Bursa’nın tüm ana caddelerindeki afiş, pankart, billboard, totem, ışıklı tabela, ışıksız tabela ve de bilumum reklam araçlarında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin şu duyurusu yer alıyor haftalardır sevgili okurlar:
“Bursa’nın 100 yıllık tramvay hayali gerçek oluyor!”
Aramıza yeni katılan yazarımız Sevda Noyan’sa ilk yazısını şöyle tamamlamış:
“Sevgisiz kalın, parasız kalın ama akılsız kalmayın!”
Dilerim ki yaşam sizi hiçbir şeyden mahrum etmesin ama aynen Sevda’nın dediği gibi özellikle “akılsız ve de fikirsiz” bırakmasın sevgili Yenibursa okurları!
Akıl var fikir var…
Tramvay eğer Bursa’nın 100 yıllık hayali idiyse, 100 yıl öncesini hayalidir; bu günün değil!
Yine, eğer bundan 100 yıl önce şehirlerini tramvaylarla donatan elin oğlu, 100 yıl boyunca toplu ulaşımı metrolar vasıtasıyla yerin altına taşıdıysa ve eğer biz bu gün hala 100 yıl öncesinin hayalinin peşinden koşuyorsak vay halimize!
Belli ki birileri Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’ye baştan beri büyük bir “akıl tutulması” yaşatıyor benim gördüğüm!
Heykel-Uluyol-Darmstad-Altıparmak güzergahına aylardan beri tramvay hattı döşüyor belediye.
Neymiş?
“Bu çemberde dönecek tramvay vagonları kent merkezindeki ulaşım ihtiyacını karşılayacakmış”.
Yine bu hatta çalışan 200 küsur dolmuş taksiye dönüştürülecek ve merkezdeki trafik rahatlayacakmış.
Trafik rahatlayacak mı yoksa daha da mı işin içinden çıkılmaz hale gelecek, bunu zaman gösterecek de…
Trilyonlar harcanıp Bursalıların paraları çarçur edileceğine, kentin kalbindeki ana arterler köstebek gibi kazılıp esnaf ve yayalar aylarca mağdur edileceğine, mahkemelerde uğraşılıp sürüm sürüm sürünüleceğine, vagona, raya, müteahhite onca para ödeneceğine…
Hani diyorum ki?
Hiç bunlara gerek kalmadan…
Kaldır dolmuşları…
Sözü edilen güzergahta tramvay katarları dolaştıracağına, metrobüs modeliyle dolaştır ikişer adet körüklü sarı otobüslerden arka arkaya, olsun bitsin?
Yok, illa 100 yıl önceki hayal gerçek olacak!
Bırakın bu günkünü, 10 yıl sonraki hayali bile kuran yok Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde!
Bursa halkı “Uyuyan Prenses Masalı’nda” olduğu gibi, 100 yıllık hikayelerle uyutulup, yarınları ellerinden alınıyor.
……………………………….
Ha bir de şu tramvay vagonu meselesi var…
Bursa basını ve de bilumum köşe yazarları yıllardır Durmazlar tarafından yapımı sürdürülen “İpek Böceği tramvay vagonu” haberlerini yazıp dururlar.
Yok, İpek Böceği hazırlanıyor…
Yok, İpek Böceği yakında raylara iniyor…
Yok, İpek Böceği şöyle, yok İpek Böceği böyle…
Hay İpek Böceği soksun hepinizi!..
Başkan Recep Altepe’ye soruyorum “Bu proje Büyükşehir projesi mi diye”?..
“Yoo” diyor!
-Ee peki Büyükşehir’in katkısı ne?
“Biz sadece danışman verdik!..”
“Arada bir gidip gidip Durmaz Fabrikası’ndaki tramvay vagonu protipinin şöfer(!) mahalline oturarak niye fotoğraf çektiriyorsunuz” diyemiyorum tabii, ayıp kaçacak!
Ayıp benim değil elbette, Başkan Altepe’nin.
