Yazarlar

Bir zamanlar Bursa

post-img
İlk defa evlendiğimde, ilk buz dolabımızın önemli bir bölümünü oradan doldurmuştum. Gökdere Vadisi’ndeki Setbaşı Köprüsü’nün, Osmangazi’yi,  Yıldırım İlçesi’yle buluşturduğu noktada, Mahfel Çay Bahçesi’nin hemen karşısındaki binanın alt katındaydı belediye tanzim satış mağazası. O yıllarda dev alışveriş merkezleri yoktu. Yine de “bakkal amcalardaki” bazı yüksek fiyatlara karşı dar ve orta gelirli insanları birazcık koruyup kollamak amacıyla faaliyet gösterirdi Bursa’daki belediye tanzim satış mağazası. Hey hat! Aynı binanın üst katındaysa Et Balık Kurumu’nun kıymayı, kuşbaşını bir-iki lira ucuza aldığımız satış mağazasıyla, Hürriyet’teki ziraat mektebinde üretilen süt, yoğurt, yumurta gibi çeşitli gıda maddelerinin sunulduğu bir dükkan da vardı. Çocukluğumuzda Ankara yolundaki Et ve Balık Kurumu’ndan saat ikiye doğru sınırlı miktarda ürünle birlikte gelecek kamyondan o günkü nasibimizi almak üzere annem tarafından cebimize para konularak erkenden yollanır, birkaç saat de kuyruk beklerdik tekavüte ayrılmış yaşlı teyze ve amcalarla birlikte bir kilo kıyma olsun alabilmek için. O kıymanın soğan, yumurta, karabiber, biraz kimyon ve bayat ekmekle şenlendirilmiş köftesi kalaylanmış geniş yuvarlak bakır tepside, gaz ocağının mavi yalazında pişerken ne de güzel kokardı buram buram acıkmış ama az sonra sofraya oturacak olmanın dayanılmaz cazibesi içinde. Ne güzeldi o günler. İnsanın insanı sevdiği, ilişkilerin güven üzerine yürüdüğü senelerdi. Belediyeleri yönetenler halka hizmet edebilmek için gelirlerdi; yandaşlarını, partili müteahhitleri zengin edip, ceplerini doldurabilmek için değil. Hele hele Bursa’da 12 Eylül 1980’le birlikte görevine son verilecek bir belediye başkanı kazanmıştı ki yerel seçimi, arkadaşlarıyla birlikte demokratik sol belediyeciliğin en güzel örneklerini veriyorlardı o yıllarda. İyi bir belediye başkanı ne yapar? Yönettiği kentte yaşayan insanların suyu, belediye hizmetlerini, temel gıda ve ihtiyaç malzemelerini daha ekonomik ve uygun koşullarda edinmeleri için uğraşmaz mı örneğin? CHP’li belediye başkanı Mustafa Eroğlu ve arkadaşları Bursa’da görev yaptıkları o kısa sürede içinde tam olarak bunu yaptılar, bunu yapmaya çalıştılar işte sevgili okurlar. Belediye tanzim satış mağazalarını kurarak halka çok daha ucuza hizmet sundular. O dönem yine CHP’li başkanın seçildiği İzmit Belediyesi’nden önce her gün ucuz ekmek getirip, ardından da sonra BESAŞ yani Bursa Ekmek Sanayi Anonim Şirketi’nin temellerini attılar. Amaç Bursalıları karaborsacının, para düşkünü sermayedarın elinde oyuncak olmaktan kurtarmaktı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin solculuğu işte böyle bir şeydi o yıllarda. “Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen” diyorlardı CHP’nin inanmış ve de  yürekli neferleri. Geçen gün onlardan birini gördüm. CHP Bursa İl binasında milletvekili aday adaylığını açıklıyordu dostlarına. Ve hemen yanıbaşında da bu partinin 1980 öncesinde kısa bir süre görev yapabilmiş Bursa belediye başkanı Mustafa Eroğlu’yla, dönemin CHP İl Başkanı Erhan Sevimli oturuyordu. “Yüksek Mühendis ve Mimar Salih Sincik kimdir, nasıl bir insandır” diye sorsanız tek cümleyle hemen ilk önce “iyi insandır, düzgün insandır, doğru insandır” derim sizlere? Ardından da şu sözler dökülür dudaklarımdan: “Bilgili insandır, birikimli insandır, yetişmiş, çok ama çok değerli bir insandır.” Mustafa Eroğlu döneminin önseçimle gelmiş belediye meclis ve ardından da encümen üyeliği yapan biridir Salih Sincik. O yılların kahramanlarından biridir. Kısa bir süre önce aramızdan ayrılan insan ve kadın hakları savunucusu Meral Sincik’in sevgili eşidir. On numara bir insandır. Merhum eşinin ve de kızı Mimar Başak Sincik Kervancı’nın siyasete girip katkı sağlamalarını destekleyecek kadar da demokrat bir insandır aynı zamanda. Bursalıları Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde layıkıyla temsil edebilecek liyakat ve erginlikte tam bir Bursa beyefendisidir. Ta 1975 yılından bu güne dek hep Cumhuriyet Halk Partilidir. Ha! CHP’li belediyenin Bursa’daki varlığına 1980 darbesiyle son verilmesinin ardından neler mi yaşandı? Bu kentte yaşayanlar yıllarca Türkiye’nin en pahalı suyunu kullandı. “Atık su bedeli” adı altında Bursalılar her ay soyuldu, soyulmaya da devam ediliyorlar. Halka ucuz ekmek temin etmesi için yapılandırılan BESAŞ, yıllarca bir arpalık ve göreve gelen belediye başkanlarına trilyonluk makam arabaları alabilmek için gizli kasa olarak kullanıldı. Tanzim satış mağazaları kapatıldı. Büyük süpermarketler ve dev alışveriş merkezlerinin kent merkezine yakın bölgelerde kurulmasına izin verilerek “bakkal amcalar” katledildiler. Ve Allah’a hamd olsun, biz bu gün çok memnunuz, çok mutluyuz; cumayı kaçırmayan, beş vakit namazını eksik etmeyen Müslüman başkanlarımız var ne de olsa!  

Diğer Haberler