Yazarlar

Çifte Standartlar Ülkesi

post-img
Memduh Ün; Turhan Ün adıyla filmlerde oynarmış 657 Sayılı Yasaya bağlı bir devlet memuru olmasına karşın... Seyfi Dursunoğlu; PTT'de memur iken Huysuz Virjin adıyla, zenne kılığında sahneye çıkarmış... Ve günümüzde M'ACUN Tv'nin açtığı şarkıcı, türkücü yarışmalarında boy, boy ve de kadın, erkek türlü çeşitli devlet memurları ki genelde müzik öğretmenleri, televizyon yansılarında görünüyorlar. Ya benim geçmişimde durum ne?... Ve getirsem yazıya, değerli okurlar da şaşar olanlara... Öylesine ki... Çalıştığım ve emekli olduğum kurum olan; İller Bankası'nda (ki o günlerde Bayındırlık Bakanlığı'na bağlıydı, AKP döneminde Çevre Bakanlığı'na bağlandı), 657 Sayılı Yasaya bağlı memur olarak görev yapanlar arasında; -Gece pavyonlarda ud çalan mı istersiniz?.. - Hamam sefalarında yapılan Gezekler'de; darbuka ya da keman çalan mı istersiniz?... -Kurum içinde, kurumun kapısı önünde ve de pazarlarda; işporta tezgahlarında mal satanlar mı istersiniz?... Üstelik de 657'ye bağlı devlet memurlarının; ticari faaliyetde bulunamayacağı, ticari faaliyet sonucu kazanç elde edemeyeceği hükme bağlanmışken... Ve ben ya da benim başıma gelenler... Devlet Memuru olduğum gerekçesiyle; 1) Master ve doktora yaptığım için... 2) Ülke genelinde ilk kez Bursa'da uygulamaya konan Yerel Gündem 21 çalışmalarında yer aldığım ve Kent Konseyi'nde görev yapdığım için... 3) Bursa yerel basınında; Kamu Yönetimi alanında aldığım akademik eğitim bağlamında Kentleşme ve Çevre Sorunları üzerine köşe yazıları yazdığım için... Sicilim bozuldu; İdari Yargı'da yargılandım. Hem de kimin döneminde?... Elbette ki ASLAN SOSYAL DEMOKRATLARIN DÖNEMİ'nde... Ve de Bayındırlık Bakanı Onur Kumbaracıbaşı'nın danışmanı tarafından tehdit edilme pahasına... Çünkü SHP'li bakanlığa bağlı İller Bankası'nda yaşanan bir ihale yolsuzluğunu gündeme getirdiğim için...Konuyu ihbar kabul edip; yolsuzluğu yapanların üzerine gidecekleri yerde, benimle uğraşmağa başladılar var güçleriyle... O günlerde SHP'nin ortağı da bilindiği gibi Çiller Bacınızın partisi DYP... Gelelim günümüze... Hani CHP'li Muharrem İnce, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne gidince; Dekan Prof. Dr. Alaattin Duran ve yardımcıları görevden alınınca... Ve Duran da;"Sayın Muharrem İnce'yi okula almamam gerektiği konusunda talimat verdiler. Ancak ben bunu kabullenemedim. Açıkça söylemek gerekirse bu olay ipimizi çekti" diyerek bir açıklama yapınca... Ne olur bence?... Anında; anılar defterimde, sayfalar karıştırılınca...ASLAN SOSYAL DEMOKRATLAR aracılığıyla yaşadıklarım düşmez mi usuma?...Düşer elbette... Ve derim ki ben de: - Muhalefetdeyken; söylenenler şöyle dursun bir yana...Ne zaman ki muhalefetde olanlar gelirlerse iktidara...İşte bu egemenlerin uygulamaları tartışmaya açılırsa... Yok aslında onların birbirlerinden farkı...Birisi sözüm ona ATATÜRKÇÜ, diğeriyse OSMANLICI...Gerçekdeyse; Atatürkçüyüm diyenin demokratlığı...Osmanlıcıyım diyenin hoşgörüsü ne yazık ki hiç yok... Ve dahası; Yaşanan olaylar karşısındaysa yine diyebilirim ki... Nasıl ki evde bir şey kırılırsa... Hanım kırınca KAZA...Hizmetçi kırınca KABAHAT oluyorsa... Üniversitelere; daha önce egemenlerden birileri gittiğinde sorun yoksa...Muharrem İnce gidince; dekan görevden alınıyorsa... İşte ATATÜRKÇÜ demokrat geçinenlerin; anti-demokrat uygulamaları gibi... Bu kez de Osmanlıcılar;hoşgörüsüz olabiliyorlar, geleneksel Osmanlı hoşgörüsüne aldırmazca... Sonuç olarak; ülkeye, devlete kim egemense, onun kuralları geçiyor, istedikleri oluyor yasalara aldırmazcasına...Güç kimdeyse; her zaman o üste çıkıyor sanki orman yasaları yürürlükdeymişçesine... Ne diyebiliriz ki biz bu işe?... Ne yazık ki bu ülkede çifte standartlar var. Yaşanan olaylar karşısında; egemenlerin görüşlerine göre yapılan uygulamalar var. Oysa olaylar karşısında, egemenler değişse de; tutum ve davranışlar başkalık göstermemeli... Doğru ve yanlış arayışları; kişilere, görüşlere göre değişik sonuçlar vermemelidir. Nasıl ki devlet yönetiminde; "devamlılık" ilkesi geçerliyse... Uygulamalarda da "aynılık" ilkesi vardır. Aynı türde olaylar karşısında; yandaş/candaş/yoldaş olanlara karşı uygulama neyse, karşıtlara da aynı uygulama, varsa aynı hoşgörü ya da horgörü gösterilmelidir. Daha açık bir deyişle; ASLAN SOSYAL DEMOKRATLAR, karşıtlarının yanlışlarını ayyuka çıkarıp, kendi yanlışlarını gizlememeli... Ve OSMANLICILIK savında olanlar da; daha önceleri üniversitelere giden onca siyasetçiyi karşılayan öğretim görevlilerine işten el çektirmedikleri gibi, Muharrem İnce,üniversite bahçesine girince, değerli bir Profesörü harcanmamalı derim... İşte o zaman bu siyasetçiler; halkın gözünde daha da saygı göreceklerdir böylesine yansız, tarafsız ve hoşgörülü olabildikleri gerekçesiyle, daha da güvenilir bulunacaklardır derim ben kendimce...

Diğer Haberler