Dün Bülent Arınç’ı izliyorum, Atatürk Kültür Merkezi’nde Recep Altepe’nin yeniden adaylığı konusunda açıklama yapıyor yine o bildik sevimsiz ve nursuz yüz ifadesiyle.
Bir yandan da övgüler düzüyor arkasında duramadığı, gücünün yetmediği AKP İl eski Başkanı Sedat Yalçın için Manisa kaçkını bu geçkin siyasetçi televizyon ekranından.
İşin özü bilmem korkudan, bilmem kaygıdan ötürü güya “merkez sağı da kucaklıyoruz” imajı yayan AKP’nin gittikçe içine kapanması ve aday tercihlerinde “derin partililere” yani, eski milli görüşçülere yer veriyor olmasıdır şu an yapılan.
Dolayısıyla kendi çekirdek ekiplerinin dışındaki herkes güvenilmez ve şüpheyle yaklaşılası kişilerdir artık.
Efendim sanki kendisi sevimli bir politikacıymış gibi Bülent Arınç, “Tunceli Milletvekili Kamer Genç gibi Bursa’da bir-iki gazeteciyi hiç sevmediğini” anlatıyor, dünkü konuşması sırasında.
O bir-iki’nin içerisinde silah olarak kullandığı kalemi ve yürüttüğü ucuz entrikalarıyla kendi kafasına göre siyasi partileri dizayn etmeye kalkışan ve bu yüzden de son günlerde hayli “kertilmiş” bir “kele” var işin esasında habire yaptığı hata ve zıplamalar sonucu ama…
Arınç’ın bahsettiği o “bir-iki”den birinin Ahmet abi olduğunu (Olay Yazarı Ahmet Emin Yılmaz) rahatlıkla söyleyebiliriz mesela.
Evine hırsız girse “Şu yandaki gümüş vazoyu almayı unuttunuz beyefendi” diyecek kadar nazik, yazı yaşamında ömrü boyunca bardağın hep dolu tarafını görmüş ve herkesi övmüş Ahmet Emin Yılmaz gibi biri nasıl oldu da Bülent Arınç’ı bu kadar kızdırabildi önce hiç anlayamamıştım doğrusu!
Bursa’da yapılan son AKP İl Kongresi öncesinde “Başbakan Bursa’ya gelmiyor” diye yazınca Yılmaz, Bülent Arınç küplere binmiş, “Bana çakılmaz. Benimle uğraşılmaz. Birilerinin parasıyla bana bunu yapıyorsa vallahi burnundan fitil fitil getiririm” diyerek açıkça tehdit etmişti kendisini.
Ama tabii mesele satır aralarını okuyunca daha iyi anlaşıldı.
Olay Gazetesi’nin sahibi Cavit Çağlar’a kızmıştı Arınç asıl!
Yılmaz’ın üzerinden top sektirerek, siyasi rakibi olarak gördüğü Faruk Çelik’le gizliden iş birliği yapıp, kendisini güçsüz göstermeye çalıştığını düşünen Cavit Çağlar’a şu sözlerle yükleniyordu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç:
“Bursa'mızda münteşir bir gazete kocaman böyle patlak gibi gözlerle başlık atmış bugün. İçinden geçeni yazmış. 'Başbakan kongreye gelmiyor' demiş. Ayıp denen bir şey var. Sen ne demek istiyorsun arkadaş? İçindekini böyle başlığa çıkarman ayıp. Doğru düzgün kongre yapmaya çalışıyor diye bana çakmaya çalışıyorsun. Bana çakılmaz arkadaş? Ayağını denk al. 22 Nisan'dan sonra seninle daha rahat konuşuruz!..”
Arınç’ın bu açıklamayla “tehdit ettiği” asıl kişi Yılmaz değil, bizzat Çağlar’ın kendisiydi sizin anlayacağınız.
O dönemde Bursa’da hiçbir basın meslek örgütünün çıkıp da Arınç’a “Şşşt! Ne konuşuyosun len sen öyle” deyip, ağzına acı biber sürmediğini de not olarak belirtmiş olalım.
Onun için hala böyle kimi gazetecileri şamar oğlanına çevirmekten hoşlanıyor bu Manisa kaçkını politikacı. Neyse…
Günah keçisi Ahmet Emin Yılmaz oldu ve Çağlar tarafından Olay’daki işinden uzaklaştırılarak, Arınç’n gazı giderildi.
