Solcuların siyasi zekası neden çok düşük? Cumhurbaşkanı seçimi, TKP'nin bölünmesi vb.
Bu bir bilimsel-düşünsel tez yazısıdır, aşağılama veya küfür amacında değildir. Lütfen düşünerek ve soğukkanlı okuyunuz.
İnsanın sosyal zekasının düşüklüğü üstüne epey yazdım. Siyasi zekası daha da düşüktür. Konuyu birkaç cümlede özetlersek: İnsan türü bundan 200 bin yıl kadar önce, bir önceki atasından evrimleşerek şimdiki durumuna geldi. İnsan aklı da doğal seçilim üstünden yürüyen bu evrimin sonucudur. 200 bin yıl önce evrimce belirlenen bu zekanın dört ana bileşeni bulunur. Dil zekası, teknik zeka, sosyal zeka ve bunları birleştiren genel zeka.
İnsan son 10 bin yılda "uygarlığı" kurdu, son 300 yılda kapitalist teknoloji toplumunu yarattı. Aklının, bu çok hızlı, çok kalabalık yaşama en az uyum gösteren katmanı sosyal zekasıdır. Doğal olarak sosyal zekasının alt katmanı olan siyasi zekası ortama daha az uyum gösterebilmektedir.
Bugüne dek solcular olarak şu masala inandık: Toplumun genel olarak sosyal-siyasal aklı şu veya bu durumda olabilir, ama en akıllı kesimi solculardır. Solcular içinde de sosyalistler en üst siyasal aklı temsil eder.
Oysa gerçek tam tersidir. Sağcıların siyasi zekası solcularınkinden üstündür. Solcular içindeyse gruplar ve kişiler radikalleştikçe, siyasi zeka o oranda azalır.Sol uçlara gidildikçe (tıpkı sağ uçlara gidildiğinde görüldüğü gibi) siyasi zeka azalır.
Solcularda ve sosyalistlerde sağcılarınkine göre üstün olan siyasi zeka değil başka şeylerdir: Daha adaletli, daha halkçı, daha eşitlikçi bir düzen hayali. (Sosyalizm insanlığın tek kurtuluşu olduğu gibi, mantıken en "iyi" sistemdir.) Bu uğurda siyasi mücadele verebilme özverisi, erdemi. Sağcı ile solcu arasında başkaca çok önemli bir fark yoktur.
Solcuların siyasi aklını zayıflatan düzenek son derece basittir ve dört maddede özetlenebilir:
1- Solcuların- sosyalistlerin hayal ettiği çözümler daha adaletli ve iyicil çözümler olmakla birlikte, insan doğasına daha az uygun çözümlerdir ve dolayısıyla başarı şansları daha düşüktür. Başka deyişle iyicillik üstünden değil, hayatta kalma, uyum, öne çıkma ve "başarı" üstünden yürüyen sosyal zeka ve siyasi zekada sol siyaset daha ilk adımdan sorunludur.
2- Tam da bu nedenle toplumlarda solculuğa yatkın bireyler düşük orandadır. Çünkü doğal seçilim aksi yönde baskı yapar. Düşük orandaki kitleden de daha düşük oranda siyasi deha çıkması doğaldır.
3- Belki ilk ikisinden önemli madde budur ki: Sol siyaset yapmak sağ siyaset yapmaktan çok daha zordur. Sol, yokuş yukarı siyaset yapar. Bu yüzden sol, özellikle sosyalist-komünist siyaset çok daha kararlı, militan, eğilip bükülmez kadrolara ihtiyaç duyar. Böyle eğilip bükülmez, kararlı beyinlerin ise esnekliği zayıftır. Siyasi zeka ise esneklik yeteneğiyle yükselir. Dolayısıyla esnekliği düşük beyinlerin tercih ettiği sosyalist mücadelede siyasi zekası düşük bireylerin yoğunluğu tesadüf değildir.
4- Üçüncü maddenin temel zemininde sol siyasi akıl, geniş kitleleri etkilemekten çok, gayet dar yakın çevreyi etkilemeyi hedefler. Bu da sosyalist söylemi bilimsel-felsefi ikna çabalarından, etik ve akılcı yorumlardan uzaklaştırır. Küçük çevrelerde etkili itikat dilleri kurulur. İnanç pekiştirme ve kısıtlı kavramlarla oluşturulmuş dogmayı sürekli tekrarlama karakteristiktir. O belli çevreler ancak bu dilden, kodlardan anlar, bu dille ajite olur; ama halk için o dilin hiçbir anlamı yoktur, ne ki aklı başında aydınlar da o dilden etkilenmezler. Böylece üçüncü maddedeki doğal yapı dördüncü maddenin çevre etkisiyle pekişir.
