CHP’de ihraçlar başlıyor

Türkiye’de Siyasi Partiler Yasası o partileri yönetenlere o kadar geniş yetkiler verir ki sevgili okurlar, en tepedekiler koltuğu ele geçirip de yerleştiler mi oraya bir kez, 20 yaş dişi gibi kolay kolay söküp atamazsın bir türlü. Deniz Baykal’ın oradan yıllarca indirilememesinin nedeni bu yasada gizlidir; keza Devlet Bahçeli’nin de öyle. Yöntem basittir aslında. Seni tekrar seçecek olanların bulunmasını sağlarsın İl ve ilçe başkanlıklarında. Onlar da seni seçecek olan eş, dost ve akrabadan müteşekkil kurultay delegelerini genel kurul öncesi paket yapıp Ankara’ya getirirler. Başkent’teki beş yıldızlı otellerde de 1-2 gece genel merkezin paralarıyla ağırlanan delegeler, üzerlerine düşen görevi yerine getirdikten sonra sürüler halinde yayılır Anadolu’nun dört bir yanına. Eğer seni tekrar seçmeyeceğini düşündüğün ya da gelecekte baş kaldırma ihtimali olan İl ya da ilçe başkanları varsa ortalıkta, yöntem yine çok basittir. O zaman da önce seçme seçilme haklarını askıya alarak görevlerine son verir, sonra da disiplin kuruluna sevk ederek partiden “ihraç” edersin olur biter. Ekonomide “ yurt dışına mal satma” anlamına gelen “ihraç”, siyasette “partiden insan atma” anlamını taşır. Mesela günün birinde “genel kurul delegelerinin kendilerine baş kaldırabileceğinden” korkan Ecevitler, DSP’nin tüzüğüne “parti kurucuları büyük kongrelere katılıp oy kullanabilirler” hükmünü koymuşlardı ki, o vakitler genel başkanlık ya da genel başkan yardımcılığı yapan Rahşan Ecevit duruma göre dilediği kurucuya davetiye gönderirken, artık muhalefet yapmaya başlamış olanların yüzüne bile bakmazdı. Siyasi partilerde bir “geleceği bu günden kurtarma” ya da “intikam” vasıtasıdır genellikle disiplin kurulları. Kentlerde kongreyle gelen İl başkanlarının en yakın ve güvendiği adamlarından oluşurlar. “Bu adamı at” dendiği vakit, “şak” diye atarlar! CHP Bursa Örgütü’ndeki “önümüzde seçim var, hadi partiyi şimdi yıpratmayalım” yaklaşımı yerini, yavaş yavaş “seçim artık bitti, filanca kişiyi artık partiden attırayım” şekline döndü bile! İlk Hareket Mudanya İlçe Başkanı Selahattin Avcı’dan geldi. Facebook’ta kendisini ve icraatlarını sürekli eleştirip duran iki partilisinin bu tavırları nedeniyle iyice bunalan Selahattin Avcı, Bursa İl Başkanlığı’na “partiden atın bunları” diyerek birer dosya verdi. İkinci hareketse Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı İlhan Uzel cephesindendi. CHP eski İlçe Başkanı Vahit Girgin’i “sosyal medya üzerinden yazılar yazmakla ve partiyi her yerde yıpratmakla” suçlayan Uzel de CHP Bursa İl Başkanlığı’na dosya sunarak “atın bunu partiden” diyenlerden. Ve geçiyoruz Osmangazi’ye… CHP Osmangazi İlçe Başkanı Recep Çohan’ın, İl Başkanı Zafer Yıldız’a yolladığı dosyada iki isim var. Birincisi yine “partiyi yıpratmakla” suçladığı Yunuseli eski Mahalle Temsilcisi Hidayet Erkul. Recep Çohan, Erkul’u aynı gerekçeyle kısa bir süre önce görevden almıştı. İkinci isimse Osmangazi ve Bursa Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Gamze Kayabaş. Sürekli takipçilerim Gamze Kayabaş’ı “Lama Kadın” başlıklı yazımdan hatırlayacaklardır. Bu arada şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, yaşının genç olmasına ve siyasete çok kısa bir süre önce katılmasına rağmen Gamze Kayabaş 40 yıllık politikacılara ders verircesine büyük bir olgunluk örneği sergiledi. “Lama kadın” başlıklı yazının yayımlandığı gün gazeteye ziyarete gelerek kendini birinci ağızdan anlatmak isteyen Kayabaş yaptığımız görüşmede “aslında öyle bir insan olmadığını. Konunun ayrıntılarını şimdi değil ama yeri ve zamanı geldiğinde benimle dolayısıyla, okurlarımla da paylaşacağını. Yazıda geçen tükürme olayınınsa “harkk-tüü” değil, daha az sıvı içeren “tüüü-edepsiz” formatında yaşandığını” anlattı. Bu olgun ve medeni tavrı nedeniyle kendisine teşekkür ediyor, bu kadarlık olsun anlattıklarını sizlerle de paylaşıyorum. Evet, Recep Çohan, Gamze Kayabaş’ı da “dosyası İl disiplin kuruluna gönderilmek üzere” şikayet etti Bursa İl Başkanı Zafer Yıldız’a. Yıldız birkaç gündür şehir dışında. Talepler masasının üzerinde kendisini bekliyor. Bunları sümen altı etmek gibi bir yetkisi yok. Bakalım CHP’de başlayan bu “ihraç furyasının” devamı gelecek mi? Daha da ötesi nasıl yansıyacak Bursa siyasetine