Yazarlar

  Bursaspor’daki kavgacı taraftar meselesi

post-img
Bursa, Setbaşı Vergi Dairesi’ne yeni bir müdür atanmış.   Adamın adı “Mahmut” soyadı “Kırç”.   Az biraz soyadına karşı takıntılıymış Mahmut Kırç, belli ki daha önce görev yaptığı yerlerde “r” harfinin unutulması sonucu bazı yanlış anlaşılmalar oluşmuş!   İşte onun için de yeni görevine başlar başlamaz memurları tek tek odasına çağırıp yüz yüze konuşuyormuş:   “Benim adım Mahmut, soyadımsa Kırç yavrum, peki neymiş bakalım?”   -Adınız “Mahmut”, soyadınız da “Kırç’mış” müdürüm.   “Aferin evladım.”   Böylece herkes yeni müdürün odasına girip, isim ve soyadını en az bir kere telaffuz etmiş Setbaşı Vergi Dairesi’nde.   Geriye bir tek çaycı Şehmuz kalmış noksan.   Şehmuz Diyarbakırlı, acayip de şive var.   Çay getirmiş yeni müdüre.   Müdür sormuş, “senin adın ne”?   “Şehmuuuz” şeklinde uzatarak yanıt vermiş çaycı.   -Peki evladım, benim adımı biliyor musun?   “He bilirem müdürüm” yanıtını vermiş Şehmuz.   -Peki, söyle madem o zaman?   “Mehmuuut”  demiş Şehmuz.   -Tamam, adım Mahmut, peki soyadım ne?   “İşte onu diyemem efendim” demiş Şehmuz!   -Neden evladım, madem biliyorsun, söyle işte?   “Yoh, söyleyemem müdürüm, kızarsınız sonra!..”   -Söyle evladım, niye kızayım?   “Söz mü?..”   -Söz yavrum, adım Mahmut, söyle bakalım soyadım ne?   “He, adınız Mehmuut…”   -Peki soyadım ne?   Şehmuz’un yanıtı hayli keskin ve sarsıcı olmuş:   “Gört!..”   ……………….   Bursasporlu geçinen, aslında “Bursasporluluk ruhuyla” zerre kadar ilgileri olmadığı halde Bursaspor’dan geçinen Bursalı birkaç  “gört” İstanbul’daki patlamayla ilgili olarak kaleme aldığım yazının ardından Yenimarmara Gazetesi’ne gidip, binanın önüne pankart bırakmışlar, “Bir gece ansızın gelebiliriz” diye!   İşte sözünü ettiğim taraftar tipi tam da bunlar gibi olanlardı.   Kavgacı, saldırgan, kime sataştıklarını bilemeyecek kadar cahil ve zavallı.   “Bir gece ansızın gelebilirlermiş!..”   Ulan gört herif niye gece geliyon orada hiç kimse yokken, gündüz gel?   Niye tek başına gelemiyon, görtün mü yemiyor yoksa?   Geleceksen gündüz öğle yemeğine gel.   Seni içine bir güzel doğrayıp cacık yaparız.   “Belki de hayata yeni başlarsın İçinde küllenen kor alevlenir Bakarsın hiç gitmez kölem olursun Belki de seversin beni kim bilir”   İçimden sana bir şiir yazmak geldi bu gün!   Şahsen ve bizzat ruhunun ince noktalarını incelemem lazım!   İçimde bi başka adam var da “bana şunu yap” dermiş gibi bi ses geliyor!   Deli derler adama canım!   Hep seni düşündüm kaç gündür!   Şiirin adı ne bilmek istemez misin?   “Dan, dan, dan, dan!..”   İçimden sana şiir yazmak geldi bu gün:   “Sularda uyandı güzel bir peri, Seni düşüne düşüne kaldım, Kırık bir kalp, Bi kemik, Bi de deri!..”   Sadece Bursaspor’un değil, diğer tüm kulüplerin kavga ve kaostan  beslenen bu tür “pisliklerden” derhal temizlenmesi lazım!   Bizi kolayca korkuttukları “kulüp yöneticilerinden” sanmış bu sümüklüler.   Arkadan da sosyal medyadan bin bir türlü hakaret ve küfür!..   Köpeğin duası kabul olsaydı eğer, gökten kemik yağardı!   Söylenen lafları misliyle sahiplerine iade ediyorum!   Sadece bununla da sınırlı kalmıyorum…   Hepsi hakkında tek tek Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuyorum.   Eskiden olsa umursamaz geçip giderdim.   Sonra bir gün, “niye ben bunların canlarını yakmıyorum” diye düşündüm kendi kendime?   Bazı tipler var geçmişte kalemimden nasiplerini almış ancak hala bir türlü hazmedememiş olan!   Bunlardan biri de Doktor Bülent Aslanhan.   Bu Bülo ne zaman bilgisayar başında iki kadeh rakı içiyor, ardından da işi otomatik olarak arızaya bağlıyordu!   Facebook’ta, orada burada hakkımda yaptığı artık hakaret boyutuna ulaşan atıp tutmaları bir bir kaydedip biriktirdim.   