Ve özgürlük mücadelesi başlıyordu.
26 Ağustos günü gece saat 03.00’da Mustafa Kemal uyandı. Aslında mavi gözler, hiç uyumamıştı. Ve saati sordu. Üç dediler. Kalktı. Ve yıldırımlarda bilenen kılıcını kuşandı. Dışarıda çarıklarını çekmiş on binlerce asker kılıçlarını çekmiş ölüme hazırdı. Birlikte Fevzi Paşa ve İsmet Paşa ile birlikte Kocatepe’ye geldiler.Dünya, güneşe doğru dönerken yüzünü, ufka bakarak şafağı bekledi.
Ve şayak kalpaklı adam, gün ağarırken tanda, sabah saat 05.30’da tam iki yüz top ateşiyle Büyük Taarruzu başlattı. Türk’ün tarihi bu top sesleriyle birlikte yeniden yazıldı. Türkler her cephede saldırıya geçtiler. Mustafa Kemal’in askerleri gökleri yırtan bir uğultuyla düşmana saldırdılar. Ve Türk piyadeleriyle bir süngü mesafesinde Yunanlılarla temasa girdiler. Gökyüzünden yağan şarapnel parçaları acımasız bir azrail gibi yere seriyordu Türkleri. Ancak Türkler yılmadılar. Ve kılıçlarını güneşe çalarak yemin ettiler. Türk ordusunun süngü hücumuna kalkan tümenleri Tınaztepe, Belentepe ve Türkmentepe’yi aldılar.
Ancak her yer örtüsüz bir mezara dönmüştü sanki. Askerler ölümle toprağı kucaklayarak cennetle sarmaş dolaş yatıyorlardı kanlar içinde. Ve o askerler, vatandan başka sevgili bilmediler.
Ama hâlâ 20 kilometrelik Yunan cephesi henüz yarılamamıştı. Savaş, 3000 yıl öncesinin acımasız Troyası gibi kanlıydı. Mustafa Kemal Paşa, gözünü kırpmadan savaşı izledi. Önünde tam 400.000 asker şiddetle ve hırsla boğuşuyordu.Diğer kritik tepeler ele geçirilmesine rağmen Çiğiltepe alınamamıştı. 57. Tümen bir türlü ilerleyememişti. Mustafa Kemal Paşa bu Tümenin Komutanı olan Albay Reşat Bey’i teşvik etmek için, gözlerini savaş alanından ayırmadan eliyle telefon istedi. Telefonla Albay Reşat Bey’e gecikmenin nedenini sorduğunda Albay kendisine “Yarım saate kadar hedefe ulaşacağına” dair söz verdi. Mustafa Kemal “Peki size güveniyorum” diyerek telefonu kapattı.
Yarım saati geçeli epeyce olmuşu. Ama zaman durmuştu sanki. İşlemiyordu. Çiğiltepe alınamıyordu bir türlü. Mustafa Kemal sıkıldı. Böylesi gecikmelere alışık değildi. Mustafa Kemal 57. Tümene tekrar telefon ettiğinde karşısına bu kez bir üsteğmen çıktı. Mustafa Kemal Reşat Albay’ı telefona istedi. Ama üsteğmen ağlayarak cevap veriyordu.Ve şunları söylüyordu;
“Reşat Albay az önce intihar etti komutanım!”
Türk ordusu Zafer bayramını canı pahasına kazanırken, Hükümetin yandaş basını da inanılır gibi değil ama, Yunan ordusundan yana tavır alır gibiydi sanki.
Alemdar; “Görüyoruz ki Yunanistan, kısa zamanda Mustafa Kemal kuvveti denilen çapulcuları tamamen tepeleyecektir”
P.Sabah: “Ankara’daki şımarık herifler, artık durunuz. Haddinizi biliniz. Şarlatanlık elverdi”
Şimdi bu durumda Türk Ordusu savaşmadı diyenler, sadece kendi yandaş gazetelerinin mazilerine baksınlar yeter.