Uğur Mumcular ve gasteciler(!) CHP Bursa ve bitmeyen kavgalar! Hayri Başkan neden biz CHP'lilerden nefret ediyorsun?
Bazı insanlar vardır ki, cesaretleriyle, yazdıklarıyla adını tarihe yazdırırlar. Bizler her daim bu insanları saygıyla anarız lakin fikirlerini okumaz, bunu gelecek nesillere yaymak adına bir şey yapmayız, bazen bizler bile okuduğumuzu anlamayız.
Ölüm ve doğum yıldönümlerinde "saygıyla anıyoruz" fotoğrafları paylaşırız da, o fikirlerin doğrultusunda hareket etmek aklımıza bile gelmez.
Özelikle sus konuşma, ses çıkarma diyerek haksızlıkların üstünü kapatmaya çalışanlar için hatırlatma yapmak istedim. Bakınız sevgili Uğur Mumcu neler demiş:
" Demokratik toplumlarda bir kişiye yapılan haksızlık bütün topluma karşı yapılmış sayılır. Bu bilinç yerleşmedikçe haksızlıkların adaletsizliklerin önüne geçmeye olanak bulunamaz.
Düşündüklerini bir kez bile yüksek sesle söyleyememiş, öfkesini karşısındakinin yüzüne bir kez bile haykırmamış bir insanın bilinç ve duygu dünyasında doğan girdaplar belki de sabah akşam boğmuştur bu kişiliğini. Kendi kişiliğinin katili olmak da güç iştir basbayağı.
Susmak.. susmak, hep susmak. Konuşmamak, konuşmamak. Üstlenilen görev budur bütün yaşam boyunca.
İnsanları saran küçük çemberler büyüye büyüye demokrasinin boynuna bir halka gibi geçer. Suskunluk kural, konuşmak ve eleştirmek de kural dışı olur bir süre sonra.
Bir kişiye yapılan haksızlığı her insan yüreğinde ve bilincinde duymalıdır bütün ağırlığınca. Bu sorumluluk bilinci kurulmamışsa her yeni haksızlık bir gibi benimsenir bütün toplumda.
Dönme dolap gibidir yaşam: Bakarsınız yüksektesiniz, bir bakarsınız inmişsinizdir o yüksek yerlerden. Geriye sadece insanın kişiliği ve onuru kalmıştır.
Onuru daha yükseklere sıçrayabilmek için bir pey akçesi olarak sürenler eninde sonunda bir insanlık yıkıntısı, bir enkaz olarak kalırlar belleklerde, yirminci yüzyılda uygarca direnişin adıdır medeni cesaret..
Bu konuda çok zengin değil toplumumuz.
Bir kaplumbağa gibi yaşamayı, bir sürüngen gibi beslenmeyi, , bir yılan gibi yükseklere tırmanmayı hüner saymışız yıllarca.
Karanlıklarla beslenen korkuları, bir tel örgü, bir dikenli tel gibi sarmışız dört bir yanımıza.
Yüreksizliğin özrünü bir parça da kendi küçücük dünyalarımızın mutluluğuna sığınarak gidermek istemişiz.
Bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Bu bilinci paylaşmak ve bu sorumluluğu yerleştirmek zorundayız. Uygarca paylaşılan sorumluluk bilinci, özgürlüğün de, demokrasinin de tek güvencesidir. Bu güvence sağlanmadıkça, demokrasinin temeline bir tek taş bile konmuş olamaz.
Unutmayalım ki cesur bir kez, korkak bin kez ölür.
Önemli olan, insanın böyle bir toplumda bir mezar taşı gibi suskunluk simgesi olmamasıdır."
* ...sürekli güçlünün yanında yer almak adamı, yalaka, dalkavuk yapar. Çünkü güç dengeleri değişir.
*...baskıya boyun eğmeyen, gelen geçen yönetimlere maşalık etmeyen, içinde insanlık onurunu değişmez bir hazine gibi saklayan insanlardır çağlarına ve toplumlarına yakışanlar.
*...haklıdan yana değil de, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar. Güç merkezi değiştikçe, döner fırıldak olurlar...
***
Bir VIP araç için 4 CHP'li yoldaşımızı harcamaya değer miydi?
