Bizler, hiçbir çağdaş ülkede olmayan ve uzun tutukluluk süresi sebebiyle mahkumluğa dönüşen, “Ergenekon” davasından dolayı altı küsur yıldır Silivri cezaevinde yatan gazeteci Mustafa Balbay’ı Cumhuriyet Gazetesindeki “Gündem” adlı köşesinden tanıyoruz.
Mustafa Balbay ulusalcı ve her türlü işgale, sömürüye ve haksızlığa karşı kalemiyle direnen yazardır. Ancak bu dava ile birlikte bir çok ulusalcı yazar gibi Mustafa Balbay’da daha henüz mahkeme kararı bile olmadan kamuoyuna “suçlu” imiş gibi gösterilmeye çalışılmış ve güneş neredeyse balçıkla sıvanmıştır.
Ancak konu bundan ibaret değildir.
Yıl 1919.
İzmir İşgal edilmiş, Yunan askerleri kıyı ilçelere katlederek girdikten sonra Manisa’yı da ele geçirmiştir. Türk halkı yok edilmeye başlanmıştır. Başkent İstanbul işgalcilerce ele geçirilmiş, Padişah İngilizlere teslim olmuş ve adeta kendi tahtı için ülkesinin ve Milletinin katledilmesine göz yumar olmuştur. Göz yummak bir yana, Hükümetin “Yunanlılar padişahın emriyle geliyor, karşı gelmeyin” şeklindeki talimatlarına bile konu olmuştur. Yunanlılar Ege’de, Fransızlar Doğu Akdeniz’de, İtalyanlar Batı Akdeniz’de ilerlerken, Padişah ve Hükümet Türk Halkını yatıştırmak ve işgale karşı ikna etmek için Anadolu’ya Heyeti Nasiha’lar göndermiştir.
Bu günkü Akil Adamlar gibi..
Lafı uzatmayalım, o gün, Manisa’da Yunan katliamların olduğu sırada Yenigün gazetesinin kurucusu Yunus Nadi tekrar tekrar tutuklanmıştır. Suçlu olduğundan değildir, işgale karşı yazı yazdığı ve Milli Birliği savunduğu içindir. Hükümet de o gün ulusalcı yazarlar gibi Yunus Nadi’yi susturmak için tutuklama yöntemine baş vurmaktadır. Hükümet böylece bir taşla iki kuş vurmakta, Yunus Nadi’yi tutuklamakla hem gündemi değiştirmekte, hem de işgale karşı direnenlere gözdağı vermiş olmaktadır. İşgalciler her bölgede, Yunanlılar da Manisa’da bu katliamları yaparken, tutuklanan gazeteci Yunus Nadi bir anda gündemin kendisi olur. Öyle ki, Yenigün gazetesinde arkadaşları onu “Yunus” değil de, artık “Gündem” diye çağırmaya başlamışlardır.
Bugün mü?
“Tarih tekerrürden ibarettir” sözü boşuna söylenmedi. O Yunus Nadi ki İstanbul’da direnebildiği kadar işgalcilere ve Hükümete karşı direnmiş, daha sonra Anadolu’ya geçerek Mustafa Kemal’e katılmıştır. Kurtuluş Savaşında aktif rol almıştır. Daha sonra Yenigün gazetesini Ankara’ya taşımış ve bu gazete Atatürk’ün emriyle “Cumhuriyet Gazetesi” adını almıştır.
Şimdi sıkı durun; bu günkü Cumhuriyet gazetesinin ait olduğu şirketin adı Yenigün’dür. Cumhuriyet gazetesinin ilk sayfasındaki Mustafa Balbay’ın köşesinin adı da; “Gündem”
Ve işgal, ve sömürü ve ihanet bugün de tutuklamalarla unutturulmaya çalışıldığı noktada, ben bu kadar ipucu verdikten sonra, Mustafa Balbay’ın neden tutuklandığını da varın siz düşünün.