Yazarlar

CHP, Sesim Geliyor Mu?

post-img
'Ayyaşlar ve çapulcular', birşeyi daha başardılar, yandaş medya hariç, merkez medyanın sansür duvarını da yıktılar.  Bu sefer işini kaybeden TV yöneticileri bile oldu. Üç maymunu oynayan, 'penguen belgeselleri' yayınlayan kanalların, şimdi haber bültenlerinin yüzde 60-70'ni 'Gezi direnişi' olayları ve buna bağlı haberler oluşturuyor. Muhalefet partileri, medyada kendi seslerini duyuramamaktan yakınırlardı. Tepkilerinde fazlasıyla haklıydılar. Yazılı ve görsel merkez medya iktidara esir düşmüştü. TV kapıları ardına kadar açıldı ama, bu seferde, yüzlerinden düşen bin parça, hayatlarından bezmiş suratlı iki liderin,  göstermelik, kıytırık çıkışları dışında,  çabaları yok. Erdoğan tamam.... Adamın kimliği, kişiliği, siyasi görüşü, yönetim anlayışı, hedefleri, dünyaya bakışı, aile yapısı belli. Benim asıl öfkem ve kızgınlığım, CHP lideri Kılıçdaroğlu ve MHP lideri Bahçeli'ye. Sarı, solgun, durgun, ruhsuz, keyifsiz bir yüz. Ne verebildiği bir moral var, ne hırs, ne de dinamizm. 55yaşından sonra Baykal tarafından Meclis'e taşınmış, emekli bir bürokrat. Birkaç yolsuzluk dosyası, birkaç TV'de tartışma programı, bir tezgahla küt CHP'nin başında... ***  ***  ***   90 yıllık cumhuriyetin son 40 yılında Baykal vardı. 40 yıl boyunca lök gibi oturdu. Seçimlerde illerin yarısında miting bile yapmazdı. Hiçbir iz bırakmadan, bir kanarya sevenler derneği bile kurmadan siyasi yaşamını bitirdi. Erdoğan'ın bugünlere gelmesinde önemli rol oynayan siyasi aktörlerden birisi olarak anılacak. Şimdi karşımızda Kılıçdaroğlu var. 70'lik Baykal tepki görüyordu, o da 65 yaşında. Böyle giderse, bir 8-10 yıl da Türkiye'nin önünü o tıkayıp, siyasi yaşamını noktalayacak. Temennim, bu değil, umarım beni yanıltır ama, görüntü bu. Türiye'nin tüm büyük kentlerinde eylemler  kanla, zorbalıkla, vahşice  bastırılmaya çalışılırken, 21 Haziran Erdoğan Samsun mitinginde. 22 Haziran Erdoğan Erzurum mitinginde. Peki Kılıçdaroğlu ne yapıyordu?. O da Ankara'da bir CHP milletvekilinin oğlunun nikah şahitliğinde. Onlar düğün yaparken, Taksim'de karanfillerle anmaya gelenler polis coplarıyla dağıtılıyordu. Bu ne duyarlılık değil mi?   ***  ***   *** Özel sohbetlerde kimi arkadaşlarım, " Bu kadar eleştirme, bu kadar tepkili olma, bu kadar kızma. Adam dürüst, namuslu, bir açığını yakalasalar işin ibitirecekler. Taksim olaylarında sağduyulu davrandı, iyi performans sergiledi, gençlere sahip çıktı. Daha ne yapsın" diyorlar. Elbette, kimliğine, kişiliğine, karakterine, dürüstlüğünü, bürokrasideki başarısına bir sözümüz yok ama; El insaf... Türkiye 20 günü aşan bir süredir ayakta. Eylemlerin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Halkın sivil direnişi kanla, ölümle, gazla, ilaçlı suyla, zorbalıkla bastırılıyor. 