CHP Bursa herhalde Türkiye genelindeki en karışık il haline geldi, diğer illerde de bu şekilde büyük kavgalar varsa vay CHP'min ve ülkemin haline... Ve bu kavgalara birileri aracı olup son vermez ise, uzun süre CHP Bursa'da iflah olmayacaktır.
Yalnız şöyle bir yaklaşım da var tabi ki, biz her şeyi üyelere yapalım, görevden alalım, disipline verelim, meclis üyeliklerinde tamamen iyi niyetlerini kullanıp istifalarını alalım ama bize kimse ses çıkarmasın derseniz yanılırsınız.
Şimdi siz bu insanların emeğini hiçe sayacak, sonrasında canlarına okuyacak, seçimle geldikleri görevleri hiçe sayacak, sonra da onlara "kol kırılır yen içinde kalır" diyecek, susturmaya çalışacaksınız...
Ama bunlara vesile olanlar basın toplantıları düzenleyecek, basına malzeme verecek, partiye emek verenler hakkında yalan yanlış konuşacak...
Canı yanan insan ne kadar susabilir?
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan değil miydi?
Eski Nilüfer İlçe yönetiminden Birol Kurt vardır, tanırsınız, gazidir, bu ülke için canını koymuştur ortaya, özü sözü bir, tertemiz bir insandır. Severim pattadanak her düşündüğünü insanların suratına söyleyenleri. Onlar iyi insanlardır çünkü, içlerinde sinsilik asla olmaz, arkadan iş çevirmez, haksızlıklara tahammül etmez. Bugün bir sohbet esnasında öyle güzel bir cümle söyledi ki, yazmadan edemeyeceğim " Ah be Pelin, yüksek dağlar serin eser üşütür, şunu hiç bir zaman unutma amirler memurlardan hep iyi düşünür..."
***
Aylar önce bir köşe yazısında kendi adımı okumuştum "CHP'de giyotinle başı kesilecekler" diye bir yazıydı...
Belli ki yine birileri yine servis etmiş, CHP içinde bu ortaçağ zihniyetine meraklı, kafamız kesilse rahatlayacak birileri tarafından yazılmış. Ben de köşe yazarları yalan yazmaz diye düşünecek kadar saftım. Herhalde ki vardır ispatları bunu yazarken?
Yazıya tepki gösterip paylaştığımda, Ankara'dan hatırı sayılır, değer verdiğim bir büyüğüm aradı. "Nedir konu" diye sordu, "disipline verilmişim lakin bana gelen bir şey yok, köşe yazarlarından okuyorum" demiştim.
Ben bir il başkanızı arayayım diyerek, Şadi Özdemir'i aramıştı kendisi de. Şadi bey aynen şu cümleleri kurmuş "Sosyal medyadan çok eleştiriyor, eğer ki sosyal medyadan özür yazısı paylaşır ise vermem" demişti Şadi Özdemir'de...
Ben de herhalde bana şaka yapıyorlar diye düşünerek Şadi Bey'i aradım, bana da aynı kelimeleri kullanınca cidden şaşırdım. Sosyal medya kişilerin istediği taleplerde kullanılır ise sorun yok ama istemedikleri yazılır ise kime göre yanlış!
Bir de kendimi düşündüm, bana bunun talep edilmesi mi komik, yoksa bir anda "canım büyüklerim, abilerim, partililerim, bugüne kadar yaptığım paylaşımlardan dolayı sizden özür diliyorum" demek mi daha komik?
Kendi tipime ve ruhuma bakarak, il başkanlığında tek ayak üstünde bekleyerek cezalandırılmak bana daha mantıklı geldi.
Nilüfer İlçe Başkanım Mehmet Turan Tansal'ı aramak sonra geldi aklıma, iyi de hakkımda bir dosya yokmuş ki...
Şimdi bizlere kalkıp, ilkokul öğrencilerini "konuşanlar" diye tahtaya yazan ispiyoncuların sözüyle, kulağımızı çekerek sürükleyip, bunu tehdit konusu yapıp, kendilerini bir de bunlarla meşgul edecek yöneticiler mi lazım?
