Trakyalı “Hüsmen’e” nişanlısı Nazife uzun bir bilmece soruyormuş…
Te büle oturmuşlar Meriç Nehri’nin kenarına, yaslanmışlar asırlık bir süğüt ağacının güvdesine, ayakları ayaklarında, elleri bel ve omuzlarında, etrafı papatyaların, gelinciklerin süslediği aydınlık bir bahar sabahı:
-Kanatları var uçamaz?
“………?”
-İğnesi var sokamaz?
“………?”
-Peteği var bal yapamaz?
Hüsmen aga en sonunda kararını verir:
“Sokayım ben öyle arıya be ya!!!”
Ben de!
Sadece ona değil…
Dolu dolu yarım yüz yıldır bir kentin dibinde, dağların eteklerinde çimento üreten, hissedarlarına para, çevre sakinlerineyse zehirli gazlar ve bolca toz kazandırmaktan başka bir işe yaramayan fabrikaya da aynı zamanda!..
Büle tesis mi olur be ya?
Etrafı kirleten, balkonlara asılmış çamaşırları beş dakikada Deli Ayten’in çamur çukuruna düşmüş gelinliği gibi pisleten, dumanıyla isleten, ekonomiye varsa da bir payı nispeten, büle bir çimento fabrikası mı olur?
Oldu netekim…
Bursalılar tam 55 yıldır Bursa Çimento’nun kahrını çektiler…
Çektiler mi?
“Çektiler…”
Hissedarlar familyasından Bursalı, servetlerinin miktarını bile bilemeyen gruplar bir de üstüne üstlük sahip oldukları para ve güçle, yaygın ve yerel medyayı ellerinde tutup, kişisel ilişkilerini de kullanarak “aleyhte” çıkabilecek her türlü haber ve yorumu engellemediler mi?..
Sadece o mu?
Yıllar yılı bölgede kurulması planlanan her yeni tesis bile bunların hedefleri arasına girdi!..
Avantacı ve yaygaracı kimi kişi ve gurupların makatlarına neft yağı sürüp, ceplerine de para sıkıştırarak birileri bunları bağırtırdı, aleyhte propaganda yaptırırdı geçmişte!..
Dile getirilen “sözde çevrecilikti”; ne vakit taze bir yatırım planlansa bu tesis her nedense mutlaka doğayı kirletip, insanları da zehirliyordu Bursa’da!
Cartt kaba kaat!..
Dönüp de kendi k.çına bakmayan insanların yediği haltlardı tüm bunlar, elbette anlayana!..
Böylelikle, hem de ham maddesinin dibine, son sistem teknoloji kullanılarak İnegazi’de yapılması planlanan 100 milyon dolarlık girişim işte bu sidikli çevreciler yüzünden yapılamadı!..
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren işletmelerin elektrik ve buhar ihtiyaçlarını karşılamak üzere planlanan o teknoloji harikası canım tesis bu gün ota b.ka maydanoz olan, her haltı en iyi kendisi bilen ve geçimini çevrecilikten sağlayan kokmuş herifler yüzünden yerinde yok ne yazık ki!..
Basındaki cıvatası gevşek bazı meslektaş.kların üzerinde fazla durmuyorum bile!..
Bursa Çimento’nun 120 milyon Euro’luk yeni yatırımının tanıtıldığı o gün “meslek öldüren” İnternet sitecilerini de yanlarına alarak “beşlik simit” gibi öylece dizilmişlerdi maketlerin yanına bu herifler!..
Çoğunun zerre kadar hükmü ve okunurluğu da yoktu zaten Bursalıların nezdinde!..
“Beş bin artı KDV kaç para eder? Acaba fatura kesmeden düz 4 bin mi istesem” hesabındaydı topuklu kramponlar bile?!.
Yıllar yılı topladığı kağıtlarla Bursa Çimento ve iştiraklerinin çoğunluk hisselerini ele geçiren İsmail Tarman’sa ortalıkta yoktu…
Biraz rahatsız olduğunu işittim kendisinin…
“Nemli” bir müdür etrafa yıllarca yapışmış kiri kabartıp, pekala da bir paspasla temizleyebilirdi basın mensuplarının önünde her şeyi!..
İsmail Tarman’a oldum olası çok gülerim ben…
Ortağı Memduh Gökçen’i bu gün Hollywood’da bir filmde başrol oynat, ilerlemiş yaşına rağmen yakışıklılığıyla pek çok kadının gönlünü çelebileceği halde, İsmail Tarman’sa kalu belada boy dağıtılırken “akıl kuyruğundan” hiç ayrılmadığı için 1 metre 50 santim yükseklik uygun görülmüştür Cenab-ı Allah tarafından!..
Hani Cem Yılmaz’ın yaptığı Gora Filmi’nde “Komutan Logar, yabancı bir cisim yaklaşıyor” diye sürekli kadraja giren bir adam var ya?
“Acaba Tarman’ın kayıp bir kardeşi filan mı var” diye sormadan edemiyor insan doğrusu izleyince?!.
Şimdi, buraya kadar yazdıklarımın arkasındayım…
Bundan sonra yazacaklarımın da elbette…
Basın yayın kuruluşları reklam almayacaklar mı?
