Yazarlar

Kabataş’taki deri eldivenli grup 4 yıldır nerede?

post-img
Son dönemde ülkemizdeki olaylardan öyle bunaldım ki, biraz geçmişe dönüp eski haberleri, yazıları yeniden okumaya başladım. Ve her aklıma geldiğinde, gülmekten yarıldığım, efsanevi, fantastik grupla ilgili haberlere denk geldim. Türkiye gündemine oturmuş ama hiçbir zaman bulunamamış, bu fantastik grubu hatırlarsınız. Fifty Shades of Kabataş  (Kabataş’ın 50 tonu) İddiaya göre 80-100 kişilerdi, Kafalarına siyah bandana, üstleri çıplak, deri eldivenli marjinal grup, türbanlı bacımızı taciz ettikten sonra, üstüne işeyip, kafasına bir şeyleriyle (!) vurmuşlardı. Ve ellerinde bira olan grup, şişeleri tokuşturup, kahkahalar atmışlardı. Vay arkadaş ! Ve sonra görünmez olan gruba, hiç kimse yeniden denk gelmedi. Bu 80-100 kişilik, fantezi lobisinin, resmi üniformaları askerlerini görebilen sadece provokasyonu yapan iddia sahibi ve ba(ğ)zı gazeteciler(?!) olmuştu. Yayınlanan videolarda da, bu grubu onlar hariç, görebilen kimse olmamıştı. Uslu bir kız olursanız, bir gün sizde görebilirsiniz. Elele gezenlerin, şortlu kadının dayak yediği ülkemde, 80-100 tane sado-mazo fantezilerinden çıkmış tipler nasıl örgütlendi? Hadi örgütlendi, yürüdükleri yol boyunca kimse, böylesine fantastik kıyafetleriyle fark etmedi ve görmedi. Bir de bu tarz giyinen kaç kişi olabilir ülkede, 80-100 kişi bir araya gelsin? Hadi tüm bunları da geçtim, böylesine fantastik kurgu, benim başörtülü bacımın aklına nereden geldi? Büyük bir hayal gücü ürünü grubun, birilerinin adaleli erkek fantezisi hayallerine, level atlatmıştır. Bu tipler kesinlikle mazoşist, artık eminim oldum, mağdur olmak acayip hoşlarına gidiyor, hayal dünyaları bile ona göre. Ne izliyorlarsa, Nasıl bir fantezi dünyaları varsa, Değil böyle bir grubun varlığının gerçekliğine, ülke olarak böyle bir hayale dahi hazır olduğumuzu sanmıyorum. Ve ne üzücü ki, sen bunca fantezi kur, bunca acayip şey hayal et, eve gidince gördüğüne bak. Allah şifa versin, rüyalarınız hayra çıksın. Ve arttırıyorum: Aldığım bilgilere göre, bu aralar grubun yine görünesi gelmiş, kişilerin üstüne idrarlarını yaptıktan sonra; Yine üstleri çıplak, deri eldivenleri, siyah bandanaları ile sokak ortasında bu defa kırbaç ve kamçılarıyla, toplu dans gösterileri yapıp bu eylemlerini süsleyecek ve seyircilere “diz çöktürecekmiş” Hadi iyisiniz. *İddiaları, medyanın tutumunu, gündemin ne kadar süre bu konuyla meşgul edildiğini, olayın nasıl provoke edildiğini ve ne kadar araştırma yapıldığını yeniden okuyabilirsiniz: (Kaynak ve Bilgi Vikipedi’den kopyalanmıştır) Giriş Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 7 Haziran 2013 günü grup toplantısında "Çok önemli bir yakınımın gelinini yerlerde sürüklediler." açıklaması yaptı. 13 Haziran 2013 günü Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu'nun gelini Zehra Develioğlu, Star gazetesi çalışanı Elif Çakır'a verdiği röportajda Kabataş'ta saldırıya uğradığını iddia etti. Bu iddiaya göre bebeğiyle birlikte Kabataş iskelesi'nin önünden geçmekte olan Zehra Develioğlu, belden yukarısı çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 70-100 kişilik grubun kendisini 52 saniye boyunca dövdüğü iddiasıyla şikayetçi olduğu öne sürüldü. Her ne kadar kolluk kuruluşu böyle bir şikayetin olmadığını belirtse bile bu iddialar üzerine bölgeden geçen