Ya da bunu basına yalan yanlış servis edenler ve buna çanak tutan sözde köşe yazarları kalemşör ya da birilerinin maşası olmuyor mu bu durumda? Benim gibi sorgulayan, ben bile inandım be size :)
CHP İl Başkanı Şadi Özdemir şöyle sormuştu bana, ben itiraz ettiğimde "Sen olsan ne yapardın?
" Bu kavgaya sebep ve bir kitleyi peşinden sürükleyebilen insanları il başkanlığına toplar, burada ne şekilde kavga ederseniz edin, birbirinize ne söyleyecekseniz söyleyin ama bu kapıdan çıktığınızda konu bitecek derdim" demiştim...
O dönem bu yapılsaydı CHP Bursa bu duruma gelir miydi?
Ve Şadi başkana ilk seçildiğinde şu mesajı göndermiştim "İsmet her zaman bedel ister, seni seçtirmesinin bedelini de senden isteyecek"
Haksız mıymışım Şadi Özdemir?
Seninle Recep Çohan'ı disipline vermedin diye ters düşmedi mi?
Baskı kurmadı mı?
Şimdi kuyunu kazmıyor mu bu sebeple?
***
Bazen insanlar da sırf yazılmak için yanıltabiliyor, bu süreçte bunu anladım.
Kendimi asla gazeteci filan diye de tanımlamıyorum lakin bir konu geldiğinde didikleyerek ve konu hakkında doğruyu yazma mücadelesi gösteriyorum.
Kişilerin taleplerini yazsaydım, hem bu işten bolca para kazanır ama bir yandan kendime saygımı kaybederdim.
Ama bazı kişilerde görüyorum ki, kazandıkları para onurlarından daha kıymetli...
Yanlışa göz göre göre çanak tutmak, hatta övgüler düzmek, hangi kişiliği temsil edebilir?
***
Ben hep mi doğruyum?
Elbet değilim...
Bazen arkasında sonuna kadar durduklarımın öyle çok yanılttığını görüyorum, buna çokta üzülüyorum aslında.
Ama arkasında durma sebebim, hiç bir zaman kendi çıkarım için değil "gerçekten inandığım" için oldu hep...
Biri de bu duruşu hak etse keşke diyorum, biri de yanıltamasa...
Yine de fikirlerimi, yazılarımı en zor zamanlarımda bile satmadığım,bedel biçmediğim için başımı hiç eğmedim...
Ama bu insanların hangi yüzle ortada gazeteciyim diyerek dolaştıklarını da hiç anlamadım, sarı basın kartına sahip olmak birini gazeteci yapar mı?
Ve bu yazıyı okuyan, çoğu yazımı takip eden, paylaşan ve bazen benim de çok şaşırdığım rakamlara ulaşmamı sağlayan herkes , birileri de içinden geldiği gibi, gerçekten "doğruları yazan" birilerini istemiş demek ki...
Teşekkür ederim hepinize...
***
Mudanya'da disipline verilenler ve istifası peşin alınan meclis üyeleri:
İlk tepki şuydu;
"Ya onlar da neden vermiş peşinen istifa..."
Kendimi onların yerine koydum, diyelim ki siyaseten bu ayak oyunları içinde yer almadım, yapım da müsait değil, kendimden o kadar eminim ki yaz dediler istifayı, böyle bir örnek görmemiş olsaydım ben de yazabilirdim, hatta kesin yazardım..
Ben neden CHP'nin kararlarına ters düşeyim derdim, belki de altında yatan kötü niyeti sorgulamak aklıma bile gelmezdi.
Bedeli ne olursa olsun bir VIP araç uğruna, CHP'lilerin harcanacaklarını ki düşünebilirdi?
Bence çok safça verilmiş istifalar , ama bazı kişiler öyle kötü niyet sokuyor ki insanın aklına, şu an benden isteseler bu örneği görünce asla vermezdim...
İnsanı siyaset kötü düşüncelere de hazırlı yapmaya başlıyor demek ki...
Eh be Sena Kaleli, burnunu bir yere sokmasan, CHP bu kadar rezil olamayacaktı, gör bak! Her kötü olayın altından çıkmasan artık!