Yılmaz Bursa’da tanınan bir sima olduğu, dahası geçen gün yaptığı “istifa çıkışının perde arkası” da epeyce merak edildiği için artık “kusura bakılmazsa” konuya dair birkaç şey çiziktirmek yine bize düştü!
Efendim uzatmayalım…
İşittiğimize göre daha sonra devreye Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in girmesiyle Ahmet Emin Yılmaz, Olay’daki köşesine bi süre sonra geri dönüyor.
Peki aradan geçen zaman zarfında ne oluyor da onca yıl çalıştığı Olay Gazetesi’ndeki işinden ayrılmaya kalkıyor?
Efendim, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nde yapılan son seçimde Cavit Çağlar’a rağmen arkadaşı Nuri Kolaylı’yı destekleyince Ahmet Emin Yılmaz, aralarına ilk kara kedi böylece girmiş oluyor.
Bir diğer konunun da “para meselesi” olduğunu yazıyor fısıltı gazetesi.
Önceleri ayda 10 bin lira para alan Yılmaz bir dönem Olay’ın başına getirilen TMSF yöneticilerinin “Bu para çok. Beş bin liraya düşürelim” önerisini kabul etmeyince 200 bin lira tazminat verilerek işten çıkarılmıştı.
Çağlar’ın medyayı tekrar almasıyla da 5 bin lira maaşla yeniden işe başlamıştı.
İşte bu paranın Cavit Çağlar tarafından 3 bin lira bandına çekildiği ve Yılmaz’ın da “ilave para vermezseniz televizyon programı yapmam” diye ayak dirediği konuşuluyor.
Hatta Olay’da yeni başlayan bir yazarın kendisininkine yakın bir ücretle başlatılmasına da hayli bozulduğu söyleniyor Yılmaz’ın.
Cavit Çağlar bu memleketteki en zeki adamlardan biridir.
Kendi topal eşeğini pazara götürüp 10 bin liraya satar, sonra da sucuk yapmak üzere dörtte bir fiyatına geri alır!
Şimdi sıkı durun!
İstifanın bir gün öncesi…
Meğerse CHP’li Bursa Milletvekili Aykan Erdemir Olay’da vetoluymuş yani, adının yazılıp çizilmesi yasakmış!
Ahmet Emin Yılmaz son yazılarından birinde Erdemir’i yazınca Çağlar İstanbul’dan dikkat edin, direkt kendisini değil, Olay’daki üst düzey bir yöneticiyi arayarak, “Kaç kere söyliycez kardeşim! Ne yazıp duruyorsunuz bu adamı” diye fırça atıyor.
Ahmet Emin’in “istifa” kararı verdiği gün, araları gazete yönetimindeki hizipleşmelerden ötürü açık olan bu yönetici kendisine “Gazetenin yayın politikasına uymuyorsun” diye çıkışınca soruyor “Sen karışma! Hem kim söyledi sana bunu” diye?
Cavit Çağlar’ın aradığını öğrenince de onca yılın ardından yapılanı bir nezaketsizlik olarak görüyor ve bardağı taşıran son damlanın ardından “veda” yazısını yazarak gazeteden ayrılıyor.
Peki, Çağlar bir gün önceden bu yazının gazeteye konduğunu, ertesi gün de yayınlanacağını bilmiyor muydu sanıyorsunuz?
Bilmez olur mu hiç!
Peki, niye daha o dakika müdahale etmiyor?
Niye yayınlatıyor?
Ertesi gün “önemli” birilerinin bu istifayı kabul etmemesi ricasıyla kendisini arayıp, “borçlu” duruma düşmelerini beklediği için!..
Bir gün sonra İstanbul’a çağırarak kendisine “İstifanı kabul etmiyorum Ahmetciğim” deyip, bu olayı tatlandıran ve bir koyundan iki post çıkaran Çağlar’ı arayan isim az sonra yazacağım kişiyse eğer, patron onu ya çok fena öpmüştür ya da seçim zamanı vantuz gibi öpecektir haberiniz ola!
Ben bu sefer Faruk Çelik olduğunu sanmıyorum.
Altıncı hissim Recep Altepe’nin aradığını söylüyor!