Baskın seçim, şaşkın seçim derken; yaşamımız geçip gidiyor düşünmekle... Neyi düşünmekle mi?...Ülkenin gönence kavuşup kalkınması için değil elbette... Şu Recep Efendi hazretlerini birileri forever ve dahi sonsuza kadar sorgulamasın diye... AKBABALAR dışında hiç bir siyasal partinin ülkeye egemen olmaması için acaba 24 Haziran'da ne tür entrika, alavera, dalavera döndürecekler diye düşünmekle...Bu kez kullanacakları yöntem ne olacak?...Ölüleri, delileri, Suriyeli yavşakları seçmen yapmanın dışında; acaba bu yıl oylarını çoklaştırmak için ne tür hileye başvuracaklar?... Acaba sınırda bekletilen Afganlılar ne oldu?...
Onları kukla diye oynatan,kendi çıkarları için ülkemizin başına musallat eden dış güçler,üst akıllar; abaca bu seçimlerde ne taktikler üretip, onlara öğretecekler ?... Ki bu seçim entrikalarına ilişkin bu plan, bu plot çoktan yapılmışdır hiç kuşkusuz...
Koşullar böyle olunca dünde yaşananlar hep aklımızda; yaşamımız geçiyor televizyonla, internet arasında... Bugün neler söylüyorlar, dün neler demişlerdi. Sol gösterip, sağ vuran kurnaz siyasetçiler gibi bunlar da ülkenin düzenini bozmak için neler yapmışlardı?...Anımsadıkça dünü,izledikçe tv’yi, gezindikçe nette; ben de kalır mı ayar ?...Başlıyor öfke nöbetleri; iyicesine yoldan çıkan toplumsal yapımıza, siyasal yapımıza saydırmadan duramıyorum…En iyisi bunları paylaşalım da… Tuz basıp da yaramıza yaşananları sineye çekmektense; belli mi olur kimilerimiz gelip de aşka, bu yaşananlara dur demek için… Koşa, koşa gider 24 Haziran'da sandıklara ve Tayyiban'dan kurtulmak için kullanır oyunu akıllıca...Aman benimkisi de boşuna umut, boşuna çaba ya… Neyse; gelelim ülkemizi uğraştıran, meşgul eden, haşır neşir eden gündem maddelerine, halkımızın ilgi duyduğu alanlara…
Pek çok kez yinelediğim gibi ülkemiz diyerek özveriyle sevdiğimiz…
Devrim Yasaları’yla koruduğumuzu sandığımız…Türkiye adlı bu devlet parça pinçik edilirken anımsarsak yıllardır "memleket meselesi" diye gündeme oturtulan en önemli konuları acaba neler sayabiliriz?...
• Burçlara göre moda trend analizleri… • Futbol maçlarına ilişkin en fanatik iddia yorumları… • Sosyal medya adlı zaman-çalar ortamda; yavan, yoz, havada toz, eften, püften düşünce savaşları… • Televizyon kanallarında çöpçatanlık seansları… • Türk siyasal yaşamında; tükürdüğünü yalamaca yavşaklığı…
Ülkeyi parçalama girişiminde bulunanların belirlediği bu kirli gündemi, bu düzeysiz denklemi çözmek için nerede bulalım başaranları ?... Kanımca; “Orada kimse var mı ?” sorusunu sormak için belki de son şansımız, son olanağımız olabilir 24 Haziran…
Kurtuluş Savaşı dedik yıllarca;bu AKBABALAR'dan kurtuluş için verilecek savaş dedik...Bu kez onlar aldılar sözlerimizi seçim çığırtkanlığı yaparken tepe, tepe kullanıyorlar ve 7 DÜVELE KARŞI KURTULUŞ SAVAŞI VERİYORUZ diyorlar. Bu halkın sözlerini kendilerine mal edip, bilgisiz, cahil ama iyi niyetli olan kesimlerin kafalarını karıştırıyorlar.Oysa onlar ne sözler söyleyip ya da birilerine söyletip ne şarlatanlıklar, ne kötülükler yaptılar bu ülkeye?... Say, say bitmez....
İşte göz göre, göre; gitti şeker fabrikaları...Hani CHP onları sattırmayacakdı?...
Bunca satış işlemleri yetmezmiş gibi ülkenin aydınlık geleceğe dönük yüzünü karanlığa çevirmek için kimleri konuşturdular?...
Örneğin; bugün için tedavülden kalkan birisi;Mümtazer Türköne… Prof. Dr. gibi bir titri de vardı onun… Demişdi ki bir zamanlar:
- Devlet eliyle dindar nesil yetişmez !... Devlet neye el atarsa çürütür...