5 ölü, 60'ı komada kimine göre 8 bin, kimine göre, 15 bin yaralı var. Birçok CHP milletvekili eylemcilerin saflarında. Tüm bu koşullarda, Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'de ve partisinde iktidar  havası estirdiğini gören, hisseden var mı ? Bir ana muhalefetin iktidara yürümesi için tüm koşullar hazırken,  CHP liderinin, parti teşkilatlarını buna hazırladığına inanan var mı? Dışardan bakınca, CHP teşkilatlarında iktidara hazırlanma temposu gören var mı? Ya da toplumda böyle bir güven, algı var mı?   ***  ***  ***   Kılıçdaroğlu'nun ağzından halka umut, çoşku, cesaret veren "...Biz iktidara geliyoruz, iktidara hazırlanıyoruz, tüm çalışmamız, hazırlıklarımız iktidar için...." türü sözler duyan var mı? Bu kadar karamsarlık ortamında,, umut ışığı yakamayan, halka, teşkilatlarına iktidar hedefi bile koyamayan, bir siyasi liderin geleceği ne olabiliri? Çevremdeki insanların büyük çoğunluğu sol tandaslı. Kılıçdaroğlu ile CHP'nin iktidara gelebileceğine inanan bir kişiye bile rastlamadım. CHP liderinini de bir umudu kalmamış ki, bezgin, bıkkın, yorgun, keyifsiz, istiksiz bir yüz ifadesiyle dolaşıyor. Tabelalardan "T.C" leri söktüler, bakıyorum Kılıçdaroğlu ne yapacak diye, tam 3 gün ses yok. Yamu 10 milyon insan isimlerinin başına "T.C" eklemiş, daha neyi bekliyorsun? Son 2-3 yılda, halkı kızdıran, tepkisini çeken, cumhuriyetin temel direklerini kıran, cumhuriyetin içine boşaltan uygulamaları alt alta yazın, bir de CHP liderinin tavrına bakın!... Seçimler gelince, 1.5-2 ayda  80-100 miting düzenleyebiliyorlar ama, toplum patlama noktasında (sonunda halk ve gençlik Taksim'de patladı), üst üste 8-10 miting yapmaktan acizler. Bugün CHP milletvekilleri, il, ilçe yöneticileri, belediye başkarları da dahil, yüz yüze tartışılsa, kaç tanesi partilerinin iktidar olacağına inanır?   ***  ***  ***   Toplumda en ufak bir örgütlenme çabası olmayan, bir televizyon kanalını bile kurup yaşatamayan, STK'lar ile ittifak yapıp, dayanışma sergileyemeyen, bir lider için kimse kusura bakmasın, yazacaklarım az bile. Erdoğan'ın, haftalık, aylık, yıllık programlarına, temposuna bir bakın, bir de Kılıçdaroğlu ile Bahçeli'ye.. Erdoğan, hem ülkeyi yönetiyor, hem dünyayı iki defa turlamış durumda. Karstan Edirne'ye, partisinin toplantılarından toplantılarına koşturuyor, araya gerek gördükçe mitingler sıkıştırıyor. Sadece parti ve meclis çalışmalarıyla ilgilenen Kılıçdaroğlu'nun mazareti ne olabilir? Açıklasalar da kamuoyu da bilse. Ayrıca çevresine bir bakın, ne kadınlar var, ne de gençler. En anlam veremediğim de, ne umuyor, ne bekliyorsa, iki de bir Cumhurbaşkanı Gül'ün kapısını çalması. 5 senedir o koltukta, iktidarın kaç yasasını veto etti, hangi konularda iktidarla ters düştü görmüyormusun?   ***  ***  *** Kimler pazarladıysa CHP'li olmayan Sinan Aygün partide. Eski ANAP'lı Aydın Ayaydın partide. . "Ben CHP'li değil, CHP milletvekiliyim"diyen, Fethullahcı partide. Daha pek çok isim var. Kılıçdaoğlu zaman zaman kendi kişiliğini anlatırken, "Ben sakin bir adamım" diyor. Karısı Selvi Hanım da, onun için, " O kadar sakin ki, beni bile sinirlendiriyor" diye anlatıyor.. Enterasandır, Selvi Hanım, BDP'li kadın milletvekillerinin yaptığı muhalefete, direnişlerine hayranlığını