“Alacaklar elbette lakin, kimi onca insan çalıştırıp sigorta ve vergilerini öderken, “Nemli müdürü” doların üzerindeki George Washington gibi gören 2 kişilik “İnternet sitecilerini” bu işlerden ayırmak lazım, bu biir…”
“Bursa Çimentoyu, İsmail Tarman’la, yönetimini ve de hissedarlarını bu çok gecikmiş, yeni, teknolojisi çok güçlü ve çevreyi de artık hiç kirletmeyecek yatırımlarından dolayı destekliyor ve tebrik ediyorum, bu da iki…”
Benim gazetecilik anlayışıma göre haber objektif, yorumsa özgür olmalıdır ancak, yorumun içinde “bilgi” niteliği taşıyan unsurlar varsa eğer, aktarılan gelişmeler titizlikle ele alınıp incelenmelidir mutlaka.
Konuyu değerlendiren ancak, gazetecilik nosyonu taşıyan bir adem oğlu gazeteci öncelikle şu soruya yanıt bulmalıydı aleyhte ve lehte yayın yapmadan önce:
“2014 yılındaki kapasite artırımı talebi ‘Çevre Etki Değerlendirme’ (ÇED) raporuyla kabul görmeyen, mahkemenin de reddettiği bu girişim ne olmuştu da yenilenmişti birden bire?..”
Daha doğrusu yenilenmişmiş miydi ki Bursa çimento böylesi bir devrime girişebiliyordu?
Öyle ya?
Günümüzde de geçerli bir ÇED onayının alındığına dair hiçbir bilgi ulaşmamıştı kamuoyuna!..
Meseleyi çok boyutlu araştırdım…
Aradan geçen 2 günün nedeni Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan istediğim bilginin kısa süreli gecikmesiydi…
Dosyasındaki verilere göre 2018 yılında yeni bir ÇED daha almış Bursa Çimento…
Ancak bu ÇED öncekinde olduğu gibi “kapasite artırımına” yönelik değil, ilgili yönetmelik gereği bir gram bile üretim artışına gidilmeden sadece “teknoloji yatırımı” yapmaya dair bir vesikaymış!..
Fabrika büyümeyecek yani…
60 ve 70’li yılların teknolojisiyle üretim yapan tesis 2022 model, kapalı sistemle çalışan, dışarıya da bir gram dahi kirli atık bırakmayacak şekilde faaliyet gösterecek bundan böyle.
İyi mi?
Bence gayet iyi…
Bursa Çimentoyu bu gün oradan alıp, başka yere taşıyabilir misiniz?
Bu mümkün olmayacağına göre çevreye hiç zararı dokunmayacak bir şekilde teknoloji ağırlıklı yapılan bir yatırım Bursa’daki tüm kişi ve kuruluşları mutlu etmelidir sadece!..
Bence durum gayet iyidir, desteklenmesi, alkışlanması gerekir…
Vicdan sahibi her kişi, ister erkek ister dişi, çok beğenmelidir bu işi!..
Peki, üstelik de kendi öz sermayelerini kullanıp, dışarıdan kaynak aramadan bu değişimi kotaracak hissedarlara giren çıkan neydi bu durumda?
Niye onca parayı harcamayı seçtiler?
Kapitalizmin gereği daha çok kazanmak için elbette…
Kapasite asla artmayacak ama kullanılacak teknoloji sayesinde üretim hızlanıp süre kısalacak, işletme maliyetleri düşecek, acil ihtiyaçlar için stok yapma imkanı artacak ve böylece hem fiyatta, hem de tedarik sürecinde dünyayla rekabet etme şansı yakalayacak artık yanaktaki bir et beni gibi kentin mütemmim cüzü haline gelen bu tesis!..
“Hey Allah’ım, Sivaslı Cindy gelse de şu çimento fabrikasının reklamında oynasa öyle yumuşak yumuşak” diyorum!
Geçmişte çokça kızdığım o fabrikayı bu gün ben tutup bacasından öperim!..
Şu anda bile her 10 saniyede bir hem çevreye verdiği zarar hem de kullandığı kapasite online şekilde Bakanlık tarafından denetleniyor…
Zaten artık etrafa toz filan da yaymıyormuş, nakliye için gelen kamyonların tekerlekleri bile pülverizatör yöntemiyle daha girişte temizleniyormuş…
En başta dediğim gibi, Bursa Çimento verilen “teknoloji yatırım izni” çerçevesinde kapasite de arttıramaz…
Neyse öyle devam etmek zorunda.
Kendine biçilen dondan başkasını giyemez!
1973 model bir Reno’yu artık trafikten çekip, 2022 modeliyle değiştirme gayretidir bu iş…
Dediğim gibi, 10 saniyede bir online, zaman zaman da apansız yapılan sürpriz fiziki denetimlerle kapasite kullanım oranları ve çevre etki değerlendirmesi muntazaman yapılan tesiste yanlış bir iş görülürse eğer, çok büyük para cezaları yazılacağı gibi, süresiz kapatma yaptırımı da var!..
Bacası var çevreyi kirletmez, makineleri son sistemdir asla gecikmez, ürünleri bizi depremlere karşı korur, hiç korkutmaz…
Severim ben öyle çimento fabrikasını be ya!..
Yirim yirim!
Sahte çevreciler, zaten oldum olası hepten aykırı gidersiniz, siz de kına yakın k.çınıza bu arada be ya!
İsmail Tarman Bey abicim, hele sen bir iyileş de…
Şöyle ikimiz yalnız 10 sayılık bi basket maçı yapalım mı beraber Bursa’da?!.
Gençliğimden beri hiç oynamıyorum, belki moralim düzelir biraz!..
Kaybeden soğuk gazozu alır, ona göre!..