Yazarlar

Çocuklar ve savaş

post-img
İkinci  Dünya Savaşı ve çocukların yaşadıkları...Ve İkinci Dünya Savaşı'nda, genellikle Yahudi çocuklarının yaşadıkları; yalnızca ANNA FRANK'ın Hatıra Defteri'ndekilerle sınırlı değil...Üstelik de o anıların düzmece  olduğu bile ileri sürülmekte, tartışılmakta...Bununla birlikte savaşın olumsuz dışsallıklarını, verdiği acıları, açtığı yaraları, çocuklara ettiklerini anlatan çok daha özgün yapıtlar var...Savaş-severleri; savaş-savar kişiliklere dönüştürmek amacıyla;  okumalı, okutmalı bu kitapları, izlemeli, izletmeli bu  filmleri, savaşsız bir Dünya düşlerimizi gerçekleştirmek uğruna hiç usanmadan, hiç utanmadan,  hiç  üşenmeden diyorum ben Selma ERDAL olarak... "1939 yılının sonbaharı, İkinci Dünya Savaşı'nın ilk haftaları. Binlerce benzeri gibi altı yaşındaki o küçük çocuk da, Orta Avrupa'nın büyük bir şehrinde yaşayan annesiyle babası tarafından uzak bir köye gönderildi. Bir takım olaylar bütün hesaplarını alt üst etti. Başıboş kalan çocuk bir köyden diğerine geçti durdu. "Savaşın dört yılını geçirdiği köyler, belirli bir bölgede toplanmıştı. Köylerinden dışarı çıkamayan, kendi aralarında yaşayan, sarı saçlı, açık tenli mavi gözlüdür oraların köylüleri. Oysa çocuk esmer, kara kaşlı ve kara gözlüydü. Herkes çocuğu Çingene ya da Yahudi sandı." Nazilerin Polonya’yı işgal etmeleri sırasında, Yahudi bir aile, 11 yaşındaki küçük oğulları Romek’i (Haley Joel Osment), köye, iyi kalpli bir Katolik çiftçinin evine yollarlar. Ailesinden çığlık çığlığa kopartılan çocuk, ağlaya ağlaya köye gelir. Bu ücra köy, büyük yerleşimlerden uzak, sakin bir yerdir. Gönderildiği ailenin iki oğlu daha vardır. Hayal güçü zengin ve zeki bir çocuk olan Tolo ve Romek’in yaşındaki Vladek, yabancı çocuğu kısa sürede benimserler.Fakat köydeki diğer çocukların onu aralarına almaları hiç de kolay olmaz. Film ilerledikçe, bu küçük köye kadar sızan Nazi zulmünün izlerini hissetmeye başlarız. Köyün hemen dışından geçen demiryolu, Yahudi esirleri salkım saçak taşımakta, iyi kalpli geçinen köylüler, kaçmaya çalışan zavallıları soyup soğana çevirip bir de Nazilere teslim etmektedir. Romek’e Yahudi olduğunu asla, hiç kimseye söylememesi sıkı sıkıya tembih edilir. Çocuğun Yahudi olduğunu bilen rahip, kimsenin şüphesini çekmeden onu din dersine katar. Bu arada, Romek, 13 yaşındaki Maria’ya gönlünü kaptırır. İlk yarısında, Romek’in dramını anlatan, köye gelip, çocuklarla kavga dövüş anlaşmasını hikaye eden film, daha sonra ağırlaşır ve insan ruhunun karanlık yüzünün ortaya çıkışına ve küçük bir çocuğun, acıyla yoğrulup, olgunlaşmasına odaklanır. Anne babasını bulmak ve Nazi katliamından kaçmak için binlerce kilometre aşan Yahudi kızın sarsıcı öyküsü… 1941'de, anne babası Naziler tarafından tutuklanan 7 yaşındaki Misha dünyada yapayalnız kaldı. Tek bildiği, anne babasının "doğuda" olduğuydu. Onu kendine özgü tarzıyla eğiten büyükbaba korkusuz olmasını ve ardına bakmadan ilerlemesini öğütlüyordu. Misha'nın olağanüstü yolculuğu işte böyle başladı... Savaşın alevleriyle kavrulan Avrupa ölüm, kan ve nefretle kirlenmişti. Ama ağaçlar, toprak, gökyüzü ve her türden hayvan, Misha'ya, hayatın insanların yarattığı dehşetten ibaret olmadığını hatırlattı. Büyük küçük ayırt edilmeksizin bütün Yahudilerin hedef alındığı bir dünyada, bir kız çocuğu annesine duyduğu özlemin verdiği güçle ve doğanın, en çok da kurtların desteğiyle hayatta kalmayı başardı. Misha Defonseca, insanlığın en ağır sınavlarından biri olan İkinci Dünya Savaşı'nı küçük bir kızın gözünden aktarırken hem muhteşem bir cesaret ve güç öyküsü anlatıyor hem de doğa ve hayvan sevgisini okuyucuya benzersiz bir şekilde hissettiriyor. (Kitabın filmi de var; okumaya üşenirseniz, filmi izleyin)

Diğer Haberler