***
CHP Meclis üyeliği düşürülen Mustafa Ay, 4 meclis üyesi adına zehir zemberek açıklamalarda bulundu. Yazıyı sizlere aynen aktarıyorum:
"Her meslekte olduğu gibi işini kişisel çıkarları için kullanan " bazı "gasteci (!)/muhabirler , meslek etik değerlerini hiçe sayarak meslek yaşamını sürdürmektedir.
Böyle çalışan gastecilerin temel amacı, mesleklerinin etik değerlerini de çiğneyerek; birtakım çıkar ve güç odaklarının çıkarlarına uygun haber ve yorumlar yaparak , onların çıkarlarını korumak, halkın gerçekleri görmesini engelleyip, yükselmektir...
Oysa , böyle yükseldiğini sanan gasteciler de bilirler ki haktanır (adil) ve dürüst olmak ilkeleri, aslında gazeteciliğin kurumsal görev olarak yapılabilmesinin temel koşuludur.
Bizler, bu nedenlerle Abdi İpekçi'lere , Uğur Mumcu'lara, İlhan Selçuk'lara, Emre Kongar'lara... hep saygı duyduk , değer verdik...
Onlar ve onlar gibi olanlar , kalemlerine , onurlarına , güvenirliklerine fíyat biçtirmediler....
Şimdi diyeceksiniz ki biz bunları biliyoruz ...
Her devrin adamlarının siyasi erke yandaşlık yapması , kalemini satması yeni bir şey değil...
Yeni şeyler diyeceksen, de ....
Diyeceğim şu ki benim , halkın parasıyla lüks restoranlarda basına yemek ve kahvaltı verip "bazı" gastecilere ısmarlama sıvayıcı yazılar yazdırma olanağım yok !
Ama , diyeceklerimi buradan diyeceğim:
Şehre hakim manzaralı tepelerde, tesislerde Hayrensenden - kendisinin de inanmadığı- akılla ... bilimle .. görsellerle anlatılan masalları dinleyip , halkın parasıyla zıkkımlanıp , daha mideye indirmeden övgüler düzenler...
Her devirde doğrudan değil , güçlüden (!) yana olup , fırıldak olanlar....
Klavyenin başına geçip, Pinokyo'nun yalanlarına övgüler düzüp, haysiyet cellatlığına soyunanlar...
En basit basın etiğinden biri olan "karşı tarafı da dinleme" kültüründen uzak yalakalar..
Günü geldiğinde Feto'ya dolaylı övgüler düzüp , günü geldiğinde halkla, örgütle en ufak bağı olmadığı halde paraşütle halk temsilciliğine soyunup , en son sırada nal toplayıp dersini alanlar...
Onurunu ve kalemini bir kahvaltıya satan asalaklar....
Çamur atmadan önce ellerinize bakın !
İddia ettiğin şeyleri -iddia sahibi sensin- kanıtlamazsan ifiracısın ,müfterisin namertsin, alçaksın ; dünyanın en aşağılık yaratığısın ....
Sabırlı olun ve bekleyin ..
Günü geldiğinde hak ettiğiniz okkalı şamarı yiyeceksiniz...
Gerçi senin gibilerde böyle kösele surat olduktan sonra daha çook tokat yiyip, şamar oğlanı olacaksınız....
(Bu yazdıklarımdan onurlu , dürüst ,kalemini satmayan gerçek basın emekçilerini tenzih ederim(uzak görürüm)...
NOT : YUKARIDAKİ YAZININ İÇERİĞİ, MAHMURE UÇAR, METİN UYANIK, METİN BAĞCI Ve MUSTAFA AY'ın, son günlerde kendilerine ilişkin oluşturulmaya çalışılan algı yönetiminin sahipleri için yapılan ORTAK AÇIKLAMADIR.
Kamuoyunun bilgisine."
***
Bu yazının üstüne Mustafa Ay'la görüştüm ve konuyu sordum. Kendisinin söylediklerini aynen aktarıyorum;
"Konu aracın fiyatı değil. Biz seçim öncesi AKP'li belediye başkanını kendisine hediye edilen Mercedes ve daha sonra kullandığı kiralık lüks makam aracı için eleştirdik. Lüks ve şatafat için... Tüyü bitmemiş yetimin hakkı çarçur ediliyor diye... Hayri bey de seçim sürecinde makam arabasına binmeyeceğine, gerekirse bisikletle (!) gidip geleceğine dair halka söz verdi!... VIP araç alınsaydı biz bunu Mudanya kamuoyuna nasıl anlatacaktık!