Tanımlayalım: Siyasi zekanın yüksekliğinden kastımız geniş kitleleri yönlendirebilme, yönetme becerisinin yüksekliğidir. Başka deyişle siyasi başarıdır.
İKİ ÖRNEK:
Yüzlerce yıldır biriken olgulara son iki örnek:
Geniş bir kesim Cumhurbaşkanlığı seçimini boykota hazırlanıyor. Komünistler-sosyalistler-ulusalcı sosyalistler-ulusalcılar-anarşistler-Kürt hareketi... Olabilir, herkes bu boykottan farklı bir yarar umabilir.
Ama boykotu savunurken başvurdukları mantık... Kürtlerin seçiminde belli bir zeka görülüyor. Bundan yararlanabilirler. Erdoğan'la anlaşmış veya yaşamları boyunca CHP'yi parçalamaya uğraşmış birkaç lider bundan belli bir fayda görebilir. Ya diğerleri? Gizli üst iktidar hesaplarından bihaber aydınların-siyasetçilerin durumu?
Ulusalcı ile PKK'lı, komünistle liberal, anarşistle dinci faşist kol kola ve üstelik türlü garip demagojilerle bu açık gerçeği önce kendi akıllarına yok saydırtıyorlar. Altı ay önce söyledikleri her şeyi, "Gezi" "diktatör" "AKP faşizmi" üstüne kurdukları tüm muhalefet aklını bir anda yok sayan bu yeni "kurnazlıklarının" altında yatan derin faydacılığın geniş kesimlerce fark edilmeyeceğini düşünüyorlar.
Anlaşılıyor ki dindar yobazlık solda da sağdaki kadar güçlü. Ama sağdaki Sünni biçemli yobazlıktan şeklen farklı yobazlıklar bunlar. Kimi Kemalist, kimi Marksist, kimi Leninist, kimi liberal yobaz. Stalinist yobazlar.. anti-Stalinist yobazlar.. Kürt milliyetçisi yobazlar var... Uçlara doğru gidildikçe o kadar az insan sorgulayarak, düşünerek, bilim ve felsefe okuyarak kararını veriyor ki... Uçlardakiler o kadar dindarca sarılıyorlar ki başarısızlık ritüellerine... akıl alır gibi değil.
Yani olaylara serinkanlı, ortadan bakan büyük çoğunluğun siyasi aklının, oyunu Erdoğan'a da, İhsanoğlu'na da, Demirtaş'a da verecek olsalar, uçlardaki boykotçuların siyasi aklından daha üstün olduğunu söyleyebiliriz. Bunu demek için deha olmak gerekmiyor. Azcık sosyal bilimle haşir neşir olmak yetiyor. Bilimi de yobazca yorumlamıyorsanız tabii ki. Bu büyük çoğunluk da sorgulamaz, okumaz, düşünmez aslında; ama güdülerine ve duygularına göre hareket eder, daha konformisttir, ama siyaseten ortayı, yani başarılıyı daha iyi seçerler. Yani siyaseten daha akılcı davranırlar.
Ve üzüntü verici başka bir hadise: TKP'nin bölünmesi. Bölünme sonrası bildirileri okuyoruz. Aynı yobaz, kendinden son derece emin, tepeden dil.. Her şeyi çözmüşler sanki... Oysa tüm dertleri birkaç bin kişiyi kendi çevrelerinde militanlaştırmak... Biz bu noktaya nasıl geldik.. bunun akılcı, mütevazı, soğukkanlı sorgulaması yok. Bir ölçüde haklılar. Çünkü biliyorlar ki, sol siyasette dürüst aklı, içten dili işlettiniz mi, defterinizi o saatte dürerler. Ama sonuç?
Sonuçta birbirimizi kandırıyoruz, 75 milyonluk koca Türkiye'de en çok 40-50 bin kişi. Ve bunun çok normal olduğuna dair kuramlar geliştiriyor, başarısızlığımızı başarı gibi gösteriyoruz; zekamız berbat olduğu gibi, ahlakımız da yamuk, sürekli yalan söylüyoruz.
Bu satırların yazarı dahil neredeyse bir asır boyunca hiçbir zaman yüzde üçü bile etkileyememiş kişiler olarak siyasi zekamızın düşüklüğünü kabul etmenin, sonra da buna karşı önlemler almanın zamanı geldi de geçmedi mi artık?
Not: Aynı konuyu daha çok kişilik bozukluğu yönünden ele alan başka bir yazım:
SOSYALİSTLİK BİR TÜR DELİLİKTİR