27 Ağustos 2014 günlü AKP Kongresi’nde (bilindiği gibi CHP’ninkine KURULTAY denir);RTE’nin dilinden bir söylem düştü gündeme: YENİ SOSYOLOJİ…
Sosyoloji; nedir sosyoloji acaba?... Sözlüklere bakmadan, herkesin algısında karşılığı bulunan bir kavram, kısaca anlamı; Toplum Bilim… Ve tartışmaya açarsak konuyu; nedir Toplum Bilim ya da SOSYOLOJİ ki ardından da düşünmeye başlayalım, acaba bunun YENİ niteliklisi ve de içeriklisi nasıl ola ki ?...
Bir kavram; Sosyoloji:
Sözlüklere göre SOSYOLOJİ ya da TOPLUM BİLİM;toplum ve insanın karşılıklı etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalı…Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşılan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden, küresel toplumsal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin; insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar, bireylerin ya da birlik, topluluk ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.
Toplum Bilim alanında çalışan bir kişiye Sosyolog denir.
Bir akademik disiplin olarak Toplum Bilim; 19. yüzyılın ilk çeyreğinde gelişmiş diğer bilim dallarıyla karşılaştırıldığında, görece olarak gençtir. Bir çok sosyolog bir veya daha çok uzmanlık alanında ya da alt dallarda çalışmaktadır.
Sociology sözü, Yunanca “bilim” anlamına gelen “logy” eki ve Latince’de genel anlamda insana karşılık gelen; üye, arkadaş, dost anlamındaki “socius” sözünden gelen “socio” kökünden oluşur.
Daha geniş bilgi için yönlendirme: tr.wikipedia.org/wiki/Sosyoloji )
Sözlükleri bir yana bırakıp, dönersek 27 Ağustos 2014 gününe; AKP Kongresi’ne…Biliniz ki bundan böyle ülke; YENİ SOSYOLOJİ ile yönetilecekmiş RTE’nin söylediğine göre…
Şöyle bir dönüp bakalım Toplum Bilim’in konusu insanın; geçmişte nasıl yönetildiğine ?...
Eski Yunan’da; Felsefe ile yönetilmiş insanlar, Filozoflar oldukça gözde…
Eski Roma’da; Felsefe artı Militarizm’le, ne de olsa fethedilecek topraklar var…
Ortaçağ devletçiklerindeyse; ruhban sınıfı egemen olmuş filozoflar yerine, asker bile düşmüş geriye (ay ne kadar benziyor Ortaçağ; günümüz Türkiyesi’ne )…Ki işte o Ortaaçağ’da; Teolologi egemen ve teologlar, ruhban sınıfı en üste saygınlık skalasında/göstergesinde…
Yeni Çağ’da; Rönesans ve Reform’un etkisiyle başlayan aydınlanma çağında, “ilim” sayılmış safsatadan, “bilim” ve “bilimsel akıl” en ön saflarda…Yunan’daki anlamından çok başka yerlere gelmiş “demokrasi” kavramının içeriği, içselleştirilmiş çağdaş demokrasi…
Ve sonrasında; insanlık pek çok deneyimler yaşadıkça (toplumsal ilişkiler sonucu; savaşlar, barışlar, çatışmalar, uzlaşmalar, uyuşmalar bağlamında) pek çok ülke, pek çok uygulamayı üstün saymış ülke, ulus ya da birey çıkarları gereği… Ama kesin olan şudur ki İngiliz Sanayi Devrimi’nin ardından, hangi değer yargılarıyla yönetilirse, yönetilsin ülkeler; Teknoloji etkilemeye başladı yönetim biçimlerini ve Teknokratlar egemen olmaya, son sözü söylemeye başladı alınan siyasal kararlarda… Başka ülkeler şöyle dursun kenarda; özellikle ülkemizde, ABD’nin de çokça etkisiyle ve de yönlendirmesiyle başlatılan Sanayileşme Hamleleri (ki hiçbir zaman montaj sanayiinden öteye gidemeyen girişimler olup, gerçek anlamda ülkeyi “take off” aşamasına getiremeyen uygulamalar)… İşte bu anlayışla Demirel, Erbakan ve Özal dönemlerinde; pek bir el üstünde tutulmuştu teknokratlar, mühendisler, kuşkusuz adları geçen zat-ı muhteremler de birer mühendis idiler, mühendis mekteplerinde tahsil görmüş idiler…
Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında, Kemal ATATÜRK’ün; devrimciliğinin,
militer kişiliğinin yanı sıra aydınlanmacı kişiliğini, çağdaş bir ülke yaratma ülküsünü ve girişimlerini şöyle bir yana koyun…Ki onlar nasılsa çoktan yürürlülükten kalktı, kaldırıldı…O’na halkının, ulusunun verdiği ATATÜRK soyadı bile yok sayılmaya, varlığını bütünüyle inkar da edebilme aşamasına henüz tam olarak gelemediklerinden O’ndan “Gazi Mustafa Kemal” olarak söz edilmeye başlandı…Çünkü O’nun adındaki TÜRK sözü ve bu sözün karşılığı olan ırkın varlığı; günümüzde pek çok ayrılıkçıyı, ayrık otunu rahatsız etmektedir.
