Yazarlar

Geziden sonra ilk kez...

post-img
Hiç rahat değildi Beşiktaş taraftarı. Genellikle rahat yüzü görmemiştir zaten. Son anda kaybetmek onda bir öğrenilmiş depresyon yaratır. Bir yerlerden darbe yemek onda bir paranoya yaratır. Geçen yıl da çok iyiydi. Galatasaray kendi şampiyonluğuna inanamadı ipi göğüslerken.Çarşı’nın, Gezi’nin hıncını takımdan çıkardılar.Birçok maçta açık kural hataları yapma pahasına biçildi Kartal. Çok tuhaf şeyler geldi başına son yıllarda. Her birinden bir öykü çıkar. Yine de son haftalara yaklaşırken öndeydi. Gol makinesi forveti topa vurmayı unuttu! Sezon biter bitmez de satıldı zaten. Garip bir işti. Türkiye futbol liglerinde garip işler her yıl kör gözüm parmağına tekrarlanır. Bu yıl değerli başkanımız Fikret Orman özel olarak çok gayret etti. Hükümetle, Tayyip ile arayı hoş etmek için olağan üstü çaba harcadı. Meyvesini hep birlikte aldık. Türkiye’de çoğu zaman en helalinden hak ettiğin şeyi almak için harama tevessül edilir. Çünkü başka türlü kazanmak zordur. Gelmiş geçmiş en sevimsiz kulüp başkanı Aziz Yıldırım, son aylarda Cumhur reisine resti çekti, federasyona çekti, Atatürkçülükte en önde durduğunu gösterir adımlar attı. O da haklı olarak takdirimizi kazandı. Ne ki, gelişi çarşambadan belli perşembeyi gördüğü için mi bunu yaptı, daha önce iktidar partisiyle arayı düzeltmek için de birçok girişim ve söylemine şahittik, yoksa delikanlılığından mı, anlayamadık. İyi niyetle ikinci ihtimali önde görüyoruz ve helal diyoruz. Ancaak. Kimse kandırıkçılık yapmasın. Kumpastı, komploydu, 3 Temmuz entrikasıydı… bunlarla birbirimizi aldatmayalım. Türkiye’de temiz hiçbir alan yok ki, futbol sahası… onca maddi manevi, siyasi, erksel kazanım getiren o alan temiz olsun. Her yerde şike var. Şikenin bin çeşidi var. Futbolcu satın alma, hakemi etkileme, transfer sözüyle rakibin aklını çelme, hatır şikesi, para şikesi, siyasi şike, medya komplosu, federasyon nüfuzu, her yerde şike işliyor. Biz temiziz diyen yalan söylüyor. Bu konuda cidden dürüst olan futbolsever gerçeği görür. Bir yıl değil on yıllardır yapılan bir şey... Ve şikede sadece kuvvetli şüphe karara varmak için yeterliyken birçok somut kanıt görmezden gelinmişti. 3 Temmuz’u cidden merak eden iddianameyi okur. http://im.haberturk.com/images/others/2011/12/09/iddianame.pdf http://www.haberturk.com/spor/futbol/haber/695655-iste-iddianamenin-tam-metni Laiklikti, kumpastı, Atatürktü denerek 80 yıllık bir kirlilik (tüm takımlar için) el birliğiyle inkar ediliyor. Çok yaygara yapan, kalabalık olan kazanıyor.   Ben kendi takımımın da şikeden en çok zarar gören takım olmasına rağmen bazen şike yaptığını, en azından teşebbüs ettiğini düşünüyorum. Adil bir iktidar altında tüm takımlar küme düşürülmeli, lige bir alt ligden yeniden başlanmalıydı. Futbolun tüm bu kirliliğe rağmen doğasından kaynaklı bir temizliği de var. Güçlü takım, iyi oyuncu, olumlu futbol rakipte de olsa takdir topluyor. Fenerbahçe çok iyi oyuculara sahipti, çok da iyi oynadı. Çok zorladı. Üç kulvar göz önüne alındığında en başarılı takımdı. Takım içi denge açısından da Beşiktaş’tan iyiydi. Ama Beşiktaş sürekli başka başka sahalarda oynamasına karşın açık arayla en iyi hücum gücüne sahip olduğundan bir kulvarda yarışı kazandı. Kendi takımım dedim. Bu bir hastalık. İnsanın doğasında bulunan bir hastalık. Öte yandan açıkça bir dinsellik. Beşiktaş dinimiz, tarikatımız bir yerde. Dinselliğin evrensel ölçüde birçok açılımı söz konusu. Gerçek dinlerden birine inanmak onun sadece bir parçası. Bu aynı zamanda bir özdeşleşme. Yüz binlerce yıllık kabile kültürümüzün bir yansıması. Kendimize bir modern kabile bulup, onun parçası olmak. Onun başarısızlığıyla kahrolmak, onun başarısıyla gönenmek. Ben de bu hastalığı bazen ağır boyutta yaşayan bir insanım. Sonunda bu taraftarlık denen şey, tüm iyicil yanlarına karşın açık bir basitlik, bayağılık bir yönüyle. Başkası kaybetsin ki sen sevinesin. Sen kazanıp sevineceksin, başkası kaybetmedikçe bunun anlamı, heyecanı azalır... Bu budur. Keyfimizi böyle derun değerlendirmelerle hiç değilse bugünlerde bozmayalım. Ama bu konuda aç gözlülüğü de hep birlikte ayıplayalım. Hep üç büyüklerden biri kazanacak, üç büyükler taraftarı, ki genel taraftar kitlesinin yüzde doksanını oluşturur, sırayla durmadan kazanacak. Uzaktan bakıldığında bir saçmalık. Kendi hesabıma en azından dört yıl gerilimden kurtulacağımı düşünüyorum. Sonraki yıllarda başkaları tatsın bu keyfi. Biz hak etmiş ve kazanamamışsak, o kadar da takmayalım. Hayat her yerde, her alanda böyle. Şampiyonluk kutlu olsun Beşiktaş Taraftarına. Kutlu olsun ülkemin sevinecek pek az şeyi kalmış halkının hiç değilse bir kısmına. Seneye başkalarını kutlarız. Bu yıl, bu günlerde, bu haftalarda biz sevinelim biraz.   Nostaljik bir görüntü, Çarşı Gezi’de olanca haşmetiyle Taksim’e çıkıyor: https://www.youtube.com/watch?v=lfuY03bHZSY

Diğer Haberler