temizlik yapma ve “diğer fiziksel aktiviteleri” takip edecek. Tespit edilen eylem buluta gönderilecek ve karşılığında o eyleme uygun reklamlarla karşılaşacaksınız. Bir sonraki aşamada bu teknoloji, odada dolaşan hayvanları ve hatta masada duran bir nesnenin markasını bile tespit edebilir….’’
Evet gördüğünüz gibi iş artık , fişleme , muhbir kullanma ,ispiyonlama hatta dinleme gibi ‘’takip ve gözetleme ‘’ mekanizmalarını çoktan aşmış , direk odanızın içini ve her saniye ne yaptığınızı gözetleme aşamasına varmış…
Doğal olarak şirketlerin eriştiği bu ‘’ GÖZETLEME ‘’ aşamasına devletlerin ve belki de onların üstünde ‘’ Egemenlik mekanizmaları ‘’ nın erişemeyeceğini düşünmek safdillik olur…
Ancak hesaplayamadıkları tek şey var . İnsan denen varlıkta adalet , vicdan ve itiraz denen ‘’ doğal ‘’ özellikler var olduğu sürece sistemin ‘’yaramaz çocukları ‘’ da var olmaya devam edecek ve tekere sokmak için ‘’ çomak ‘’ larını her daim yanında bulunduracaklardır…
Aslında bu konuda ( soru şeklindeki ) en güzel yanıtı geçenlerde Nihat Genç vermişti : ‘’ Donumuza kadar GÖZETLEDİNİZ . Ne buldunuz ? ‘’
Kalın sağlıcakla…