insanlar makul şüpheli olarak göz altına alınıp, sorgulandı. Zehra Develioğlu, Elif Çakır'a verdiği ropörtajda neler yaşadığını şu şekilde ifade etmişti; Kabataş’taki kalabalığı fark ettim. Gezi Parkı eylemcilerine destek eylemi olduğunu düşündüm. Elimde bebek arabası yolun karşısına geçtim. Ve beklemeye başladım.Bir anda ‘Bakın Tayyip’in ...... burada gelin onu...’ diyen sesler duydum ve arkama baktığımda 25-30 yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim kadınların bana karşı öfkeli bakışlarını görünce benden bahsettiklerini anladım. Ne olduğunu anlayamadığım bir anda üzerleri çıplak, elleri deri eldivenli, başlarında tuhaf bantlı 70-100 kadar adamın ortasında kaldım. Bebek arabam elimden gitti.Bir kadın, “Ne geldiyse bu ülkenin başına bunların başörtüsü üzerinden geldi vurun şuna” deyince, bir adam arkamdan tekme tokat vurmaya başladı. Sonra bağırmaya başladılar. Devrim yaptıklarını, ihtilal yaptıklarını, ülkeyi bize teslim etmeyeceklerini, Erdoğan’ı asacaklarını, Erdoğan’ı da hepimizi de tek tek ..... Bir taraftan, “Bu ülkenin gerçek sahibi biziz anladınız mı ulan” diye bağırıyorlar, bir taraftan tekmeliyorlardı. ‘Kutsal başörtüymüş, görün bakalım kutsalı size neler yapacağız’ diyerek aklınızın bile almayacağı şekilde küfrettiler, vurdular, vurdular... ‘Asacağız Erdoğan’ı anladın mı’ diye bağırdılar. Hangi birini söyleyeyim, nasıl anlatayım yaptıkları küfürleri. Bir amcaydı sanırım müdahale etmeye çalıştı, onu da öldüresiye dövdüler kızıyla birlikte. Sonra uzaklaştılar. İnönü Stadı’na doğru uzaklaştılar. O sırada tamamen kendimi kaybettim. Ondan sonra ne olduğunu hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde üzerim idrar kokuyordu. Yerimden kalktım, bebeğimi bulmaya çalıştım. —Zehra Develioğlu, Elif Çakır röportajı Üç dört kişi üzerime idrarlarını yaptı. Bir kadın "Başörtüsüne i....n" diye bağırıyordu. Ben şahıslardan emekleyerek kaçmaya çalıştım ama başaramadım... Bana cinsel saldırıda bulunan, darp ve hakaret edenlerin arkasından baktığımda ellerinde bira şişeleri vardı. Şişeleri tokuşturup içtiklerini ve kahkahalar atarak güldüklerini gördüm. —Zehra Develioğlu, Elif Çakır röportajı Medya desteği Bu röportajdan sonra Elif Çakır, röportajda yazılanların mobese kayıtlarında olduğunu ve Zehra Develioğlu'nun başına gelenlerden sonra her saat başı yıkanma ihtiyacı hissettiğini, dışarıya çıkamadığını, altı aylık bebeğinin sütten kesildiğini, televizyonlara bakamadığını ve gezi parkı eylemleri denilince panik atak geçirdiğini belirtti. Bu röportajdan sonra İsmet Berkan, Balçiçek İlter, Abdülkadir Selvi, Sevilay Yükselir, Nihal Bengisu Karaca ve Nagehan Alçı taciz iddialarını sıklıkla gündeme getirmişlerdir. İsmet Berkan görüntüleri izlediğini ve durumun vahim olduğunu belirttikten sonra aslında böyle bir görüntüyü izlemediğini ifade etti, "Bir bahane arıyor, bahanelerin arkasına sığınmaya teşebbüs ediyor veya 'ama'lı, 'fakat'lı cümleler kuruyor değilim; hatamın farkındayım... Üzgünüm ve özür diliyorum." yazarak hatasını belirtti. Balçiçek İlter, Zehra Develioğlu ile yaptığı röportajdan sonra "morlukları gördüm" diyerek böyle bir olayın gerçekleştiğini ifade etmişti, daha sonra köşesinde yazdığı özür yazısında “Yanıltıldım… Evet yanıltıldım” yazdı. Abdülkadir Selvi ve Elif Çakır hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik, iftira