AK-ümmetten birisi paylaşmış sanal ortamda; "İsmet İnönü'nün asker kaçağı" olduğuna ilişkin sözler...
Cahil desen bir türlü, demesen olmaz!...
Be hey aymaz; Süleyman Demirel bile "Arkasında koskoca Kurtuluş Savaşı olan İsmet Paşa" ile başlayan sözler söylemişken...Sen ne dersin bre embesil?...
Okullarda neden TARİH dersi okutulmuyor; böylesi paylaşımları okudukça anlıyorum.
Çünkü TARİH bilen birisi; nasıl söyler bu sözleri?...
Ve yine TARİH bilen birisini nasıl inandırabilirsiniz İsmet Paşa'nın "asker kaçağı" olduğu yalanına?...
Demek ki ümmeti sağlama almak ve karşı takıma kaptırmamak için; saldıracaksın eğitime, bilime, bilgiye...
Ne TARİH, ne COĞRAFYA, ne MATEMATİK, ne de FELSEFE... Kaldırdın mı müfredattan; ne söylersen inandırırsın bilgisiz kalan serseme...
Gerçi böylesi bilgisiz, düşüncesiz olanlar; yalnızca AKyoldan gidenler arasından çıkmıyor, kimileri de hırssız TESLA'ya değil ama, hırsız EDİSON'a küfrediyor; elektrik-ampul buluşu nedeniyle, bu buluşu ampul resimli partiyle ilişkilendirerek...
Ampulden açmışken sözü, üç beş tane daha edelim, "Ampul yetmez aydınlatmak için dünyamızı; kendimiz getirmeliyiz ışığımızı karanlığı aydınlatmak için" diyelim. Diyelim de...Bu sözlerden dolayı "ampul var ama her yer karanlık" içerikli eleştiriler karşısında, yarası olanlar gocunursa?... Vay sen ampul dedin, ampulsever kişilere karanlıktalar dedin diyerek bizi ısırmaya kalkışırsa?... Sonrasında tartışma uzar da, uzar... Birileri bana kızar... Yok, yok ayranınız kabarmasın, içiniz rahat etsin; benim ampulseverlere ne lafım, ne sözüm olur ki?... Nasıl olsa onların bindiği dalı kesiyor, kendilerinden bildikleri... Her ne ise konuyu dağıtmayalım; bu sözleri ben değil Bukowski demiş. Hani şu Charles Bukowski denen ozan, yazan ve de kadınları seven ve alkolsüz gezmeyen biri olan Amerikalı Bukowski...
İnanmıyorsanız bakın, işte onun sözlerinin İngilizcesi:
We must bring our own light to the darkness.
Ampul demişken; ampul üzerinden neler yaşanıyor halkımız arasında, bir de onlara bakalım.
Sokakları aydınlatan lambaları yaramaz çocukların taşlayarak kırması gibi, birileri de ampul fotoğraflarını sanal ortamda kırarak... Kimileri de yanıyordu söndürdük diyerek ya da hiç yakmadık ki sözleriyle çok bilmişlik ederek kendilerini avutuyorlar ama... Trafo kedilerinin ettiklerini de pek çabuk unutuyorlar ne yazık ki... Ampuller yanmadıysa sizin oralarda , demek ki trafolarınıza kedi girmemiş,marifeti kendinizde değil, trafolarınıza girmeyen kedilerde arayın, onların bu kıyaklarına nankör gelmeyin.
Ampullü partili iktidara geldiğinden beri, onların sayesinde ülke olgu rengarenk; sanki Birleşmiş Milletler toplantısı ülkemizde yapılıyor. Her renkten, her ülkeden insan; ülkemizde cirit atıyor.
Ve illa ki Suriyeliler...
Bakan Soylu açıklama yapıyor, Suriyeli akınının durdurulacağına ilişkin, ama minicik Didim bile Suriyeli kaynıyor. Herkes de onlardan yakınıyor da... Buna karşın, ne yazık ki söz söylemeye de sakınıyor; işin ucunda elin Suriyelisi yüzünden cezalandırılmak da var, Tanrı korusun!... Amen!...
Bununla birlikte...
Ülkemiz Suriyeli akınına uğradığından beri, beynimizde sorular fink atıyor ama kime sorabiliriz ki?...
Türkiye'nin etnik yapısı mı değiştiriliyor, yoksa ülke insan çöplüğüne mi dönüştürülüyor?...
Suriyeliler Anadolu'ya, Suriyeliler'den arındırılmış topraklar İsrail'e ise,Türkler nereye?...
Biz dedikçe... IŞİD süpürge...TÜRKİYE faraş...Kal toprağında Suriyeli; gelme artık yavaş!... Yoksa bizim illerde çıkacak savaş!...
Yine de geliyorlar; akın, akın geliyorlar. Baraja dolan yağmur suları gibi, sel suları gibi geliyorlar.
Ve AVRUPA BİRLİĞİ ülkeleri de Akdeniz'de bize posta koymakla uğraşıyor, Türkiye'yi Akdeniz'in dibinde yatan doğal kaynakların paylaşımından dışlamak için...
İşte tam sırası; açacaksın barajın kapılarını, salacaksın suları... Daha anlaşılır bir dille; açacaksın sınırları, bırakacaksın Suriyeliler'i Kapıkule'den dışarı...
Akdeniz'de bize "yaptırımlar" uygulama hevesine kapılmış AB ülkeleri bulsun belasını, bir de onlar yaşasın Suriyeli baskınını...
Ah, ah!... Şu "asker kaçağı" İsmet Paşa sağ olsaydı, VARLIK VERGİSİ'ni uyguladığı gibi, Avrupa aşkıyla yanıp, tutuşan Suriyeliler'i nasıl da sevindirirdi açarak sınır kapılarını... Ve bu eylem karşısında İsmet Paşa'ya gık bile diyemezdi; Birinci ve İkinci İNÖNÜ zaferlerinde önünden kaçanlarla, Mudanya'dan denize döktüklerinin torunları... Ah "asker kaçağı" İsmet Paşa ah; nasıl da arattın kendini?...