Yazarlar

Prestij

post-img
Bülbülün çekdiği dili belası,dilimi soksun eşek arısı derim bazen kendime... Çünkü vara, yoğa söz söylemek zorunda duyumsamak benliğimizi, oldukça kaçırıyor keyfimizi...Ama gel de söyleme,gel de suskun kal; olacak gibi değil ki... Fazıl Say-AKBAŞKAN buluşmasının önüne geçdi; Yılmaz Özdil'in Mustafa Kemal kitabının içeriği değil de, satış bedeli...Onca ses yükselince kamusal alandan, aman kim ölmüş yalandan,çevir kazı yanmasın,halk uyanmasın...Dolayısıyla hemen açıklamalar geldi; kitap gelirinin nereye bağışlanacağına ilişkin konulardan... Ne diyelim?... Bu ülkede herkes rantiye, herkes rant peşinde... Rant ki Türkçe karşılığı gelir, getiri, kira anlamına gelen İngilizce kökenli bir söz...Bizde de olunca bu kadar açıkgöz...Herşeyin rantı yenebilir. Yalnızca tarımsal alanların yapılaşmağa açılması sonucu elde edilen rant gelmesin usunuza... Bankaya yatırılan paradan...Din tüccarlığından...Rant sağlandığı en bilinen gerçeklerdir.İşte bu rant sarmalına ATATÜRK üzerinden rant sağlamak da eklendi en sonunda... İçeriklerinin doluluğu ve doygunluğu eleştirilebilecek nitelikde pek çok kitap sunuluyor okurlara...Kitabın üzerine Atatürk'ün resmini basan, adını yazan, imzasını atan...En büyük Atatürkçü oluveriyor bir çırpıda...Herkes o yazarın ve kitaplarının peşinde...Kitapların etiketinde yazan TL karşılığı da elbetteki yazarının cebinde... Olacakdı ki...Bu kez olamadı YOZDİL'in son kitabının yazgısında... Ve bunca eleştirinin arasında YOZDİL yazmış köşe yazısında; "bu bir prestij kitabıdır, onların satış fiyatları da genellikle 2500 TL tutarındadır" içerikli açıklamalarını... Elbette her emeğin karşılığı bir bedel vardır; özellikle de ülkede yazar,çizer, boyar kim varsa onların emekleri genellikle iç edilmek istenir.Yazar kısmısı; dizi oyuncuları gibi kocaman paralar kazanmazlar, pek çoğu özveriyle karşılıksız yazarlar... Bununla birlikte "prestij kitap yazdım "diye ortaya çıkan bir köşe yazarı;bunca bedel biçerse yazdığı kitaba, "hani nerede kaldı özveri?" sorularıyla karşı,karşıya kalır.Üstelik "kerameti kendinden menkul" dersek belki fazla kaçar ama; prestij kitapları genellikle "bilim uzmanı/akademisyen kişiler" yazar bilindiği gibi...20. yüzyılda başlayıp, 21. yüzyılda çok daha da hızla yayılan, gelişen KARİYERİZM çağında...Böylesi kitaplara ancak işin ehli olanlar atar imzasını...Yoksa daha çok yaşarız yol kazasını; Can Dündar'ın MUSTAFA çalışmasında olduğu gibi... Prestij kitap yazarları, uzman kişilerdir genellikle...Bu nedenle şöyle bir araştırırsak Mustafa Kemal kitabının yazarını...Daha açık bir deyişle Yılmaz Özdil kimdir diye GOGOL'a sorarsanız,Nikolai Vasilievich Gogol dedemiz kendisini tanımaz da GOOGLE amcanız şöyle anlatır onun kimliğini arayıp, sorana: "Yılmaz Özdil, 1965 yılında İzmir’de doğmuştur. Babası Veli Özdil, annesi Nadide Özdil’dir. Dedesi Süleyman bey zamanında Aksaray’dan İzmir’e göç etmiş. Yıldırım adında bir abisi vardır. İzmir Atatürk Lisesi’nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. 1985 yılında üçüncü sınıftayken Üniversitenin hentbol takımında oynadı. Gazetecilik mesleğine 1982 yılında Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı, sonra Yeni Asır’da yayın yönetmeni oldu. 1994 yılında Milliyet gazetesinde Yazı İşleri Müdürü oldu. 1995 yılında Sabah gazetesine geçerek Yazı İşleri Müdürü oldu. 1999 yılında Star gazetesinin kuruluşunda yer aldı. Daha sonra Sabah gazetesine döndü ve atv haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. Atv ve Sabah’a TMSF`nin el koyması üzerine istifa etti, 12 Ağustos 2007’de yazar olarak Hürriyet’e geçti. 