Türk Osmanlı devleti; çağın gerçeklerine ayak uyduramaması başta olmak üzere birçok nedenle çözülüş ve yıkım süreci yaşadı. Bu süreçte başta Araplar olmak üzere Anadolu’daki Ermenisi, Rumu, Levanteni de Türk’e ihanet etti. Onlar Haçlı batılılarla işbirliği yaptılar. Trakya ve Anadolu toprakları işgal edildiğinde onlarla birlikte hareket ettiler.
Anadolu işgal edildi. Mandacılığı savunanlar himaye isteyenlere karşı Türk Milleti Mustafa Kemal ve arkadaşları ile birlikte hayır dedi. Samsun’dan başlayan Amasya bildirisi ile anlam kazanan, Erzurum kongresiyle haykırılan, Sivas kongresiyle birlik ve bütünlük yemini edilen mandacılığın reddi ile Ankara meclis ile milli irade sesleri Anadolu topraklarını aydınlatırken onlar İngiliz- Fransız-Yunan işgal güçlerine uşaklık yapıyorlardı. Onlar o zaman tarikatçıydı İslamcıydılar şimdi de tarikatçılar, cemaatçiler, İslamcılar. Onların torunları ihanetlerine kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Arap, Ermeni, Rum, Levanten, Yahudi dönmeler ya laikçi oldu ya İslamcı. Ama nefret ve kinlerini cumhuriyet döneminde hep kustular, kusmaya devam ediyorlar.
Şimdi bu işbirlikçi dönmelerin torunları yeni fırıldak dönmeler İslamcı kimlikte Atatürk’e kin kusuyorlar.
1980'lerin başlarında filizlenen küreselleşme ideolojisinin (yeni emperyalizmin) 90'lara gelindiğinde argümanlarıyla birlikte şekillendiğini gösteriyordu.
Nedir bunlar? Etnik ve dinsel mikro milliyetçiliklerin desteklenmesi. Dünyanın her yerine insan hakları adına karışma ve her türlü misyoner faaliyetlerin örgütlenmesi. Ve tüm bu faaliyetlerin parasal fonlarının oluşturulması...
Yeni emperyalizm, (Küreselleşme) Gorbaçov'un Glastnos ve Perestroikasının yol göstericiliğinde SSCB'yi dağıttı. Doğu Avrupa, Kafkasya ve Ortadoğu'da "Turuncu Devrimler" ihraç etmenin koşullarını hazırladı..
Küreselleşme çağımızın gerçeğidir diye çığırtkanlık yapan dış ve iç yeni liberallerin eşliğinde Irak işgal edildi. Arap dünyası alt üst oldu. Haçlı irtica ve yerli çapulcu işbirlikçiler, demokrasi adına pusuya yatmış, salyalar akıtarak Suriye ve İran'ı gözlüyor.
ABD; 24 ülkenin rejimlerinin değişmesi gerektiğini planlamış uyguluyor!
Bu noktada çelişik gibi görünen bir olguya açıklık getirmek gerekir ki, o da şudur: Brezinski; Sovyetler Birliğindeki milliyetçi akımları desteklemekten söz ediyor.
Ama bugün ABD yetkilileri; Türkiye'de milliyetçiliğin (ulusalcılığın) ürkütücü bir biçimde yükseldiğinden söz ediyor. Bir paradoks mu? Kuşkusuz ki değil. Küreselleşme ayrılıkçı milliyetçiliği destekler. Birleştirici ulusalcılığı, bağımsızlıkçı milliyetçiliği desteklemez.
Atatürk'ün önderlik ettiği Cumhuriyet devrimi, iki temel üzerine oturmaktadır. Bağımsızlık ve vatanın bölünmezliği gibi mazlum halklara yol gösterici anti-emperyalist çizgi, Arap ülkelerinde, Latin Amerika'da ve uzak doğu ülkelerindeki kurtuluş hareketlerinde yol gösterici olmuştur. Bugün Latin Amerika'daki Bolivarcı anti-küreselci hareketin esin kaynağı, siyasi ve ekonomik tam bağımsızlıkçı Atatürkçülüktür. Dahası bugün Çin'de, Küba'da Cezayir'de vb. Atatürk Devrimi ve sonuçlarının okullarda ders kitabı olarak okutuluyor.
Atatürkçülüğün çağın anti-emperyalizmi olduğu, verilere dayalı olarak da açıklanabilir.
Eğer böyle ise, yani, Atatürkçülük zamanını doldurdu ise, ABD ve AB emperyalizmi neden saldırıyor? Etkinliği kalmayan (!) bir düşünce sistemine bu saldırı, bu karalama neden? Çünkü Atatürkçülük yeni emperyalizme, küreselleşmeye cepheden karşıdır da ondan.
Atatürkçülük; AB üyeliği uğruna halkın egemenliğini Brüksel'e devretmeye karşıdır.
Atatürkçülük; tam bağımsızlığı temel alır. Siyasi ve ekonomik bağımlılığı; IMF boyunduruğunu, AB'nin Sevrci dayatmalarını reddeder.
Atatürkçülük; "Yurtta barış dünyada barış" belgisinde somutlanan ilkeye inanır. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nde öngörülen "eş başkanlığı" tanımaz.
Atatürkçülük; öncelikle bölge ülkeleri ve tüm dünya ülkeleri ile karşılıklı yarar ve iyi komşuluk temelinde ilişkiler kurmayı esas alır.
Atatürkçülük; piyasa ekonomisini reddeder. Karma ekonomiden yanadır, kamucudur.
Atatürkçülük; ulusalcılıktır. Ulus devleti savunur.
Atatürkçülük; ulus devlet karşıtlığının, ulus devletleri küresel sermayenin küresel sömürüsü önünde engel gören küreselleşme ideolojisinin küresel bir yalanı olduğuna inanır.
Günümüz koşullarında, küreselci ideoloji ile böylesi karşıtlık içinde olan Atatürkçü düşünce dışında başka bir düşünce sistemi var mıdır?
ABD'nin Avrupa'nın, yerli dönmelerin Atatürk düşmanlığı yapıyor olmasının bir temeli varmış demek ki!.
Günün Sözü: Milleti yaşatan liderleridir. Liderlerini iyi tanı ve bil.