ve suç uydurma suçlamasıyla suç duyurusu yapıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yeterli delil var diye görüş bildirmesine rağmen işlem yapılmadı. Soruşturma tamamlanmış ve olaya ilişkin herhangi bir delil bulunamamış olmasına rağmen 4 Şubat 2015 günü, 13 köşeyazarı "Diliniz kaba, Vicdanınız taş" başlığı altında Kabataş olaylarının yaşandığını savunan yazılar yazdı. Soruşturma Zehra Develioğlu röportajından sonra 2013 yılının Haziran ayında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Bölgedeki mobeseler ve Kabataş'a çıkan yollardaki güvenlik kameraları izlendi, görüntülerde saldırıya rastlanmadı. Develioğlu'nun röportajda bildirdiği gibi bayıldığı ve hırpalanmış bir halde bebeğini yerde bulduğuna dair herhangi bir görüntü bulunamadı. 81 farklı kameranın kayıt ettiği mobeselere ait 1800 saatlik kayıt, Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürlüğü görevlilerince kayıt edilen 200 saatlik kamera kaydı, Güvenlik Şube Müdürlüğü’nden alınan 50 saatlik kamera kaydı, TEM Şube Müdürlüğü’nden alınan 450 saatlik kamera kaydı ve Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne bağlı TOMA araçlarındaki kameralardan elde edilen 60 saatlik kayıtlar, toplamda 2560 saatlik kayıtlar birleştirilerek incelendi. 1 Haziran günü paylaşılan sosyal medya fotoğrafları tarandı. Soruşturma boyunca bölgedeki seyyar satıcılar, kamu görevlileri ve baz istasyonundan yakında olduğu tespit edilen kişilerin ifadesi alındı ama görgü tanığı bulunamadı. 161 kişi yakın takibe alındı, bu kişilerin Facebook adreslerinden telefonda konuştukları kişilere kadar inceledi. Emniyet müdürü Hüseyin Çapkın herhangi bir görüntünün bulunamadığını söyledi. İdrarlı olduğu belirtilen kıyafetler DNA testi için istendi, ancak bu kıyafetler teslim edilmedi. Talep edilmesine rağmen Zehra Develioğlu, bebeğini adli tıp muayenesine getirmedi. Savcı Rasim Işık ve Mehmet Akıllı herhangi bir delil bulamadığı için soruşturmayı kapatma kararı aldı ancak kapatılmadı. Sosyal medya tepkisi Olayın üzerinden 9 ay geçtikten sonra ulusal bir televizyon kanalı, Zehra Develioğlu'nun Kabataş iskelesi önünde beklediği süreyi içeren kamera görüntüsünü yayınladı. Bu görüntülerde Develioğlu'nun yanından küçük bir grup yanından geçip gidiyordu ve saldırı yoktu. Bir süre sonra Develioğlu'nun eşi geliyordu ve birlikte gidiyorlardı. Zehra Develioğlu'nun avukatı Fidel Okan, Facebook sayfası üstünden "Şu gerçek ki; o ana kadar olaya herkes inanmıştır. Olayın gerçek olmadığını sadece gelin bilmektedir. Olayı ilk abartan yalanlarla süsleyen gelindir. Diğerleri ise yalanlara ekleme yapmıştır." yazarak Kabataş olayının yaşanmadığını itiraf etti. Bununla birlikte sosyal medyada "kabataşyalanı" etiketi ile mesajlar atılmaya başlandı, Kabataş olayını doğrulayan gazeteciler eleştirildi. Murat Seçkin'in itirafı Olayın olduğu dönemde Star Gazetesi’nde editör olarak çalışan Murat Seçkin olayla ilgili şunları söyledi. "Elif Çakır, gelinle yaptığı röportajı gazetenin sistemine atıyor. Sayfanın editörü okuduklarını görünce şaşkınlığını gizleyemiyor. Yazı işlerine gelen Çakır’a birkaç soru soruyor editör arkadaş. İlk soru şu: Bunları bu kadın mı anlattı?.. Elif’in cevabı: Psikolojik olarak bitmiş durumda… Konuşacak hali yoktu. Ne anlatabilirdi ki? Ama ne demek istediğini ben anladım!!!”

Diğer Haberler