Neyse, biz dönelim 27 Ağustos 2014 gününe, AKP Kongresi’ne ve o kongrede gündeme gelen kavrama; YENİ SOSYOLOJİ’ye… Ve günümüz egemenlerinde, halkın seçtiği varsayılan 12. Cumhurbaşkanı’nın ortaya attığı son söylem YENİ SOSYOLOJİ kavramına…
Bu kavramı dile getirenin şöyle kısaca bir orijinine bakalım; bir başka deyişle hangi mekteplerde tahsil gördüğüne, ilim ihdas ettiğine (Ve de bundan böyle OSMANLICA’ya başlamalı mı, ne ?...Hani Yeni Türkiye, Yeni Sosyoloji sebebiyle)…
Bugün ülkenin en tepesinde yer alan zat-ı muhterem; İmam Hatip Liseli ve de İktisadi Ticari İlimler Akademili…Doğal olarak teknokrasiye oldukça uzak birisi…Ve ola ki sorarsanız “ya
Sosyoloji konusu ne ola ki ?” diye…Derim ki sizlere; elbetteki bu alanda ki bilgi birikimi vardır ama DİN SOSYOLOJİSİ içeriklidir…
Sorarsanız ki sosyolojinin bu türü ne işe yarar?... Derim ki; kafa ütülemeye… Diğer sosyologlar sanki başka şey mi yapıyor diyeceklere de derim ki; bunların derdi, gamı, tasası yalnızca din üzerine ve dinci hurafeler, öbür dünya hikayeleri kapılır gider bu sosyolojinin peşine, işler bilinç altınıza, küçük beyinciğinize, mahalle arası yobazlığından, vakıf-tekke-tarikat sohbetleri, cami vaazları eşliğinde alır herkesi kapsama alanına…
Sözün özü; daha önceleri Teknik Mühendisler belirlerken ülkenin alt yapısını, yol, kanalizasyon, yapılaşma kaygısını ve doğal olarak da alt yapıyı belirlemekle kalmayıp, üst yapıyı da belirlediler (ki Marx Dedemiz’den kopya çektiler) ve işte bu Teknik Mühendisler de ona göre hesapladılar toplumsal yaşamdaki çekme ve kopma gerilmesini sigma formülü eşliğinde, gerçi ne kadar başarılı olabildikleri de ortada…Ki sonunda günümüz egemenlerine kaldı bu ülke…
Şimdi YENİ SOSYOLOJİ dönemi; Teknologların değil, Sosyologların dönemi…Şimdi onlar olacaklar gözde…Ki onlar bilindiği üzere; TOPLUM MÜHENDİSLERİ… Onlar belirleyecekler alt yapıyı da (İmam Hatip Liseleri açarak) ve üst yapıyı da (elbetteki İmam liselerinde ilim tahsil ettirerek ve biliniz ki onlar da çekmişler Marx Dedemiz’den kopya; bu öylesine belli ki “din toplumların afyonudur” söylemini yaşama geçirmelerinden )… Son 20 yıldır alışılmıştı onlara da, üstelik onların da var pek çok uzmanları toplumsal yaşamı ele geçirmiş, biçimlendirmiş olan…Örneklersek; Falcı, Tarotçu, Yaşam Koçu gibi bilumum meslek erbapları…Ki bu meslek erbaplarının en eski, en bilinen kidemlileri de; Üfürükçüler, Muskacılar, Büyücü/Cinci Hocalar…
İşte bundan böyle bu TOPLUM MÜHENDİSLERİ; biçimlendirip, şekillendirecek toplumu, topumun bilinç altını… En önemlisi de Sibel ÜRESİN, Sare DAVUTOĞLU ve benzerleri dalgalandıracak; nisalığın sancağını ve onların öncülüğünde hurafeler asrı başlayacak…
Padişah Efendimizin ifadeleriyle artık ; YENİ SOSYOLOJİ ASRI…
Bundan böyle tek gerçek sosyoloji; AKP usulü YENİ SOSYOLOJİ, kuşkusuz din soslu ve elbetteki içeriği/formulü TAYYİBAN İdeolojisi ile doldurulacak olan…
HAYIRlara vesile olsun dedikçe dilimiz, görmekteyiz ki EVETçiler çoğalmakta…Diyelim ki bu durumda; YENİ SOSYOLOJİ mübarek olsun bu EVETçilere…
*Hamiş: Yeni Sosyoloji derken, CHP’nin CEMAAT AŞKI’nı unutmadık, değineceğiz o konuya da KURULTAY öncesinde…