……………………………..
Şimdi…
Yerel gazete ve televizyonlarda yüzlerce kez yayınlanan İpek Böcee(!) haberlerine bakıp da sanırsınız ki, Durmazlar İpek Böcee’ni yapacak, bu vagonlar da doğruca kent merkezine döşenen rayların üzerine indirilerek dönmeye başlayacak…
Ne alaka!
Geçenlerde Bursa BURULAŞ Genel Müdürü Levent Fidansoy’la şehirlerarası otobüs terminalinde karşılaşıp sohbet ettik biraz.
O da “Ne alaka” dedi!
“Benim Durmazlar’dan tramvay vagonu almam filan söz konusu değil”!
-Ee nasıl olacak bu iş?
“Çinlisinden, Alman’ına kadar dünyada ne kadar vagon üreten firma varsa ki, zaten bu işin dünya standardı belli, gelip teklif verecekler ve en ucuz öneriyi hangisi sunarsa ihaleyi o firma alacak”.
-Yerli firmaların avantajı?
“Yüzde on beş… Yabancı firma, yerlinin fiyatından yüzde 16 daha ucuz teklif versin, o alır!”
İpek Böceği için raylara çıkmak çantada keklik değil sizin anlayacağınız.
Çıksa bile ulaşımı ne kadar rahatlatacağı çok müphem bir konu.
Zafer Meydanı-Davutkadı hattında “kımıl zararlısı” gibi işleyen tramvayın halini gördükçe, kent merkezinin geleceğinden kaygılanmamak mümkün görünmüyor!
…………………………………….
Neyse…
Şimdi bırakalım İpek Böceğini de ben size bu gün son olarak hem “ipekli” hem de “kozalı” başka bir olay anlatayım.
Umulur ki, Büyükşehir’i yöneten siyasiler azıcık utanırlar ve ortada duran bu ayıbı gidermenin çarelerini araştırırlar!
Mathilde Thoms, Almanya’da yaşayan bir Alman vatandaşı.
Tonton mu tonton bir büyükanne.
Yılda bir kez, Bursa’da yaşayan kızı Beate’yi ve torunu Deniz Evrim’i görmek için kentimize geliyor.
Burada 2-3 hafta geçiren Mathilde teyze son gelişinde kızı Beate’ye diyor ki, “Tam şurada bu şehri simgeleyen çok güzel bir heykel vardı, yıllardır göremiyorum. Ne oldu o heykele?”
Bahsettiği heykel, tam İzmir yolunun, Orhaneli kavşağıyla kesiştiği yerin ortasındaki çimlik alana bundan yıllar önce kurulmuş “Koza Heykeli’dir”…
Bir Alman vatandaşı unutmuyor o heykeli…
Ama bizim balık hafızalı hemşerilerimizin umurunda bile değil!
Bilmem hatırlar mısınız?
Üzerinde iyi çalışılmış, Bursa’nın ipek böcekçiliği geçmişini simgeleyen çok hoş metal bir çalışmaydı o heykel.
İpek Lions Klübü tarafından yaptırılıp Bursa’ya, Bursalılara hediye edilmişti.
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Metro çalışmaları sırasında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kaldırıldı.
Peki ya sonra?
Tekrar yerine konulmadı!
Peki ya sonra?
İpek Lions Klüp yöneticileri tekrar yerine konması için heykelin ardını aradılar.
Peki ya sonra?
Büyükşehir’in bütün depoları arandı ve heykel bulunamadı!
Büyük olasılıkla o harika sanat eseri demir fiyatına hurdacıya verilmişti!
Peki ya sonra?
Sonrası şu:
Sevda’nın dediği gibi aklımızı kullanırsak eğer, şunu sormadan geçemiyor insan doğrusu:
“Bir heykele bile sahip çıkamayan Bursa Büyükşehir Belediye Yönetimi, bu kentin kaynaklarına ve de yarınlarına nasıl sahip çıkar acaba?”