İnternet ortamında, hemen nasıl da coşmuşlar, bir bakıma sevindirik olmuşlardı; Türköne, Erdoğan’ı kızdıracak, ondan azar işitecek diye…
Ben de yanıtlamışdım böyle düşünenleri; sanki aldıran varmış gibi sözlerimize...Ne de olsa "ilkokul mezunu, hayat üniversiteli" çoğunluk, her konuyu biz gibi "azıcık mürekkep yalamış" birisinden daha iyi bilir...
-Be hey şaşkınlar; neden kızdırsın bu sözler Tayyip Efendiniz’i ?... Tarikatların iyice önü açılsın, Tekke ve Zaviyeler Kanunu da idam edilsin, asılsın ve hatta şerri mahkemelerle birlikte, Hilafet’in bayrağı dalgalansın diye yoklama çekiyor adam…Alkış alır bu çıkışıyla, alkış !... Nasılsa yok ne ulusalcı da, ne milliyetçi bir kalkış; meydan Türkönegillere kalmış… Y-CHP çokdan iflas bayrağını çekmiş...Var mı “sosyal medyada da” bu denklemi çözecek birileri ?... Yok değil mi ?...
Ve bu sözlerin sonrasında tarikatlar çığ gibi büyümüş, yasalar onların gücü karşısında küçülmüş...Ülke karanlığa gömülmüş; Çankaya Sofraları'na tarikat şeyhleri oturmuş...Tarikat of The ENSAR'dan hasarlı olanlar; kutsanmış... Bir kereyle bi'şeycik olmazmış...
Ne günlere geldik Türköne gibi "aydın"ların destekleriyle, sözleriyle?...
Ve daha neler duyduk, neler işitdik?...
Örneğin;bunca mevduat ve yatırım bankası varken, bir de SÜT BANKASI diye bir kavramla tanışdık.
Bilindiği gibi bir çocuk yapmayı bile beceremeyenler, pek bir çoğaldılar…Ne de olsa GDO'lu beslenme sonucu kısırlaşdılar...AKBABALAR'ın oy stokları azalma riski altına girmesin diye...Devlet eliyle, Devlet desteğiyle çözüm bulundu; tüp bebek… İçeriğinde bin çeşit katkı bulunan Aptal Ekmeği ile beslenen nisa sürüsünün; ak sütü bile akmayınca, karar vermişlerdi “süt bankası” kurmaya şu Muhteşem Memleket'de… Hemen sorulmuşdu Halife’ye, şey pardon Diyanet İşleri Başkanı’na, el cevap; “mahzuru yoktur” denilmişdi kısaca…Amma ve lakin; süt kardeşlerin ki bunun anlamı bilmeden, aynı süt annenin sütünden içerse bir kız ve bir erkek…gün olur da yolları kesişip, evlenirlerse…Biliniz ki dinen caiz değilmiş süt kardeşlerin nikahı… İşte bu sakıncaları gidermek için nüfus kayıtlarına işlenecekmiş süt annenin kimliği…
Vay canına ?...Bu ne hassasiyet ?... Üstelik Yahudi cemaatine de konu bildirilmişdi o günlerde…Gerekli çalışmaları yapıp, onlar da geri döneceklerdi tez vakitde… Henüz Hıristiyan cemaatine konu açılmamış…Az durun orada…Sırayla… Çok yakında eşcinsel evlilikler için izin bile çıkaracaklar; büyük ağabeylerinin buyruğuyla…Anma süt kardeşlerin evlenmesi; dinen sakıncalı…
İşte böyle ne martavallar tartışılmışdı bu ülkede...
Bursa’nın Gemlik ilçesine girişde Orhan Veli’nin dizeleri vardır bir tabelada… Gemlik’e doğru denizi göreceksin…Sakın şaşırma !... Yakında “sperm bankası” da kurulur bu ülkede…Sakın şaşırma !...
İşte böyle 24 Haziran seçimlerinin telaşı düşünce ülkenin tam ortasına; dünü anımsadım, dünde yaşananları düşündüm...Pek çoklarının önemsemediği, gözardı ettiği bu ayrıntılarla nasıl bir yolda yürüdüğümüzü ve ülkemizin bizden nasıl çalındığını bir kez daha anlamağa çalışdım. Ve son aşamada dedim ki;
-Doğrudur; yaşanması gereken bir Kurtuluş Savaşı var...Ama kimin, kimden kurtulacağı ancak 24 Haziran'da belirlenecek bir savaş var. Dünde yaşananları anımsadıkça; bunları içine sindirenlerle, sindiremeyenler arasında geçecek bir savaş var. Bu savaş sonunda birileri ya ortalıkdan silinecek, sıvışacak ya da ilelebet bizleri tutsak alacak, zincire vuracak...Aklınızı kimselere emanet etmeyiniz; iyi düşünüp, seçiminizi yapınız.Köprüden değil, demokrasiden son çıkış olabilir 24 Haziran...Bilesiniz...