Rakip partiler bizi topa tutardı."
Grup kararı aldınız mı diye sorduğum da;
" CHP Yönetmeliğinin 3.Bölümümün 8. Maddesinde grup kararının nasıl alınması gerektiği belirtiliyor. Biz de ona göre hareket ettik. Her kesimle olduğu gibi meclis üyeleriyle de uyumlu bir birliktelik -bilinçli yaptı- sağlayamadı. Ekim meclisi öncesi birkaç kişinin yönlendirmesiyle VIP makam aracı alınmak istendi. Biz dört arkadaş , gerekçelerimizi koyarak- seçim öncesi halka verdiğimiz sözlerden dolayı- karşı çıktık. Araç talebi komisyonda rededildi. Grupta ve mecliste biz de ret oyu kullandık."
***
Geçen hafta CHP Mudanya tarafından, disipline verilen isimleri gözden geçirelim şimdi:
Rüştü Cozlan - Eski CHP İlçe Başkanı ve Belediye Başkan Aday Adayı
Hürriyet Aslıkara - Eski Kadın Kolları ve Atatürkçü Kadınlar Derneği Başkanı
Semih Özdemir - Milletvekili Adayı - Eski Gençlik Kolları Başkanı
Hüseyin Ihlamur - CHP Mudanya Önceki İlçe Başkanı
Ve daha da başka bir konu, bu dönem CHP içinde kiminle görüşsem Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz tarafından "hakaret" sebebiyle mahkemeye verilmiş. Hepsi de CHP içinde aktif çalışan, emek verenler...
Bu isimlerin arasında bir de Devrim Ercan var. Feci tartıştığımız dönemlerde vardır kendisiyle, biliyorsunuz ben yapım gereği sinirlendiğimde ağzıma geleni söylüyorum ama diğer özelliğimde ben söyleyince benim için olay bitiyor. kin filan tutamıyorum zaten Devrim Ercan'da öyle kin tutulacak biri asla değil. Ve ona karşı saygım ve sevgim değişmez...
***
Göreve geldiğinden bu yana, Hayri Bey'i bir defa ziyaret ettim, ilk defa yüz yüze gelmiş olmamıza rağmen "Gürhan Akdoğan'dan başladı, Metin Çelik'ten çıktı" adam full dedikodu, çay bile içmeden yanından ayrıldım... "
Sanıyorum ki Devrim arkadaşıma da bu yüzden taktı, Belediye Başkanı olmak derdinde değil, tek derdi hesaplaşmak gibi geldi bana...
Anlamadığım neden CHP'lilerle hesaplaşmak istediği?
***
AKP'ye yakın olan bir isim geçenlerde beni arayarak aynen şu şekilde dalga geçti
"Sizin işiniz daha zor, Belediye Başkanınız CHP'lilerden bizden daha fazla nefret ediyor"
Şimdi bunca yaşanmışlık varken, nasıl savunma yapabilirim? Tüm sevdiğim insanlar Hayri Bey tarafından ya mahkemeye verilmiş ya da disipline"
***
Disiplin sürecini takip ederken "Disiplin kurulu başkanı Avukat Turgut Özkan'ı aradım" Ne olacak bu süreç diye, çünkü ben de bir önyargı oluşmuş, disiplin kurulu da taraflı olacak ve İsmet ekibi tabi ki Hayri Bey'in arkasında duracak diye...
Turgut Bey "Bu konuda lütfen tebliğ edilmeden benden bilgi beklemeyin" ricasında bulundu, kendine göre doğru bir duruş ve haklı olduğunu düşünüyorum. Ben de kendisine ısrarcı olmadım.
Ama tabi ben tebligatlar gitmeden o bilgiyi alacak kişileri tabi ki bulurum, öğrendiğim kadarı ile 4 kişiden 1 kişi kınama dışında hiç bir ceza almadı...
Tebliğ edilince doğru mu değil mi hepimiz göreceğiz.