Sonra hoop, savcılığa…   Mahkemeler bunlara 2 yıl civarında hapisle, 2 bin 500 lira civarında para cezası veriyor.   Arkasından bir de “hükmün açıklanmasını” geri bırakıyor mu?   Yani, “5 yıl içerisinde başka bir suç işlerse, verilen hapis cezasını yatmak” kaydı şartıyla erteliyor kararını!   Üzerine bir de 1.800 lira benim avukatımın asgari ücret-i vekaletini de ödemek zorunda kalıyor mu?!.   Toplam rakam Bülo için ez az 40 kilo rakı parası demektir ki, bu onun için adeta ölüm demek!   Davayı kazandıktan sonra ben bunlara üstüne bir de 10 bin liralık manevi tazminat davası açıyorum!   Bülo’ya henüz açmadım ama!   Bi daha kımıldamasını bekledim!   Şimdilik ses seda yok, dur bakalım!   Bursa Emniyet Müdürlüğü Bilişim Suçları Bürosu çok iyi çalışıyor.   İnternet’te tavla oynarken yenilince küfür etmişti biri.   Emniyet tereyağından kıl çeker gibi buldu.   Aklınızda olsun, ekran görüntüsünü kaydedip, link uzantısını not edin yeter!   Sonra silse de çare yok!   Herife hoop yaklaşık 6 bin lira kadar ceza ve avukat ücreti duruşma sonunda girdi; bakalım manevi tazminat ne çıkacak?   Keza CHP’li Halil Yılmaz da öyle…   Bundan sonra herkes ağzından çıkanı bin kere düşünecek!   Emniyet müdürlüğü Bursasporlu kavgacı taraftarları eleştirdiğim yazıyla ilgili olarak tehdit, küfür ve hakaret edenlerin kimliklerini bir bir tespit etti.   Hepsinin ekran görüntüleri fotoğraflanıp belgelendi.   Velinimetim onlar benim, canlarım!   Yazıda neyi kastettiğimi, kimleri kastettiğimi aklıselim Bursasporluların tümü anladı.   Aradaki üç-beş çakal kavga edecek, dövüş çıkaracak diye koskoca bir camia lekeleniyor!   Bursaspor’da bunları toplasan sayıları 20’yi geçmez.   Sokmayacaksın bu görtleri kapıdan içeri, alem rahat nefes alacak!   Bakın Avrupa’da oynanan maçlara, polis mi var oralarda?   Adamlar insan gibi maç izliyorlar, bizimkilerin arasında bulunan bazı öküzlerinse hayvandan hiçbir farkı yok!   Nitekim öküz geldiler, öküz gidecekler, “bir gece ansızın gelebilirlermiş”!..   Ulan senin her tarafın taraftar olsa kaç yazar be dümbük!   Ne faydan dokundu bu güne kadar Bursaspor’a, onu bunu tırtıklamaktan başka?   Daha önceki Bursaspor yazılarımın ardından kulüp yöneticisi Yüksel Çolak’la oturup tanıştık.   Yüksel de Bursaspor’a gönül vermiş eski bir tribün lideri.   Çatışıp kavga etmek yerine konuşup, dost, ahbap olmayı tercih etti, oturup sohbet ettik.   Kendi kendisiyle dalga geçen, kendisi üzerinden espri üretip, bunu kaldırabilen insanlara bayılırım!   Yüksel Çolak da aynen öyle hazımlı, esprili, beyefendi ve delikanlı bir adam.   Bayıldım, bayıldım…   Ben bir yazımda onun için “düdük makarnası” demiştim!   “Ya abi” dedi muhabbet sırasında, “Bursaspor’un tarihinde hiçbir zaman menüde makarna olmamış, sen o gün yazdıktan sonra mutfakta “düdük makarnası” pişirip çıkarmışlar futbolcuların önüne  aşçılar!.. Beni gören çocuklar gülmemek için gözlerini kaçırıp arkalarını döndüler günlerce!”   Hamza Hamzaoğlu da aramış onu ardından, “menüyü beğendin mi “ diye?!.   Et-Ba’nın ortaklarından biri Yüksel, canlı hayvan kesim ve satış işi yapıyorlar orada.   Ertesi gün de işyerindekiler de pişirmemişler mi öğle yemeğinde düdük makarnası?!.   Makarna görünce kaçar olmuş Yüksel Çolak artık!   Hayli gülmüştük o gün birlikte.   İşte budur, kavga değil, kaostan barış ve dostluk çıkarmak işte aynen böyle olur.   Bu arada Twitter’da hesabı bulunan “Maratondaki Homurtu” kardeşime de hassaten teşekkür eder alnından “şap” diye öperim.   İlk andan itibaren o kadar sağduyulu ve doğru açıdan baktı ki meseleye, kendisini tebrik ediyorum doğrusu.   Efendim sonuç olarak neymiş?   Hepsiyle yargıda tek tek, ayrı ayrı hesaplaşacağız ancak…   Bursaspor’u bu yavşak görtlerden ve bunların yönetimdeki uzantısı olan has görtlerden ivedilikle derhal temizlemek lazımmış!..      

Diğer Haberler