Çok şey istemedik bu ülkede... Yalnızca "insan" gibi yaşamakdan başka...Ne dilediğimizce tutulabildik aşka, ne de dingince ölüme gidebildik...Ama yine de istemedik GÜNAHA GİRMEK...Ve dolayısıyla pek çok kez peşine düşmek istedik; şu anlı, şanlı, cüzdanı şişkin, kişiliği pişkin, gidişatı "akıl, us bağlamında" şaşkın Nihat Hoca Efendi Hazretleri'nin peşine...
Koskoca bir Ramadan; gelip, geçti aradan...Bir türlü izin vermedi Yaradan...Nihat Hoca Efendimiz'in karşısında duramadık...Ona kafamızı kurcalayan, yüreğimizi burkalayan sorularımızı soramadık... Ah, ah be Hocam; içimizde kalan şu sorularla olsaydık huzurunda...Sorsaydık sorularımızı; acaba senin mi huzurun kaçardı, yoksa biz mi huzura ererdik hiç bilemedik...
90'larda bütün karanlık konuların üzerini TÜRBAN örterdi DYP-SHP döneminde...
Tayyiban günlerinde ise; bombalarla her şey toz duman, kan revan...Bütün bunlar nedendir be Hocam diye soramadık...
Dün CUMHURİYET buluşmalarında elektrikleri kesenler...Bugün basiretsizlikleri sonucunda yaşanan terör olaylarında interneti kesiyorlar...Ve ADALET için yola koyulan insanların yollarına GÜL yerine TEZEK döküyorlar...Reva mıdır bütün bunlar bu halka diye Nihat Hocamıza soramadık...
Her ne kadar dünde kalsa da...Darbe-i Mesel sonrası gündemden silinse de...Diplomayı onaylayan noter kayıpmış.Belki noter de sahte ya da rahmetli...Doğru yanıt bu seçeneklerden hangisi?... En doğrusunu bilse, bilse Nihat Hocamız bilir dedik ama koca Ramadan geçti, Hocamıza bir türlü soramadık...
Sürekli çocuk doğurması için buyruk verilen kadınlar...Güneydoğu ve Ortadoğu bataklığında yıllardır can veren gencecik fidanlar...İşte bu nedenle midir çocuklar arası evlilikler?...Çocuk yaşta evliliklerle;boşalan stokların, azalan oy depolarının hızla doldurulması için nüfusta "merdiven altı üretim" devri midir?...Çok merak ediyor olsak da bu konuda doğru olan nedir diye Nihat Hocamıza ulaşıp, soramadık...
Seçim öncesinde; makarna-kömür çuvalları...
Seçim sonrasında antin, kuntin yollarla ülkeyi ele geçirince; yoksulun kapısına bırakılan ceset torbaları... İşte buna da "ileri demokrasi" deniyor bu topraklarda...Ve bu yönetim biçimine inanmak sevap mıdır?...Ah be Nihat Hocam; makamına ulaşıp da sana bir türlü soramadık...
Hiç usanmadan ve de utanmadan sürekli; "SAVAŞ?...DUR; YAVAŞ !..." demekteyiz Nihat Hocam; acaba suç mudur, günah mıdır yüreğimizden gelen bu sözler ve bu sözler nedeniyle işitir miyiz azar ve de Cehennem'de yanar mıyız diye sana soramadık...
Ve Nihat Hocam, pek çok kez dilimiz döndüğünce, elimiz yazdığınca; "MİT tırları, it tırları...CAN DÜNDAR'I BİLE BAHANE EDİP...AMERİKA BİZE DE DEMOKRASİ GETİREBİLİR... SÖYLEMEDİ DEMEYİN...ÇÜNKÜ SÖYLEDİM, KAÇ KEZ SÖYLEDİM...
SURİYE İÇİN SAVAŞMAK ŞAHANE...BOP DİYE HOPLAYANLAR...TAKSİM'E KİM ÇIKARSA JOPLAYANLAR... TOPLUMSAL KİRLENMEYE DESTEK VERİP, GENÇLİĞİ BONZAİ İLE HAPLAYANLAR...
HAZIRLIKLI OLUN; IRAK, LİBYA, MISIR DERKEN... SURİYE'YE DEMOKRASİ GELECEK DİYE BEKLERKEN... IŞİD'Lİ KATLİAM TEZGAHIYLA; AMAN SIRA GELMESİN BİZE...
YİNE DE TEDBİRLİ OLUN VE DE HAZIRLIKLI; SİZLER İFTAR SOFRALARINDA YERKEN HURMA İLE HUMUS... AZ KALDI ZOKAYI YUTACAKDI TUNUS...YİNE DE BU KARGAŞADA EN ÖN SIRAYA ALINIP DA DEMOKRASİ OYUNUNA KATILMA SIRASI SAKIN OLA Kİ GELMESİN ÜLKEMİZE..." içerikli sözlerimiz nedeniyle düşer miyiz Zebaniler'in eline, atılır mıyız kaynar kazanlara diye Nihat Hocamıza soramadık...
Ve öncelikle de "iftarı Ramadan topu yerine, teröristin canlı bombasıyla açmak sevap mıdır?..."
Ve de "en az 3, 3 de yetmez 5 çocuk yapın derken, canlı bombaları patlatıp nüfusu dengelemek mübah mıdır?..." gibi yanıtlamanızı bilhassa, öncelikle, ivedilikle istediğimiz sorularımızı bu geçip, giden Ramadan ayında zat-ı alinize bildiremedik...
Ne diyelim?...Yaradan verdikçe ömür...Kapılara yığıldıkça karbon monoksidi bolca zehirli kömür...Ve de sürdükçe bu Hz. Tayyiban'lı devir...Gelir daha nice, nice Ramadan...Nasılsa kurtulamayız biz yaşadığımız bunca yaradan...Eğer bulabilirsek fırsat huzurunda biriken sıradan; sorarız zat-ı alinize 2018 yılında yeniden...