Yazarlar

Sosyal Devlet (4)

post-img
Randevu aldıkları özel hastaneye bu kez yalnız gelen Seda, Melike ve Samet’i heyecanla beklerken gördü. Selamlaşmanın ardından Seda’nın eline Melike’nin kimlik kartını tutuşturdular. Hasta başvuru formunu buna göre dolduran Seda, saflıktan mı, heyecandan mı, irtibat telefonu olarak kendi telefonunu yazdı. Melike rolündeki Seda’nın hamilelik öyküsünde dokuz ay boyunca hiç doktora gitmemesini hayretle karşıladı kadın doğum uzmanı. Sosyal Güvenlik Sigortasına dahil olmadığı için tıbbi yardım almadığını düşündü önce. Dosyasını kontrol edince yıllardır eşinin üzerinden güvencesinin olduğu, geçmiş 3 yıl içinde tüp bebek tedavisi de dahil bir çok defa özel hastane müracaatlarının olduğunu gördü. Hasta formuna ‘şüpheli bir durum’ olabileceğine dair not düşerek, gerekli muayene ve tahlilleri yaptı. Sonuçlar mükemmeldi. Fetüs, sağlıklı ve normal gelişiminde bir kızdı. Annenin durumu da iyiydi. Doğum bir iki gün içinde olabilirdi. Sancılarının sıklığı belli bir periyoda gelirse hemen bir doğumevi ya da kliniğine gitmesini önerdi. Bunları Seda’ya (sahte Melike’ye) anlatırken, şüphelerinden hiç bahsetmedi. Seda’dan doktorun anlattıklarını dinleyen Melike ve eşinin yüzü aydınlandı. ‘Kör istemiş bir göz, Allah vermiş iki göz’ diye mırıldanan Samet, “hem de kız” diyerek gülücüklerle memnuniyetini belli etti. Kendilerince işin zor kısmını atlatmışlar, Seda’yı Melike olarak kayda geçirmişlerdi. Madem bebek 1-2 gün içinde gelecekti; Seda’nın evlerinde kalmasını, böylece sancılar sıklaşınca derhal hastaneye götürebileceklerini teklif ettiler. Hatta bunun elzem olduğunu söylediler. Seda’nın da aklına yattı, birlikte Samet ve Melike’nin evine geldiler. Melike için hemen bir oda düzenledi. Rahatı için elden gelen yapıldı. Yemek, çerez, meyva, canı ne çekerse anında getiriliyordu. Gerçekten ikinci gün Seda’nın sancıları belli sıklığa ulaştı. Aynı özel hastaneye götürüldü. Yine Melike ismiyle doğuma girdi, beyaz tenli güzel bir kız bebek dünyaya geldi. Bebeği Seda’nın odasına getiren hemşireler, onun bebeğini severken gözyaşlarına boğulmasını doğum psikolojisine verdiler. Kendilerini Seda’nın (sahte Melike’nin) ablası ve eniştesi olarak tanıtan Melike ve Samet odaya girdiklerinde adeta gözleri kamaştı. Böyle güzel bir bebeği onlar da tahayyül etmemişti. O gece hastanede geçirildi. Ertesi gün taburcu edildiler. Seda’nın istediği kadar evlerinde kalabileceğini, isterse bebeğini emzirebileceğini söyleyen Melike, bir yandan bebeğin sevinci, bir yandan da Seda’nın mahzun halinin üzüntüsü içindeydi. Seda, bebekle ilişki kurarsa asla ayrılamayacağını, yaşamı pahasına onu bırakamayacağını, hem kendi hayatını hem de bebeğininkini riske atacağını sezmişti. Teşekkür edip hızlıca arkadaşının evine gitti. Ağlayarak herşeyi anlattı. Arkadaşının verdiği yatıştırıcı ve doğumun yorgunluğuyla uzun süre uyudu, uyudu… Samet, eşi ve bebeği eve bırakıp anne ve babasını haberdar ettikten sonra koşa koşa Nüfus Müdürlüğüne gidip, sevindiren haber anlamındaki Müjde ismini koydukları bebeklerinin nüfus kağıdını aldı. Aynı heyecanla bayram sevinci yaşanan evine döndü. Anne ve babası, eşi ve kızları Müjde. İşte şimdi tam bir aileydiler. Dokunmaya korkarak herkes Müjde’nin güzelliğini izliyor, nazara karşı Nas ve Felak sureleri dillerden düşmüyordu.

Diğer Haberler