DOLAR'DAKİ YEŞİL Mİ, DALDAKİ YEŞİL Mİ DERKEN...SÖMÜRDÜ İNSAN DOĞAYI ÇOK ERKEN...YAŞANACAK GÜZEL GÜNLER PEK KALMADI... Ama DOLAR'ın değeri Türk Lirası karşısında hiç bir zaman boşalmadı, hep doldu...Dolar'la birlikte, birilerinin de cepleri hep doldu...
Oysa...
Bir zamanlar Dolar; Türkün Lirası karşısında, ederi düşük, ederi yenik, üstelik de iktidarda ATATÜRK varken...
O bir zamanlar dediğin; 1929-30 yıllarında yaşanan Dünya Buhranı, Büyük Ekonomik Kriz yılları... 1 Türk Lirası ile; 2 Dolar'ın alındığı yıllar...
Bugün O'na saldıranlar, kendilerini O'nun büyüklüğüne eşdeğerde görme düşlerine daldıranlar döneminde; Dolar az kaldı ki dalgasını geçecek "Be hey Adam; bağırıp durma Dünya 5'den büyükdür diye, işte 5'in biri kadarsın benim indimde" diyecek de... İncirlik'i de terk edecek de...Menbiç'e yerleşecek de... İşte onlar...
Önce Putin, ardından Rahmetullah ayak basınca Ankara'ya; hemen başladılar tükürdüklerini yalamağa...Dikilmenin sırası mı şimdi ya da şamar oğlanı gibi azarlamanın?... Yoksa NATO yerine, Rusya-İran-Türkiye üçlüsü, olur mu olur Dünya'nın en güçlüsü... Kurnazdır şu Amerika tilkisi; bu tür olasılıklara karşın, hemen yumuşar, elinde bir avuç Dolar, Dolar'ı görenler, keçinin tuzu yalaması gibi, döner o avucu yalar...
Oysa...
1964'deki Kıbrıs Olayları nedeniyle Amerikan başkanı Johnson tarafından, Başbakan İsmet İnönü'ye bir mektup yazılmış; bu mektup üzerine İsmet paşa da o ünlü sözlerini söylemişdir:
-Yeni bir Dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır.
Ve böylece Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında yakın ilişkiler kurulmağa başlamışdır.
İşte o günlerde Türkiye; tarafını, ittifak kuracağı, birlikte hareket edeceği ülkeyi seçmesini becerebilseydi, belki bunca kayıpları yaşamamış olacakdı. Okyanus ötesinden kendisine hükmeden bir gücün boyunduruğuna girmemiş olacakdı. Ama ne yazık ki o yıllarda Celal Bayar; "Bu yıl ülkeye komünizm gelebilir" tümcelerini kurmamış olsaydı...
3 ve 4 Nisan 2018 günleri;Ankara'da buluşan Rusya-İran-Türkiye devlet başkanları, belki de 60'lı yıllarda oluşturulması gereken bir toplantıyı, buluşmayı gerçekleştirdi.
Gecikmeli de olsa; zararın neresinden dönülürse kardır, Okyanus ötesindeki kurnaz tilkidense,ortak paydalarımız/çıkarlarımız/faydalarımız olan komşularımız bize gerçek dost, gerçek yardır diyerek...
Ah keşke!...Tarafını seçebilse Türkiye ve bölgesel çıkarları bağlamında tavrını kesinleştirse...
Ah keşke!...Yeni bir Dünya kurulsa da şu üçlü arasında ve Türkiye de orada sağlam, onurlu, haysiyetli, kişilikli sapasağlam dursa...
Bakalım o koşullarda;Ortadoğu'da istedikleri gibi fink atanlar, Dolar'ın değerini durmaksızın havalara zıplatanlar istedikleri gibi at oynatabilirler mi?...
Üç büyük devlet; üçünün de tarih sahnesindeki yeri, Okyanus ötesinden gelen kabadayınınki gibi değil ki yeni... Binlerce yıllık varlıklarıyla, devlet gelenekleriyle, savaşçı karakterleriyle; İsa'dan da, Musa'dan da öncesinde vardılar.
Şunun şurasında 250 yıllık bir devletin karşısında, onun eline geçirmek istediği Ortadoğu çarşısında; alınıp, satılan bir meta ya da onların biçimlendirmek için heveslendikleri bir harita üzerinde küçülmek yakışır mı Atilla'nın, Alparslan'ın, Ertuğrul'un, Fatih'in ve en önemlisi de Gazi Mustafa Kemal'in çocuklarına?...
Ah keşke; birileri bu gerçeğin farkına varsa...