Ey Millet-i ahali.
1919 yılı başlarında Türkiye’yi parçalamak için toplanan Paris Barış Konferansının adı ‘Barış süreci’ idi.
Başbakan Damat Ferit, İngilizlerin İstanbul temsilcisi Webb’i 5 Nisan 1919’da ziyaret ederek ülkedeki karışıklığa ve huzursuzluğa son vermek üzere, kuvvetli bir merkezi hükümet kurulacağını, sonra da söz konusu heyetlerden iki tane gönderileceğini ve bunların adına tam yürütme yetkisine sahip bulunacaklarını söyledi.
Yani o günkü adıyla ‘Nasihat edenler heyeti ‘, bu günkü adıyla ‘Akil adamlar heyeti’..
Aslında işin özü, bu heyetin görevi işgal edilecek/edilen bölgelerde halkın direnişe katılmaması konusunda millete nasihat etmekti.
Nasihat Kurulları Anadolu’ya gönderilir gönderilmez işgaller başladı.
Önce Akil heyetler, sonra işgaller.
15 Mayısta İzmir İşgal edildi.
25 Mayısta Manisa işgal edildi.
27 Mayısta Aydın İşgal edildi.
3 Haziranda 1920 Balıkesir işgal edildi.
8 Temmuzda Bursa işgal edildi.
Konya, Adana, Antalya derken, Türkiye’nin büyük bir bölümü işgal edildi.
Ülke bölünmenin eşiğine geldi. Ve Sevr’den döndü.
Derken Atatürk gibi bir lider çıktı da, Milletin iradesinin dışında hiçbir nasihat heyetleri de dahil hiçbir kişi ve kurumun sözlerinin kabul edilmeyeceğini açıklayarak Türkiye Büyük Millet Meclisini kurdu.
Ve o meclisle birlikte, meclisin de desteğini alarak girdiği Kurtuluş Savaşını kazandı.
Ülkenin en önemli sorununu çözü.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindi. Ve Milletin egemen iradesi Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplanıyordu çünkü.
Aradan epey bir süre geçti.
Milletin iradesi Meclise yansımaz oldu. Vekiller el kaldırıp el indirdiklerini maalesef kendileri söylüyordu.
Bu yetmiyor, Millet istemediği halde ve sırf birileri istedi diye adını İmralı olarak değiştirdikleri zat ile görüşülüyordu. O zat(ki kendisi teröristin başı olur) derhal bir Akil Adamlar Heyeti kurulmasını istiyor, Başbakanın emriyle de İçişleri Bakanı da telefonla birilerini arıyor, Akil adam olarak görevlendirdiklerini söylüyordu.
Hükümet 90 yıl önce milleti susturmak ve kendi tarafına çekmek için Nasihat Heyet-i seçtiği gibi, bugün de bir Akil adamlar heyeti seçiyordu.
Ülke sorununun çözümümde onlardan bir bakıma yardım istiyordu.
Bu da yetmiyordu, 90 yıl önce Paris Barış Konferansı gibi, yaşananlara da Barış süreci deniyordu.
O gün bu Barış süreci ve Nasihat Heyetinden sonra ülke işgallere uğramış, parçalanmanın eşiğine gelmişti. Onu hepimiz biliyorduk. Ve bugün de ülke parçalanmanın eşiğine geldi. Ama hiçbir şey bilinmiyor, söylenmiyordu.
Bildiğimiz tek şey; ‘Barış süreciydi.’
Hadi Barış sürecinden de bir şey çıkacağı yoktu da, o gün Atatürk sorunun çözümü için Nasihat kurulunun sözlerini değil, T.B.M.M. kurup tek yetkili meclistir dedi. Sorunları mecliste çözdü. Peki şimdi bu Hükümet ne dedi?
T.B.M.M. çözmesin akilli adamlar çözsün dedi.
Ama arkadaş orda bi dur;
Allah akil fikir versin de,
ha bu meclis Akilsiz midur?