2008 yılında Uğur Dündar‘ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başladı. Hürriyet’in üçüncü sayfasında yazmakta ve aynı zamanda Fanatik gazetesi çatısı altında spor yazarlığı da yapmaktadır. Kitapları : 2011 – İsim, Şehir, Hayvan 2012 – İsim, Şehir, Bitki 2013 – Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda" Daha önce yazdıkları günlük köşe yazılarından oluşan kitaplardır bunlar; bilimsel makale olduğu kanısıyla ve de sanısıyla başvuracak değil okur. Bilim uzmanlarının, tarihçilerin, siyaset bilimcilerinin alanında; kalem oynatmak her köşe yastığının başarabileceği bir iş değil...Can Dündar'ın "karga kovalayan Mustafa" çalışması gibi adamı yozluğa, yanlışlara da götürebilecek "riskli" bir işdir... Üstelik günümüzde her türlü rivayetin, gerçekler konusunda işlediği cinayetlerle toplumsal alanda bilgi kirliliği var; özellikle Türk Tarihi ve Türk Siyasal Tarihi konularında... Anımsatmak gerekirse; Fatih karadan gemileri sürmedi...Ulubatlı Hasan diye birisi hiç yaşamadı...Mustafa Kemal Çanakkale'de savaşmadı... Tarih Bilim Uzmanları; yazar kitapları,satın almaz, okumaz, kitapların yazıldığını bile duymaz halkın çoğunluğu... Ama "populer" bir köşe yazarı; 2500 TL bedelle satar yazdığı kitabı, yer yerinden oynar, ortalık da böyle ayağa kalkar. Daha önceleri pek çok kez yazdığım gibi bu ülkede ATATÜRKÇÜLÜK ideası/düşüncesi/görüşü; Uğur, Müjdat, Metin,Emin, Yılmaz takımına kalmış...Ne diyelim?...Koyunun olmadığı yerde, keçi; Abdurrahman Çelebi...Gerçek aydınların kısık olunca sesi...YOZDİL'den 2500 TL ederinde; "prestij kitaplar" tanımlı Mustafa Kemal çalışması... Okuru bol olsun, daha niceleri yazılsın; AVM'lerde kocaman dükkanlarda da satılsın diyeceğim de...Yoksul halk; artık oralara gidemeyeceğine göre...Gazete ekinde "beleş" dağıtırlar yakında... Kuşkusuz "prestij" kitapların yazıldığı ve 2500 TL tutarında satıldığı bir ülkede, tarımsal üretim de ORGANİK olmalıdır değil mi ?... Oysa ne organik tarımı, doğal tarım bile yapılmıyor.Ülkenin yurtdaşları; yabanın ürettiklerini sofrasına taşımağa çalışıyor da ama hangi parayla?... Kazançlar ortada, pazardaki sebze, meyve tutarlarına; yetmesi, yetişmesi olanaksız. Halk bu gidişle kalacak hepten kansız, cansız; açlıkdan nefesi kokacak."Aç mezarı" olmayan bu ülkede;kıtlık yaşanacak... Ama kime gam?... Biz dünyaya saldık nam; Dünyanın 20 büyük ekonomisinden birisiyiz diye... Gerçekler keşke olsaydı söylendiği gibi, olmasaydı eve ekmek götüremeyen ana, babaların gözleri nemli... Gerçi bu yaşananların da müsebbibi, sorumlusu acaba kim ki diye sorgulamak anlamsız.Kırdan-kente göçmek, tarımsal üretimi terk etmek;çok büyük yanlış.Keşke birileri zararın neresinden dönülürse kardır deseler, keşke kirlenmemiş tarımsal topraklara tohum ekseler... Biliyorum hemen yükselir sesler; "mazot mu var, gübre mi var?" diye... Derim ki şöyle bir bakıver geriye... Traktör mü vardı?...Mazot mu vardı?...Biçer döver mi vardı?...Kimyasal gübre mi vardı?...Köylü atadan gördüğü gibi toprağı eker,karasabanla sürer, orakla biçerdi.Türkiye borçsuz,halkın karnı tok, uluslararası saygınlığı çok...Kahve köşelerinde pinekleyen tembeller yok...Ama nedense bu Türkiye'yi özleyen de yok...Öyleyse ne var?...Fıtratınızda açlık var... Ama olsun; YOZDİL prestij kitap yazmış, 2500 TL ederi...Daha ne olsun?... Bu prestij bize yeter...

Diğer Haberler