İnsanoğlunun en büyük mucizelerinden biridir ,’’hayal gücü’’ . Bugün yaşadığımız dünyanın tüm ‘’bilimsel-teknolojik’’ araç ve gereçlerini , dünyayı daha iyi anlamamızı ve yorumlamamızı sağlayan ‘’temel bilimler’’ i , modern tıbbı , bindiğimiz arabayı , günümüz insanının en vazgeçilmezleri arasında baş köşeye oturan telefonlarımızı ,bilgisayarlarımızı , bu dünyadan daha zevk almamızı ve dünyaya daha estetik bir pencereden bakmamızı sağlayan edebiyatı , müziği ,resmiyle tüm bir sanatı ,hatta sporu ve birçok eğlence aktivitelerini ,türümüzün en büyük meziyetlerinden biri olan ‘’hayal gücü’’ ne borçluyuz.
Peki insanlık ilk ne zaman hayal etmiştir;
Ya da soruyu şöyle de sorabiliriz: ’’Hayal etme’’ nin en birincil ve gerekli koşulu nedir? Birinci soruyu hiç tereddütsüz , tarih sahnesine çıktığından bu yana ,ikinci soruyu da ‘’özgürlük..! ‘’ diye yanıtlarım.
Hayata dair tüm aktivitelerin ‘’yaşamda kalma içgüdüsü’’ nün belirlediği , insanlığın ‘’ tarım öncesi ‘’ dönemi , özel mülkiyet henüz oluşmadığı için bana göre insanlığın en ‘’özgür’’ dönemiydi. Ayrıca görece çok daha ‘’az çalıştığı’’ dönem. Bu da bir önceki yazımda sözünü ettiğim gibi , insanın , ‘’dedikodu’’ veya ‘’hayal etme’’ ye zaman ayırabilmesi demekti.
Tabii tüm bu tarihsel gerçeklikler , insanlığın bu dönemden sonra ‘’hayal etme’’ yi bıraktığı anlamına gelmiyor . İnişli çıkışlı bir seyir izlese de insanoğlu salt ‘’hayal etme ‘’ yle kalmayıp bunları yaşama geçirmek için çalıştı , çabaladı. Ta ki ORTAÇAĞ’ a değin.
BU dönemde , dinsel ve sınıfsal otoritenin işbirliğinde ‘’dogmatik dinsel tabular’’ boca edildi insanlığın üzerine. Özgürlük alanı kısıtlandı , başkaldıranlar ise en ağır bir biçimde ,çoğu kez de yakılarak cezalandırıldı. Kısacası İnsanın bana göre en soylu hasleti olan ‘’hayal etme ‘’ ve ‘’ütopya kurma ‘’ yetileri yok edildi.
Peki insanlık yeniden böyle bir karanlık dönemi yaşar mı? Bence yaşar ; hatta yaşıyor. Aşağıdaki habere bir göz atın ne demek istediğim daha iyi anlaşılacak aslında:
‘’Bir zamanlar ABD’nin Sovyetler Birliği ile giriştiği aya gitme yarışında galip gelmesini sağlayan Boeing şimdi de Mars yarışında Elon Musk’ın şirketi SpaceX’e kafa tutuyor. Şirketin CEO’su Dennis Muilenburg Chicago’da katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmasında uzay turizmini, yörüngede dolanan alışveriş merkezleri, oteller ve fabrikalarla birlikte hayal ettiğini ifade etti…’’
Uzayda yolculuk yapmak , Mars’a gitmek , o kimileyin dehşet verici de olsa, sonsuzluğun bilinmezliklerle dolu boşluğunda keşifler yapmak insanlığın en büyük , en heyecan verici düşlerinden bir değil midir? Bu nasıl bir ‘’hayal kapasitesi ‘’ dir ki böylesi bir ‘’ütopik rüya ‘’ yı , uzaya AVM dikmek , otel inşaa etmek gib i bir dangoluzlukla kirletebiliyor. Bir kere de bir yeni bir yeri veya şeyi ‘’ondan nasıl para kazanabilirim’’ hinliği ile düşünmeyin be ..!
Ama daha kötüsü , bunu bir de ‘’kültür’’ ünü üretip , milyonların da böyle düşünmesini ve davranmasını sağlamalarıdır. ’’Hayal etme ‘’ , ‘’ ütopya kurma ‘’ heyecanı ve yetisi elinden alınmış insanların oluşturduğu toplumlar , bu toplumların tek tip düşünen ,edilgen ,sadece tükettiğinde adam hesabına alınan bireyleri ve bu bireyleri kendi çıkar ve iktidarları için kullanan ve yönlendiren her türlü otoriter kişi , kurum ve sistemler işte böylelikle oluşuyor.
Yani. Siz siz olun ; Hayal kurmak’’ tan asla vazgeçmeyin..!
Kalın sağlıcakla…