gizlemiyor. Bir de Kılıçdaroğlu, birşeye çok sinirlendiği zaman, karşısındakine ceza olarak, hiç konuşmazmış. Analaşılan, en zor günlerde bu kadar suskunlaştığına göre, kendisi birilerine çok sinirlenmiş olmalı!... CHPGrup Başkanvekili Muharrem İnce, Meclis kürsüsünden dedi ki: "AKP güçlü olduğu için değil, muhalefet olarak biz güçsüz olduğumuz için iktidarda." Doğru söze ne denir? Dünya medyasınde de Taksim-Gezi Parkı haberlerini verirken, muhalefetin güçsüzlüğüne, halkın alternatifsiz oluşuna vurgu yapılıyor. Dünya medyası da kör değil ya.   ***  ***  *** İktidara alternatif arayan milyonlarca insan bekliyor ki, CHP, örgütlü, organize, tüm teşkilatları ayağa kalkmış, temposunu sürekli artırararak çalışan  parti olsun. Üstündeki ölü toprağı kaldırılsın. Gezi direnişinde örgütsüz de olsa CHP'nin tabanı vardı. Grup Başkanvekillerinden Emine Ülker Tarhan ve bazı milletvekilleri Tomaları engellemek için gecenin geç saatlerine kadar eylemin içindeydi. Muharrem İnce, konuşmalarıyla göz dolduruyor. Ama tüm bu çabalar bireysel, örgütlü ve organize değil. 20 günü aşan sivil direniş sırasında, Kılıçdaroğlu, İnce ve Tarhan'ın gölgesinde kalmış durumda. Nitekim, Kılıçdaroğlu'na alternatif isimler aranırken, bu iki ismin yanına Barolar Birliği Başkanı Metin Fevzioğlu'nun da adı ekleniyor. Burası Türkiye... Emine Ülker Tarhan ile Muhharem İnce'nin kişisel göz doldurmaları 26 Haziran'da yapılan yeni parti yönetimi seçimlerinde cezasız kalmadı. Sizmisiniz, Kılıçdaroğlu'ndan fazla öne çıkan, göz dolduran, iktidarı sallayan. Tarhan, Kılıçdaroğlu'nun Meclis'e taşıdığı milletvekilleri tarafından yeniden grup başkanvekili seçilmedi. Muharrem İnce ise bir sürü turun ardından güç bela yerini koruyabildi. Tekrar en rahat seçilen ise, vaziyeti idare eden, kokup bulaşmayan, kimseyi rahats etmeyen Akif Hamzaçebi oldu. Tarhan, CHP'de bir simgeydi, kadınların başarılı bir temsilcisiydi, rol modeldi, cesurdu, dişliydi, kendi deyimiyle 'demir leblebiydi' Tarhan'ın üstünün cizilmesine kuşkusuz belli kesimler çok sevindi. Sevinenlerin CHP'nin dostları olduğunu düşünmüyorum. CHP mi kaybetti, yoksa Tarhan mı hepbirlikte göreceğiz   ***  ***  ***   MHP lideri Devlet Bahçeli için de, düşüncelerimi yazacaktım ama, sonra vazgeçtim. Bahçeli hakkında da, söylenecek hem çok şey var, hem de hiçbirşey yok. Taksim eylemleri sırasında sergilediği tavır, bir muhalefet lideri için gerçekten dramatikti. Önce, Gezi eylemine katılan  toplumun her kesiminden insanı PKK'lı ilan etti. Ardından, eyleme destek vereceklere istifa çağrısında bulundu. Hızını alamadı, Erdoğan gibi, binlerce insanı yaralayan polisleri sahiplendi. Yanıldığını ve treni kaçırdığını anlayınca da,bu sefer de sahiplenmeye çalıştı. İzlediği politikanın partisinden çok iktidarın işine yaradığının farkında mı bilmem.. Bildğimi birşey var; her iki muhalefet liderinin de "Türkiye'nin önünde birer takoz" olduğu. Özellikle, Kılıçdaroğlu'nun liderliğindeki yeni CHP, Bekir Çoşkun'un deyimiyle insana 'pes' dedirtiyor. 

Diğer Haberler