Eğer karar yazdığım gibi ise disiplin kurulu da, kimsenin adamı olmadığını net şekilde göstermiş demektir. Yani süreç taraflı değil, olması gerektiği şekilde yürütülmüştür. Kendilerini tebligatları gördükten sonra ayrıca tebrik edeceğim.
Arada 1-2 kişinin onay verdiğini de biliyor, kendi söylem ve yaptıklarının adamcılıktan en azından bundan sonra uzak olmasını ayrıca diliyorum.
***
Ve yukarıda ki isimleri görünce, CHP Mudanya İlçe Başkanı Ergül Batman'ın (İlçe Başkanı mıdır yoksa Hayri Bey'in maşası mıdır tartışılır) ihraç istemi ile disipline verdiği isimleri görünce, içi acımayan bir CHP'li varsa bir şey demiyorum.
Ve tüm CHP'li arkadaşlarıma soruyorum;
Yukarı da adı geçen tüm isimler Hayri Türkyılmaz belediye başkanı olsun diye çırpınmış, varını yoğunu ortaya koymuş CHP'li yol arkadaşlarımız değil midir?
***
Ve Hayri Başkan neden biz CHP'lilerden bu kadar nefret ediyorsun?
Gerçekten son dönem bunu merak ediyorum...
Bir CHP toplantısında kürsüye çıkıp, eski genel başkanımız Deniz Baykal'ı yerden yere vurup, "SHP'li olmadan CHPli olunmaz" açıklamaları yapıp, sana engel olmayan, dur demeyen kişilerden mi güç alıyorsun?
Eski SHP nefretlerini mi kusuyorsun?
CHP'nin bir belediye başkanı, eski genel başkanımızı yerden yere neden vurur? Ben gerçekten bunu anlamakta güçlük çekiyorum...
Tecrübesiz olabilirsin onu anlarım, egoların vardır anlarım...
O zaman tecrübeli başkanlardan bir akıl al be Hayri Başkan, günden güne iyileşeceğini düşündüm de sen her gün daha kötüye gidiyorsun...
Biz CHP'lilere neden düşmansın, nedir bu hırs onu açıkla hiç değilse...
Biz CHP'liler sana ne yaptık?
Bir başkan Bozbey'e bakıyorum bir sana, sen ne kadar kötü temsil ettin CHP'yi, hakkımız bizim sana helal değil ki, Mudanya halkının olsun...
***
CHP Osmangazi Kadın Kolları Başkanı Hamiyet Baysal Arıkaslan yeniden atak yaptı.
Göreve geldiğinden bu yana 1 Kermes düzenleyip, bir de Tayyibin çağrısı ile demokrasi nöbetine çıkan Sayın Hamiyet Baysal Arıkaslan 2.Kermes'ini düzenleyecek.
Bu sayede yüz binlerce kadına ses ve öncü olacak, CHP'li Osmangazi kadın kolu başkanı milföy hamurlarıyla, hamam kesesi ve banyo lifleriyle, yapacakları kısırlarla, kepçeyle, süzgeçle, iktidar partisi ile savaşıp, dünya adaletine katkı koyacak.
"Domokrasi ve tororo" başlıklı yazılarıyla da Türkçemize sonsuz katkı sağlayacak olan Baysal'ın kocasının da konuya müdahil olması bekleniyor.
Bu arada kendisi ile ilgili yazdığım yazıda, şal ve kemer satmadığı aslında "KORSAN KİTAP" satmış olduğu bilgisi geldi.
Kendisinin günahını aldığım için özür dilerim.
Yazarın, çevirmenin, düzeltmenin, dizgicinin, tasarımcının, matbaacının ve tabi onların çoluk çocuğunun rızkına göz koyma teşebbüsüne dahil olduğu için kendilerini ayrıca tebrik ederim.
***
Şu CHP örgütüne düzenli hakaret eden "ruh hastaları" yazan kişiyi şikayet edecek bir babayiğit çıkacak mı ve bunun yanında;
Disipline verilen ve 2014 te istifaları alınan herkese sordum, CHP İl Başkanımız sizinle irtibat kurdu mu, bu konuyu çözelim dedi mi size diye,
Hiç bir şekilde olaylara müdahil olmadığını duydum, yorum sizin artık....