A Fadimem Hadi Senlen Gaçalım
A Fadimem senlen gaçalım
Beyce pazarında dükkan açalım
Koca bakırı daldırdım
Doldu diye kaldırdım
Kuşlar gibi döndüm amma
Seni ellerimden aldırdım
Arabamın tekeri
Çek yukarı yukarı
Bakkal dükkan açmış
Ondan alalım şekeri
…
Muhtar Nihat ÖZTÜRK
Balaban köyünde işittiğimizde, bu tanıdık türkünün bu yöreye ait, üstelik türküyü yakanın da Balaban köyünden İbrahim ACAR olduğunu öğrendik. İlgilendiğimizi gören muhtar Nihat ÖZTÜRK, İbrahim ACAR’ın 30 yıl kadar önce vefat ettiğini, kızı Ayşe ile torununun hala köyde olduklarını söyledi. Zaten eşinin dedesi olması sebebiyle de İbrahim ACAR’la hısım olduklarını eklemeyi de ihmal etmedi.
Bildik Türkmen aceleciliğiyle bize fırsat bırakmadan hemen bir çocuk yollayıp İbrahim ACAR’ın kızını ve torununu çağırdı.
Kızı Ayşe ACAR
Meşhur türkünün İbrahim ACAR’ın kızı Ayşe ACAR’ın ağzından
hikayesi şöyle; Tahminen 90 yıl kadar önce, İbrahim ACAR henüz delikanlı çağlarında Hacı Ahmetler köyünden Fadime isimli bir kıza tutulur. İbrahim zengin bir ailedendir. Biraz genç, biraz da varlıklı olmanın şımarıklığıyla, bir gece adamlarını da alıp Hacı Ahmetler’e gider. Adamları evlerin kapılarının mandallarını indirip tüm köylüyü evlerine hapseder. O da Fadime’yi alır getirir kendi köyüne.
Torunu
Kızın ailesinin şikayeti üzerine Jandarma gidip gelmeye başlar. İbrahimin ailesi zengin olduğundan Jandarma bazı taleplerde bulunur. Nasılsa kaçırılmış kızı kimse istemez, Jandarma alıp götüremez diye bu talepleri karşılamaya yanaşmazlar. Aradan on üç gün geçtikten sonra Jandarma gelir ve yaşı küçük Fadime’yi alır, ailesine teslim eder. İbrahim’e de mahpus damları düşer.
İbrahim cezaevinde “A Fadimem Hadi Senlen Gaçalım” türküsünü yakar. Lakin Fadime, İbrahim’i beklemek istemez. Perçinler köyüne, Ahmet isimli bir gence gelin gider. Perçinlerli Ahmet bundan sonra “Hazır Ahmet” lakabıyla anılır.
“Babam ölene kadar bu türküyü söylemişti.” diye anlatan kızı Ayşe ACAR’a; “Annen kızmaz mıydı?” diye sorduk. “Öyle ya, sen elin kızına türkü yak, onu alamayıp gelsin annenle evlensin, bir de türküsünü dilinden düşürmesin!” sözleriyle de kışkırttık Ayşe teyzeyi. Hemen itiraz edip; “Annem kızmaz, hatta kendi de söylerdi bu türküyü.” diye cevapladı bizi.
Aşka saygı bu olsa gerek…